Isobel tradutor Turco
436 parallel translation
Hello, Isobel.
Selam, Isobel.
Isobel, may I come in?
Isobel, içeri gelebilir miyim?
It really doesn't matter, Isobel.
Gerçekten önemli değil, Isobel.
- Goodbye, Isobel.
- Hoşçakal, Isobel.
- We're going to Isobel's to dine.
- Isobel'lere akşam yemeğine gidiyoruz.
- Hello, Isobel.
- Merhaba, Isobel.
Isobel's brother gave you a sleeping pill this morning.
Isobel'in kardeşi bu sabah sana bir uyku ilacı verdi.
Why were you asking Isobel those questions about the poison?
Neden Isobel'e şu zehirle ilgili soruları soruyordun?
Isobel gets nervous.
İsobel tasalanıyor.
- Isobel, my wife.
- Karım, Isobel.
When I see what Isobel does to Jerry, it makes me boil.
İsobel'in ona neler yaptığını gördükçe, asabım bozuluyor.
Isobel was a high-minded girl believing a kiss required a proposal.
Isobel bir kez öpüşmenin bile evlenme gerektirdiğini düşünürdü.
Isobel depends on me more and more.
Isobel giderek bana bağımlı oldu.
I'm kinder to Isobel.
İsobel'e daha şefkatli davranıyorum.
- Isobel?
- lsobel'den mi?
Please go, Isobel.
Git lütfen lsobel.
Isobel, your hair!
lsobel, saçın!
He's taken Isobel!
lsobel'i aldı!
Isobel!
lsobel!
Now, Isobel!
Simdi lsobel!
Come on, Isobel.
Cabuk ol lsobel.
You see, my dear Isobel, the way these old superstitions die hard.
Gördüğün üzere sevgili Isobel, batıl inançları kolayca yok edemiyorsun.
Hello, Isobel?
Isobel? Isobel yeni geldim şehre.
Isobel, I'm up here. Jeez, I'm going crazy.
Delirmek üzereyim.
Isobel. Gee, I feel like such a fool.
Isobel, kendimi aptal gibi hissediyorum.
Come on in. - This is Isobel, this is my sister.
- Bu Isobel, Isobel bu kardeşim.
- Hello, Isobel.
- Merhaba. - Merhaba.
In the suburbs? Isobel, they raped her over and over again.
Isobel, defalarca tecavüz etmişler.
Knowing you, Irene, you... How about a drink? Isobel?
- Kahve, çay filan içer misin Isobel?
- Yeah? Isobel, I want you to come and live with me.
Isobel, gelip benimle yaşamanı istiyorum.
Gee, if it wasn't for you this past year, I'd have been absolutely, you know...
Geçtiğimiz yıl sen olmasaydın, ben tamamen... Isobel, ne yapıyorsun?
Isobel, will you stop that for a minute?
- Isobel şunu bir dakika keser misin?
Isobel. Isobel, I'm serious.
Isobel ben ciddiyim.
This is Isobel. And this is Daisy and Jack.
Isobel bunlar Daisy ve Jack.
On the other hand, Isobel is someone that you can count on.
Diğer yandan, Isobel güvenebileceğin birisi.
I can't help my sister, and I don't wanna get married, Isobel.
Kardeşime yardım edemiyorum. Isobel, evlenmek de istemiyorum.
Isobel.
Isobel.
Isobel!
Isobel!
- Isobel.
- "Zilli".
- Isobel who?
- Hangi zilli?
Isobel?
İsobel?
- Hello, Isobel.
- Merhaba, İsobel.
I mean, Isobel only asked him because a gun dropped out.
Bir kişi eksildiği için İsobel onu çağırdı.
There is nothing going on between me and Isobel.
İsobel ile aramızda hiçbir şey yok.
Isobel, did you know that William and I... are going into business together in the Sudan?
İsobel, William'la beraber Sudan'a iş yapmaya gittiğimizi biliyor muydun?
Isobel.
- Isobel, burada ne işin var?
I'm serious.
Isobel ben ciddiyim.
- Hi, Sandy.
Bu Isobel.
And Isobel.
Isobel'le de.
- You prefer Isobel?
- Isobeli'i mi tercih edersiniz?
sorry, Miss Isobel.
Üzgünüm, bayan İsobel.