Instability tradutor Turco
260 parallel translation
So far we've found an almost consistent instability in the material.
Şimdiye kadar materyal içinde istikrarlı bir şekilde kararsızlık gösterdiğini bulduk.
Well, there have been times when the instability has caused death.
Şey, bu istikrarsızlığın ölümlere yol açtığı olmuştu.
We've got to lick this problem of instability.
Bu kararsızlık probleminin üstesinden gelmemiz gerekli.
Development of emotional instability and erratic mental attitudes since returning from that planet.
Gezegenden döndüğünden beri duygusal istikrarsızlık ve tuhaf davranışlar yüzünden.
" There is instability.
"Kararsızlık söz konusu."
Dr. Watermann's notes - the instability.
Dr. Watermann'ın notları, kararsızlık.
I can state that His Majesty, the King of Bavaria has been afflicted by a certain mental instability since 1866, on the eve of our unfortunate participation in the war of that year.
doğrulayabilirim, Majeste Bavaria Kralı 1866 yılından beri bir akıl hastalığını çekmektedir bizler yılın savaşındaki talihsiz rolümüzün eşiğindeyken.
Confirmation of the reprogramming of that Black Knight for left lateral weakness and instability for tomorrow.
Kara Şövalye'nin sol gözünde görme ve kararsızlık olduğunun programlanması onaylandı.
Instability zone.
Kararsızlık alanı.
This was a time of tremendous transition and instability for the entire Greek nation.
Böylece, kanun dışı ve boş gezenlerle komşu oldular. Bu insanlarla bir dayanışma duygusu ile bağlandılar.
Just the usual instability.
Olağan dengesizlik.
When chips are exposed to this... their instability can lead to automatic reprogramming.
Çip bunlara maruz kaldığında kararlılıklarında bozulma olabiliyor ve otomatik programlanmaya sebep oluyor.
That's the point of maximum instability.
Değişkenliğin maksimum olduğu nokta.
Every ideal has a time of instability.
Bütün ideallerin bir değişme zamanı vardır.
Morrison's instability is the reason we dropped him to a non-op status.
Onu faal görevden almamızın sebebi deliliğiydi.
At some point in the last 150 years, the fifth planet of Selcundi Drema shattered, forming an asteroid belt. I'd call that "geological instability".
Selcundi Drema'nın 5. gezegeni parçalanarak, bir asteroit halkası oluşturmuş.
We found the reason for the instability.
İstikrarsızlığın nedenini bulduk.
Due to the current instability in Vietnam, many Vietnamese boat people have arrived... in Hong Kong during the past few days.
Vietnam'daki mevcut istikrarsızlık yüzünden, Son birkaç gün içinde teknelerle... Ülkeden ayrılarak Hong Kong'a geldi.
Computer, report on geological instability.
Bilgisayar, jeolojik değişkenlik hakkında rapor ver.
Sensors show additional instability in the time rift, possibly the result of the battle with the Klingons.
Algılayıcılar zaman yarığında dengesizlikler saptıyor, büyük ihtimalle Klingonlarla olan çatışmanın bir sonucu.
And three, the oft-witnessed instability of Mr. Palmer during the period following the death of his daughter.
Üç, kızının ölümünden sonraki süreçte, Bay Palmer'da sıkça gözlenen dengesizlik.
He's already been exhibiting behavioral instability... in the virtual battle simulations.
Sanal savaş simülasyonlarındaki... davranışlarında şimdiden dengesizlik var.
Possibly some molecular instability has made certain areas transparent.
Muhtemelen bir moleküler istikrarsızlık belli bölgeleri saydam hale getirmiş.
I am reading surface instability.
Oldukça fazla yüzey dengesizliği ölçüyorum.
instability at 12 %.
Kararsızlık yüzde 12.
instability at 21 %.
Kararsızlık yüzde 21.
Serova and Rabal believe there are regions of subspace instability in the Corridor. If these regions continue to be exposed to warp-field energy, they will rupture.
