Integral tradutor Turco
260 parallel translation
The hip flask becomes an integral part of the national scene at football games, in automobiles.
Mataralar, ulusal gündemin ayrılmaz bir parçası oluyor futbol maçlarında, arabalarda.
In the semetry L sub-Q and two L sub-Q you include only those rotations which are integral multiples of two Pi L Q.
Pi L Q'nun iki integral çarpanı olan L sub-Q ve iki L sub-Q'yu simetrik olarak aynı rotasyonda tutabilirsiniz
It's an integral part of the case... and if the court will allow me to proceed, I'll so demonstrate.
Bu davayı ilgilendiren bir soru. Eğer mahkeme devam etmeme izin verirse bunu göstereceğim.
For a long time, booze has been an integral part of your relationship.
Alkol uzunca bir süre ilişkinizin ayrılmaz bir parçasıydı.
- Just integral calculus.
- Hiçbir şey. Entegral hesapları.
" Against this sterile state, I propose the integral state.
" Bu karmaşa devletinden, birleşik bir devlete geçmeyi öneriyorum.
In general, scull proportions were an integral part of the Nazi racial theory. Here you see a lecturer.
Kafatasının ölçüleri,... ırkları belirlemenin temel teorisi olmuştu
The idea of the integral piece has to be recreated.
Düşüncenin bütünleyici parçasını yeniden canlandıracağız.
Well it's good sound calculus, but..
Hayır, aksine son derece güzel diferansiyel ve integral hesaplamalar ama...
From the multiplication tables to calculus in less than an hour.
Çarpım tablosundan diferansiyel ve integral hesaplamalara 1 saatten az zamanda geçti.
My father says that going to bed is an integral part of the job and... And one must be good at it.
Babam yatmanın işin bir parçası olduğunu ve bunda iyi olmak gerektiğini söyler.
This is all memorabilia but it's incidental, not integral, if you know what I mean.
Bunlar anı eşyaları ama hepsi önemsiz şeyler, bütün değil, anlıyor musun?
She's an integral part of the convoy. On the official bill of lading.
Konvoya ait ve yük evraklarına işlenmiş anlamına geliyor.
They're such an integral part of our nights. Right? Ipolita.
Gecelerimizin ayrılmaz birer parçası oldular, değil mi Ipolita?
No, no, no, I always feel that the peas are an integral part of the overall flavour.
Hayır, hayır, fasulyeleri hep... tüm tadın ayrılmaz parçası olarak görürürüm.
We have already elicited testimony from other companies involved in the same business as yours and they claim that payoffs are an integral part of carrying on business.
Sizinle aynı iş kolunda bulunan... diğer şirketlerden de ifadeler... alınmış ve bu iş alanında rüşvetin, önemli bir öğe olduğu belirtilmiştir.
These men were an integral of the family... here in the program.
Bu adamlar bu programdaki ailenin ayrılmaz bir parçasıydı.
You see, the operational manual is an integral part of the bridge instrumentation.
Bakın, manuel operasyon köprü aletlerinin tamamlayıcısıdır.
The "satta-fortis" and the "ratta-bum" and the "hantoun rantoun."
Dijitli fontirikle integral kontirik, hem de okur yazar.
From this day, you are no longer a subject of a government but an integral part of the government. A free man.
Bu günden itibaren bir hükümete tabi biri değil... hükümetin parçası olan özgür bir insan olacaksınız.
Yes, it's an integral part of your life when you are the wife of a...
Evet, bu çok önemlidir. Evli olduğun adam... Unuttum.
But only a calculus system could show that.
Sadece bir integral sistemi doğruyu gösterebilir.
You can't understand this complicated process that is integral to the treatment.
Tedavi açısından çok önemli olan bu süreci anlayamazsın.
I'M NOT PUTTING DOWN DRUGS OR SEX, WHICH HAVE PLAYED SUCH AN INTEGRAL PART IN MY LIFE. BUT I JUST DON'T THINK YOU CAN ABUSE A BODY FOR THAT LONG... WITHOUT PAYING SOME PRICE.
