Isn't that strange tradutor Turco
152 parallel translation
Now that's strange, isn't it?
Böyle bir şey garip, değil mi?
Isn't that strange?
Biraz garip değil mi?
Isn't that rather strange?
Bu biraz tuhaf değil mi?
It's strange, isn't it? I don't know why that is.
Niye böyle, bilmiyorum.
Isn't it rather strange, Mr. Crabtree, that you've had three identical musical boxes, all playing the same tune?
Elinizde hepsi de aynı ezgiyi çalan birbirinin aynı üç müzik kutusunun bulunması garip değil mi, Bay Crabtree?
Strange, isn't it, how one person can become so important in your life... that without them nothing seems to matter.
bir kişi hayatında o kadar önemli olabilir ki... Onlar olmaksızın hiçbir şey önemli görünmüyor.
No, that isn't strange.
Hayır, tuhaf değil.
- Yes, that's strange, isn't it?
- Evet. Çok tuhaf, değil mi?
- Isn't that strange?
- Tuhaf, değil mi?
Isn't that strange, sir?
Bu tuhaf degil mi efendim?
But isn't it rather strange that someone should come here to interview you?
Birisinin buraya gelip görüşme yapması sence de garip değil mi?
But isn't it strange that the hypnotist chose the name Oscar?
Ama hipnozu yapanın Oscar adını seçmesi tuhaf değil mi?
Strange, isn't it, finding a man like that here in Winthrop?
Winthrop gibi bir yerde böyle bir adamın bulunması ilginç değil mi?
Isn't that a bit strange?
Bir biraz garip değil mi?
Hmm. Isn't that strange?
- Garip değil mi?
Isn't it strange that you and I - Brother?
Garip değil mi senin ve benim kardeş olmamız?
This may be a strange hour to be paying a professional call but good old Hastler isn't going to hold that against us.
Uygunsuz bir zamanda geldik..... ama Hasler bizi bağışlayacaktır.
Now isn't that strange.
Pek ilginç değil.
Isn't that strange?
- Evet, bu çok tuhaf.
Isn't that strange?
Bu, çok acayip.
Isn't that strange?
Tuhaf değil mi?
Isn't that strange?
Çok garip değil mi?
Isn't that strange, huh?
Tuhaf değil mi, hı?
Isn't that strange?
Bunu düşünmek ne kadar tuhaf.
Ha! Isn't that strange?
Tuhaf değil mi?
Isn't that a little strange?
Bu biraz tuhaf değil mi?
The strange thing is that even though I'm sure Number 2 isn't the man, I feel as though I've seen that man somewhere before.
Garip olan şey, eminim ki 2 numara o adam değil ama o adamı daha önce bir yerde görmüş olduğumu hissediyorum.
Isn't that strange?
Çok tuhaf değil mi?
I don't know how to ask you this, but... isn't it a little strange having that guy... running around inside your head?
Nasıl sorsam bilmiyorum, biraz tuhaf değil mi o ufak kişi kafanın içinde dolaşıp duruyor?
- I mean - I mean, uh, isn't it a little upsetting... to come to the conclusion that there's no way to wake people up anymore... except to involve them in some kind of a strange, uh, christening in Poland... or some kind of a strange experience on top of Mount Everest?
insanların dâhil olacakları Polonya'da biraz tuhaf bir vaftiz töreni veya Everest Dağı'nda yaşanacak değişik bir deneyimin haricinde, insanları uyandırmanın hiçbir yolu olmadığı sonucuna ulaşmak biraz can sıkıcı değil mi?
Well, it isn't that strange.
O kadar da tuhaf değil.
Isn`t it strange to you, that only in last few days, has been murdered few persons, all three women?
senin için de acayip değil mi, sadece bir kaç gün içinde öldürülenlerin, üçü de kadın mı? - bırak ta polis işini rahatlıkla yapsın. - bekle...
Isn't that strange.
Steve? Ne tuhaf.
Strange that Denys isn't here.
Denys'in burada olmaması garip.
Isn't that strange?
Bu garip değil mi?
It's strange that Martin Petrie isn't here.
Martin Petrie'nin burada olmaması garip.
Isn't that strange?
Garip değil mi?
Now, the better I do, the worse I feel. Isn't that strange?
Şimdi, ne kadar iyi olursam kendimi o kadar kötü hissediyorum.
- Isn't that strange?
- Garip değil mi?
- That's kind of a strange question, isn't it?
Biraz ilginç bir soru, öyle değil mi?
Isn't it strange that in two Borg attacks, we have been the nearest ship in both instances?
İki Borg saldırısı ve her ikisinde de Atılgan'ın olaya en yakın gemi olması, size de garip gelmiyor mu?
That's strange, isn't it?
Ne tuhaf değil mi?
Isn't that strange?
Bu sana garip gelmiyor mu?
- Isn't that strange?
- Sence garip değil mi?
- Well, that's strange, isn't it?
- Pekala, bu tuhaf birşey, değil mi?
That's... That's strange, isn't it?
Bu... evet... bu garip, değil mi?
Don't you think it's strange that my father isn't sitting here now?
Sence garip değil mi babamın şu anda burada oturmaması?
That's strange, isn't it.
İlginç, değil mi?
Well, isn't that strange?
Ne garip, değil mi?
Isn't that a bit strange?
Bu biraz ilginç değil mi?
Isn't that a little strange?
- Bu biraz tuhaf değil mi? - Evet.
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31