Serova ve Rabal koridor içerisinde, dengesiz altuzay bölgeleri olduğuna ve bu bölgelerin warp alanı enerjisine maruz kalmaya devam etmeleri halinde yırtılacaklarını düşünüyorlar.
The rift is in a state of instability, which would make it sensitive to warp fields.
Buradaki verilere göre yarık dengesiz bir safhada bu da onu warp alan enerjilerine aşırı duyarlı kılıyor.
Computer, scan the rift for regions of low instability.
Bilgisayar, bölgeyi düşük dengesizlikler için tara.
It's a subspace instability outside the rift.
Yarığın dışında bir altuzay dengesizliği.
Our scans show a lot of subspace instability.
Taramalarımız sektör boyunca pek çok altuzay dengesizliği gösteriyor.
We would neutralize the synaptic pathways responsible for your mental instability.
Ruhsal dengesizliğinin nedeni olan sinaptik yolları nötralize edebiliriz.
I am detecting no signs of instability.
Kararsızlık emaresi algılamıyorum.
Captain, I am reading seismic instability in the area.
Kaptan, sismik dengesizlik algılıyorum.
So, we'd be looking for a subspace instability in the event horizon.
O zaman kara delik içinde alt uzay kararsızlığı arayacağız.
I can't compensate for the instability.
Değişkenliği dengeleyemiyorum.
we believe that mental instability on the part of the pilot was a primary cause.
Ama inanıyoruz ki pilotta görülen zihinsel kararsızlık yüzünden...
Mental instability?
Zihinsel kararsızlık mı?
Still it's more humane than a system that induces great mental stress, and causes mental instability. Cut it out.
Hala sistemden çok daha insancıl zihinsel stres içerip ve zihinsel kararsızlığa neden olabilir.
Tell me, Q, can you offer any other evidence of mental instability on the part of my client?
Söyle bana Q, müvekkilimin, akli bozukluğu ile ilgili başka bir kanıt, sunabilir misin?
We've detected a subspace instability at our current location that's a result of the wormhole's last appearance here.
Bulunduğumuz mevkide ışık hızında hareketlilik görünüyor. Bu hareketlilik solucan deliğinin son göründüğü yer olmasından dolayı.
If we could somehow amplify and polarize that instability, we might be able to get the wormhole to reappear.
Eğer bu hareketliliği genişletip polarize edebilirsek, solucan deliğinin yeniden ortaya çıkmasını sağlayabiliriz.
How do we polarize the instability?
Hareketliliği nasıl polarize edebiliriz?
We've been bombarding the area of the subspace instability with verteron particles.
Kararsız alt uzay alanını verteron parçaları ile bombalayacağız.
We have been bombarding a local subspace instability with verteron particles.
Verteron parçaları ile yerel bir altuzay dengesini bombalıyoruz.
The other is Eisenhower's industrial-military complex. And they want instability, so they say.
Diğerleri Eisenhover'in asker-sanayi ittifakı ; karışıklık istiyorlar.
We're detecting some structural instability.
Yapısal düzensizlik algılıyoruz.
Her emotional instability that everyone talks about is because she's working with a man that she still loves.
Herkesin bahsettiği o duygusal dengesizlik ise, hâlâ sevdiği bir adamla iş ilişkisine saplanmış olmasından kaynaklanıyor.
And if a person were making serious decisions while in the middle of emotional instability...
Eğer bir insan duygusal dengesizlik içindeyken ciddi kararlar alıyorsa...
There is still a small degree of instability in its morphogenic matrix.
Hala genetik matrisinde küçük bir istikrarsızlık mevcut.
After what happened to Dr. Yonechi, your theory about the compound's instability, well, you proved it yourself.
Dr. Yonechi'ye olanlardan sonra, karışımın kararsızlığına ilişkin teorin, şey, bunu kendi kendine kanıtladın.