Tabii, hayatımın bir parçası olan... hapları ve seksi bırakacak değilim... ama bence bir vücudu bu kadar uzun süre bedelini ödemeden zorlayamazsınız.
Death and loss are an integral part of life everywhere.
Ölümler ve kayıplar her yerde hayatın bir parçasıdır.
He is an integral part of the defense.
O da savunmanın ayrılmaz bir parçası.
Our world is a special place where millions of species coexist each one an integral part of our planet's fabric.
Dünyamız milyonlarca türün varlığını bir arada sürdüğü özel bir yerdir. Her biri gezegenimizin dokusunun tamamlayıcı bir parçası.
Passion is an integral part of the German psyche, more so than reason.
Tutku Almanlar icin, sebepten daha gerekli bir parcadir.
You are a consistent, integral man.
Tutarlı bir adamsın. İnanarak söylüyorum.
Mastication is integral to the whole desire.
İştahın parçasıdır.
I want to play an integral part in his degradation.
Onun değerini düşürme işinde büyük payımın olmasını isterim.
You're integral to the project!
Projeden ayrılamazsın sen!
Those slides are only the most integral part of my presentation.
Bu slaytlar benim sunumun en ayrılmaz parçası.
You know, it may be the integral part maybe of the orgasm.
Belki de orgazmın vazgeçilmez bir parçasıdır.
If it were integral to...
Film için soyunur muydum?
From the stubborn interwoven strata of his unconscious, thought seeped up into his dim... conscious, not as an integral part of that consciousness, but rather as an impalpable emanation... from the unsleeping life of the nature that surrounded him.
Bilinçsizliğinin karışık, inatçı tabakasından, düşünceler bulanık bilincinden... içeri sızdı, o bilincin bütünleyici bir parçası olarak değil, daha çok onu çevreleyen doğanın... uyumayan hayatından elle tutulamaz sızıntısı gibi.
It's an integral part of the job.
Bu da işin bir parçasıdır.
- If you're such an integral part.
-... hem rolün önemliyken.
Sally, you know, fragrance is an integral part of the human experience- - the smell of flowers in the springtime, the aroma of fresh baked apple pie.
Güzel kokmak, insan yaşamının en önemli noktalarından. Baharda açan çiçekler gibi kokmak, Elma aromalı turta gibi kokmak...
And you were integral.
Ve sen de ayrılmaz parçasıydın.
And, of course, we want you to be an integral part.
Ve, tabii ki de, senin bunun ayrılmaz bir parçası olmanı istiyoruz.
How integral?
Nasıl ayrılmaz?
Is that an integral part of your job?
İşin gereği mi bu?
He declared that the remote kingdom of Tibet is an integral part of the Chinese territory and must join the great new republic.
Ayrıca, uzaktaki Tibet krallığının... Çin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu... ve yeni büyük cumhuriyete katılması gerektiğini belirtti.
The gate is, has to be, an integral part of their spiritual culture.
İbadet edenler gelmeden bu bölgeden çıkalım, huh?
As in just the mention of a double-bowl stainless-steel sink with integral drainboards makes me hum like a subzero freezer.
İkili ve bulaşık süzgülü çelik eviyenin bahsi bile dondurucu gibi mırıldanmamı sağlıyor.
She's integral.
O bu bütünün bir parçası.
Logic is an integral part of narrative structure.
Mantık, hikaye yapısının, türev parçasıdır.
Three fifths times the integral of A.
Üçün beşlisi... A integrali uygulanır.
Male frustration being an integral part... of the life together she calls "marriage."
Dişinin "evlilik" adını verdiği müşterek hayatın tamamlayıcı parçası olan erkek hüsranı.
I happen to be an integral part of that group.
O grubun ayrıImaz bir parçasıyım.