It'll be tradutor Turco
36,563 parallel translation
It'll be, it'll be fun.
- Çok eğlenceli olacak.
Now it'll be your tomb!
Şimdi sizin mezarınız olacak!
I'll be in touch. When it's safe.
Güvenli olduğunda iletişim halinde olacağım.
- Yes. - It's just- - It'll be two seconds.
- Iki saniye sürer.
It'll be all donation-based and non-profits.
Hepsi bagislara bagli olacak.
- Nobody's done that, like- - - [Matt] You won't get caught, though, because, like, it'll just be, like, an image.
- Bu hiç yapilmadi. Yakalanmazsiniz çünkü sadece bir sembolden ibaret olacak.
- It'll be like... It'll go really...
- Gerçekten...
I'll probably be moving to LA, uh,'cause it shoots in LA.
Muhtemelen Los Angeles'a tasinacagim çünkü çekimler orada.
She'll be totally cool about it.
O da sorun etmez.
It means I'll be around to deal with things.
Bu, işleri halletmek için etrafında olacağım anlamına geliyor.
- It'll be like a quest!
Bir arayışa çıkmak istiyorum!
They'll be escorted back to their hotels as soon as it's safe.
Bölge emniyete alındığında otele götürülecekler.
So it sounds like she'll be going home with them.
Onlarla eve dönecek gibi.
It'll be your fault.
Senin hatan olur.
I'll be handling it on my own.
Kendim halledeceğim.
In eight minutes, it'll be done.
8 dakika içerisinde bitmiş olacak.
But I can't help but be super vigilant when it comes to people I love, and I'll go through all the worst-case scenarios.
Ama sevdiğim insanlar söz konusu olunca alarma geçip tüm kötü senaryoları tarıyorum.
It'll be the same thing when the doctor pulls a beautiful surprise out of you.
Doktor senin içinden güzel bir sürpriz çıkarınca aynısı olacak.
You may not see it, but I'm strong, because my moms taught me that family makes you stronger than you'll ever be by yourself.
Sen göremiyor olabilirsin ama ben güçlüyüm. Çünkü annemler bana ailenin, seni kendi başınayken olabileceğinden çok daha güçlü yapacağını öğretti.
It'll be different in different petrol stations.
Farklı benzin istasyonlarında farklı şeyler olacak.
It'll be difficult to stop you. Yes.
Seni durdurmak çok zor olur, evet.
You haven't got long to get it going cos I'll be down again in a second, changed and ready to roll.
Tamir etmek için çok vaktin yok çünkü az sonra giyinmiş ve gitmeye hazır olarak aşağıda olacağım.
It'll be even better soon, without a house in it.
Yakında daha da iyi olacak, manzaranın içinde bir ev kalmayınca.
I know I don't want to go there, because it'll be rubbish.
Oraya gitmek istemiyorum biliyorum çünkü çöp olacak.
It'll be here any minute.
Her an gelebilir.
It'll be sudden, won't it, when he goes?
Ani olacak, değil mi, ne zaman giderse?
We'll find it tomorrow and it'll be fantastically glorious.
Yarın bulacağız ve harika bir şöhret olacak.
Which means if I overdo it, I'll be holed up in the bathroom vomiting my guts out, while everybody else is watching football.
Eğer onu yersem, herkes içeride maçını izlemeye devam ederken, kendimi banyoya kilitlemek zorunda kalıp, midem dışarı çıkana kadar kusarım.
Come on. It'll be like a fun little hike.
Hadi yürüyelim, eğlenceli bir yürüyüş olacak.
Because sooner than you know it, you'll be old.
Biliyorsun, daha sonra yaşlanacaksın.
No, it'll be over by then.
Hayır, o zamana bitmiş olur.
- In an hour, it'll be packed.
- Bir saat içinde hıncahınç dolar.
It'll be like a secret vacation at home.
Bu aynı evimizde gizli bir tatil gibi olur.
If anybody knows about this document, it'll be him.
Eğer bu dokümanı bilen varsa, o'dur.
Yeah, it'll be good.
Evet, iyi olacak.
That way, when we hear our singing wall fish, but we don't hear this... we'll know it's someone that needs to be terminated.
Bu şekilde balıkların öttüğünü duyduğumuzda ama bunları duymadığımızda birini ortadan kaldırmamız gerektiğini anlayacağız.
But it'll be fine.
Ama sıkıntı yok.
Look, I know it'll be different.
Bak, farklı olacağını biliyorum.
It'll be okay.
Her şey yoluna girecek.
And you'll be alone, just as it was the first time.
Yine yalnız kalacaksın ilk seferinde olduğu gibi.
It'll be easy to fix, no?
Düzeltmesi ne kadar zor olabilir ki, değil mi?
Well, then you and Webber should be all over it. And we'll need some more platelets.
O zaman Dr. Webber'la ikiniz istediğinizi yapabileceksiniz..... ve daha çok trombosite ihtiyacımız olacak.
And if it's a pet-friendly hotel, I'll get to be around animals.
Doğa dostu bir otelde olursam hayvanların yakınında da olurum.
Now, it ain't gonna be as simple as a big stick to the head, I'll tell you that right now.
Şimdi, kafaya büyük bir sopa kadar basit olmayacak, sana şimdiden söylüyorum.
We'll both "LOL" and smiley face each other, and before you know it, everything will be back to normal.
İkimizde LOL yazıp gülen yüzler yollayacağız ve birden her şey normale dönmüş olacak.
No, it'll be good for you.
Hayır, sana iyi gelecek.
Now, you get her to sign the paperwork while we work, and we'll be done before you know it.
Biz çalışırken sen de imzasını al ve göz açıp kapayıncaya kadar işi bitirelim.
Uh, yeah, but it'll have to be quick'cause they're nearly done.
Tabii ama çabuk olmanız lazım... -... keza işleri bitmek üzere. - Tamam, anladım.
If millions of people die, it'll be your fault.
Milyonlarca insanın ölümü senin elinden olacak.
It'll be safe until the Department of Energy can pick it up over the next 24 hours.
24 saat sonra Enerji Bakanlığı'ndan gelip almalarına kadar güvende olacak.
Happy, it'd probably be prudent for you to go back there and get him out until this storm clears.
Happy, fırtına geçene kadar geri dönüp onu dışarı çıkartman akıllıca olacak.
it'll be alright 64
it'll be okay 411
it'll be our secret 35
it'll be over before you know it 17
it'll be over soon 59
it'll be worth it 51
it'll be ok 114
it'll be fun 600
it'll be all right 327
it'll be your fault 21
it'll be okay 411
it'll be our secret 35
it'll be over before you know it 17
it'll be over soon 59
it'll be worth it 51
it'll be ok 114
it'll be fun 600
it'll be all right 327
it'll be your fault 21