It's all done tradutor Turco
1,105 parallel translation
- Basil, I told you, it's all been done.
Dedim ya hepsi tamam.
All right, this is how it's done.
Bu iş böyle yapılır.
Less than anything else, it is connected to reality, or if connected at all, it's done mechanically, not by way of ideas, just by a sheer sound, devoid of...
Gerçek ile bağlantısı diğer şeylere göre çok az. Bağlantısı olsa bile, bu bağlantı mekanik bir yolla kuruluyor, fikirler yoluyla değil. Yalnızca sesle, herhangi bir çağrışımdan yoksun.
It's all been done officially!
Herşey yasalara uygun.
- It's all been done, we've seen it.
Her şey yapıldı. Gördük.
It's all done, Jason.
Geçti, Jason.
It's all done, Jason.
Bitti, Jason.
Sign and it's all over and done with.
İmzala ve her şey sona ersin.
I've done it with damn near all of them, except for you.
Bunu senin dışında, lanet olası herkesle yaptım,
Come on, this is the way it's done in all the Tarzan movies!
Yapma, bütün Tarzan filmlerinde böyle olur!
It's not that I don't appreciate what you done and all.
Yaptıklarınıza minnettarım.
Well, all it's done is make me feel depressed.
Sadece bana kendimi baskı altında hissettiriyor.
It's all over and done with!
Bu iş bitmiştir!
She says it herself, she's done it all her life.
Bunu kendisi söylüyor. Tüm hayatı boyunca yaptığı bu.
The thing is that I did get a little carried away, but there's no harm done and it's all over. So, let's just forget it.
Evet, olayı biraz abarttım ama kimse zarar görmedi ve mazide kaldı Yani, unutalım gitsin.
It seems... like I have never done anything all my life... but raise kids... and take care of this house.
Sanki bütün hayatım boyunca hiçbir şey yapmamışım sadece çocuk yetiştirip bu eve çekidüzen vermişim gibi.
I expect it's all done by committees, dear.
Sanırım tüm işler heyetlerle hallediliyor canım.
- It's all done with mirrors.
- Hepsini aynalarla yapıyorum.
All the work you've done for the past two years- - It's madness. It'll kill you.
İki yıldır yaptığınız bu çalışma inanılmaz lakin delice.
Michael, it's all done
Michael, her şey tamam.
It's all right, Uncle ; I would have done the same if I were you
Önemli değil, senin yerinde olsam ben de aynısını yapardım.
He's done it all.
Her şeyi kendi başına öğrenmiş.
It's going to mean an all-night effort to get it installed, but at least it'll be done for the opening.
Yetiştirilmesi için bütün gece uğraşıIması gerekecek ama hiç değilse açıIışa hazır olacak.
It's all done, Mom.
Hepsini bitirdim bile anne.
You fooled me, that's all, it's been done before.
Beni kandırdın, hepsi bu. Bu daha öncede başıma gelmişti.
I've done all I can do in this world... and it's time to move on.
Bu dünyada yapabileceğim her şeyi yaptım. Göçme zamanı geldi artık.
So when I'm all done, I look at the total and it's way up over and it's way up over $ 100,000.
İşim bittiğinde toplama bakıyorum ve çok fazla olduğunu... 100.000 doların çok üstüne çıktığını görüyorum.
When all it's said and done, who will remember anybody?
Her şey söylenip bittiyse, kim kimi hatırlar?
But, uh, after all's said and done, you got me home and I appreciate it.
Dediğin ve yaptıklarından sonra beni evime getirdin, minnettarım.
It's a floral motif, obviously, all hand-done.
Çiçekli bir motif, tabii ki, tamamen el yapımı.
Those leading the exercises say it's all being done for the sake of peace and self-defense.
Tatbikatı gerçekleştiren yetkililer,.. ... bunun sadece barış ve savunmaya yönelik olduğunu söylüyor.
All right, Marcie, want to show her how it's done?
Pekâlâ Marcie, nasıl yapılacağını göstermek ister misin?
It's done all the time, Tara
Her zaman yapılan bir şey, Tara
That's all you did? You could have done it right here in Ogallala and been a friend to me.
Burada Ogallala'da doğru işler yapabilirdin ve benimle arkadaşlık edebilirdin.
It's all done automatically.
Hep otomatik olarak yapılıyor.
She's done it all for me.
Müteşekkir olmalıyım.
- When all's said and done, it's perfectly obvious most girls love being on the pill.
Çoğu kız haplarla yaşamaya bayılıyor.
It's all done, Margaret.
Her şey bitti, Margaret.
The cost would be negligible, and, uh, it would be a shame to waste all the work that's been done, wouldn't it?
Çok küçük bir miktara mâl olur, bugüne kadar verilen emekleri hebâ etmek yazık olur.
It's all done for you, don't worry.
Her şey halledildi, endişelenme.
- It's all done for him.
Onun için her şey yapıldı.
All right, so I made a teeny little mistake actually leaving on Labor Day, but it's done.
İşçi bayramında yola çıkarak ufak bir hata yaptım.
20 airlines when it's done, all with reservation computers in a nice antenna arrangement.
Bittiğinde, hazırlanmış güzel, büyük bir antene bağlı rezervasyon bilgisayarları olan 20 havayolu şirketi olacak.
It's not complicated work, but it must be done right, like all things.
Karmaşık bir iş değil, ama doğru yapılması gerek. Her şey gibi.
That she's done it all for me.
Bunu benim için yaptı.
With all due respect, sir, I think it's the best work I've done.
Kusura bakmayın efendim ama şu ana kadarki en iyi eserim bu.
It's done in Paris all the time.
Paris'te bu gayet doğal karşılanır.
It's all been done.
Her şey ayarlandı.
It's greenmail, Jorgy, but it's done all the time. - It's terrorism, and I won't do it!
Bunun adı fahiş fiyata geri alma ama her zaman yapılıyor.
Hoped... Guinan the woman is about as friendly as a Circassian Plague Cat. Only cares about her work hates what I've done to her engines and, to top it all off, she's married.
Guinan, bu kadın bir Circassian veba kedisi kadar cana yakın, sadece işine önem veriyor, motorlarına yaptıklarımdan nefret ediyor...
Do you have a file on all the work you've done? Mm-hmm. It's in the computer.
Yaptıklarının bir kaydı var mı?
it's all right 8832
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all lies 56
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all lies 56