Is there something wrong with that tradutor Turco
102 parallel translation
Is there something wrong with that word, darling?
Bu lafta yanlış bir şey var mı, sevgilim?
Is there something wrong with that which you don't want me to know?
Benim istediklerim dışında bir dolaplarmı çeviriyorsunuz siz orda?
Is there something wrong with that?
Bunun neresi yanlış?
- Why get involved? - Is there something wrong with that?
- Neden ilişkiyi uzatıyorsun?
You can tell me right now. is there something wrong with that?
Bunda yanlış bir şey mi var?
Is there something wrong with that count, Doctor? No.
Bu sayıda bir sorun mu var Doktor?
Is there something wrong with that weird eye?
O tuhaf gözle problem mi var?
Is there something wrong with that?
Bunda bir sorun mu var?
Is there something wrong with that?
Benim annemle aram iyi diye mi?
Is there something wrong with that?
Ne var bunda?
Is there something wrong with that?
Bunda yanlış olan bir şey var mı?
- Is there something wrong with that? - No.
Bunda bir kötülük var mı?
Is there something wrong with that?
Bunda yanlış bir şey mi var?
Is there something wrong with that
Bunda yanlış bir şey mi var?
Is there something wrong with that beach?
O kumsalin nesi var?
I'M--I'M AFRAID. WHAT'S THE MATTER? IS THERE SOMETHING WRONG WITH THAT?
Dışarı çıkıp ölmekten korkmayan kimse var mı aranızda?
I think there is something wrong with that shower head.
Sanırım duşla ilgili bir sorun var.
Was there something wrong with that, or is it just my hangover?
Bunda bir terslik mi var yoksa akşamdan kaldığım için mi böyle?
If what you remember is different from the facts I'll assume the doctors are right, that there's something wrong with you.
Eğer hatırladıkların gerçeklerden farklı çıkarsa doktorların haklı olabileceğini bir sorunun olduğunu düşüneceğim.
But there is something wrong with the equipment. Could that be it?
Ama aygıtlarda bir problem var.
Is it possible that there was something wrong with Hector Rangel?
Hector Rangel'in bir sorunu olması mümkün mü?
There is something wrong with that man.
Bu adamda bir tuhaflık var.
That woman there is something wrong with her.
O kadın var ya biraz dengesiz biri.
I think there is something wrong with that girl.
Bu kızda bir sorun olduğunu düşünüyorum.
You know, a man who comes in, he automatically makes an assumption that she is either sitting there waiting to be propositioned and, you know, if she doesn't want it, then there must be something wrong with her
Bir adam gelir ve otomatikman bir yargıya varır. Kadın ya teklif edilmeyi bekliyordur ve kabul etmiyorsa da o zaman aklından zoru vardır Öyle ya aklı başında hangi kadın kendi başına oturmaktan hoşlanır?
Is there something wrong with that?
Olamaz mı?
There's something fucking wrong with that guy.
Tony'de bir iş var. İçimden bir ses öyle diyor.
Carmen, listen. There is something wrong with that boy.
- Carmen dinle onda yolunda gitmeyen bir şeyler var.
Gwen, is there something wrong with our doctors that Jack keeps getting certified to fly?
Gwen, doktorlarımız Jack'in uçmasına nasıl izin verebiliyor?
There is obviously something wrong with that bottle.
Bu şişede bir şey var.
That we are outsiders. That there is something wrong with us.
Bizim yabancı olduğumuzu, Bizde bir şeylerin yanlış olduğunu.
Fine, but then there's something slightly wrong with the fact that someone with that type of responsibility is constantly high.
Bu kadar ciddi bir sorumluluk alan birinin... Sürekli olarak uçması... Ciddi bir tezat oluşturuyor.
Moya must know that there is something seriously wrong with Pilot
Moya orada Pilotla ilgili ciddi bir terslik olduğunu biliyor olmalı
If there is something wrong with me that I don't know about, then you owe it to me as my best friend to tell me!
Eğer bende yanlış olan şeyler varsa, en iyi arkadaşım olarak bunları bana söylemekle yükümlüsün!
And there is something very, very wrong with that.
Ve bu konuda birşeyler çok, çok yanlış.
There's something wrong with that, is there?
- Evet, yanlış bir şey mi bu?
A what? Is that what I have? There's something wrong with my heart?
Bir şeyler öğrenebileceğin bir vaka değil Neela.
And the reason you get so upset is because you think there's something wrong with that.
Bu kadar üzülmenizin nedeni bunun bir sorun olduğunu düşünmeniz.
Is there something wrong with that one back there?
- İşte oldu her şey yolunda gibi?
Because there is something wrong with our blood, And we have to keep our blood clean, you know that.
Çünkü kanımızla ilgili bir sorunumuz var ve kanımızı temiz tutmak zorundayız, bunu biliyorsun.
You know, deep down, that there is something very wrong with this world, Leo.
Şey bu dünya ile çok yanlış, Aslan vardır olduğunu Sen, derin aşağı, biliyorum.
I mean... you can't handle the fact that my kid is better than your kid at building blocks, so you... tell me there's something wrong with him? !
Benim çocuğumun yapı taşlarını dizmede seninkinden daha iyi olduğunu kabullenemiyorsun ve onda bir sorun olduğunu söylüyorsun!
There is something wrong with that boy.
- Bu çocuk normal değil.
Is there something so wrong with that?
Bunun nesi yanlış?
There is something wrong with that bitch.
Kancığın bir problemi var.
Is there something wrong with that?
Neden?
There's no way to protect but something is getting terrible wrong with this way that's for sure
Öngörmenin yolu yok. Ama böyle olunca çok kötü şeyler oluyor bu kesin.
Is that what you're asking me? Is there something wrong with anything?
Sen şimdi bana herhangi bir konuda sorun olup olmadığını mı soruyorsun?
Because there is definitely something wrong with that.
Çünkü burada gerçekten yanlış bir şey var.
If there were something that you had to put past you... to get on with your life... and you tried every way that was fair and honest to do that... and nothing worked... is it really wrong to bend the rules just once?
Eğer hayatını devam ettirebilmek için elini eteğini çekmen gereken şeyler olsaydı ve bunu en düzgün ve hilesiz yoldan yapmana rağmen, işe yaramasaydı, kuralları bir kez olsun kendin için esnetir miydin?
But I know that there is something very wrong with me.
Ama içimde bir şeylerin gerçekten ters olduğunu biliyorum.