It's always about you tradutor Turco
389 parallel translation
There's an article called "Sidelights on Crime" and it contains some of the theories you're always talking about.
Burada "Suç Üzerine" başlıklı bir makale var ve senin her zaman sözünü ettiğin teorilerden bazılarını içeriyor.
NEELEY : I think it's silly, but Francie said Papa was always talking about what nice hands you got.
Bence aptalca bir şey ama Francie, babamın her zaman nasıl hoş ellerin olduğundan söz ettiğini söyledi.
They always complain about the light at first and when you tell them they can switch it off, they don't want to.
İlk başta hep ışıktan şikayet ederler söndürebileceklerini söyleyince de istemezler.
Everybody's always asking me about it. I thought you'd be different from the rest.
Herkes bunu soruyor.Senin diğerlerinden farklı olduğunu düşünmüştüm.
It's always about you and yours.
Yalnız kendinle, kendi şeylerinle ilgilisin.
Katherine, you women are always raising hell about one thing when it's something else you're really sore about.
Katherine, siz kadınlar gerçekten duyarlı olmanız gereken konular dışındaki küçük şeyleri hep büyütüyorsunuz.
It's just that you always harp on your principles and drone on about how important everything is.
Hepsinin büyük anlamı varmış hepsi önemliymiş gibi ilkelerinle kafamızı şişirdin.
It's good of you to concern yourself but I can always buy another watch. I wasn't talking about that.
Seyredin bakalım.
It's always about "comrades-in-arms" with you.
Hep silah arkadaşınla ilgili olur.
Somehow I always knew that you'd find out about it. I must have been mad to risk losing you for...
Seni kaybetme tehlikesine girdiğim için çıldırmış olmalıyım.
You're always talking and it's always about your troubles with that tooth jockey.
Hep sen konuşuyorsun ve durmadan o dişçi bozuntusuyla olan sorunlarını anlatıyorsun.
I brood, but if you notice, it's not always about money.
Düşünceliyim, ama fark ettiysen bu her zaman parayla ilgili değil.
There's always a bit of yak about sex before the pass. - It's to get you in the mood.
Hamleyi yapmadan önce hep seksle ilgili laf geçer, havaya sokmak için.
You see Lulu', the situation is about regulating the piecework... here it's not about making a revolution... you are always doing somersaults
Görüyorsun Lulu, mevcut durum parça başı işin iyileştirilmesi yönünde. Bir devrim yapma noktasında değiliz. Sizse sürekli en fazlanın peşindesiniz.
You see, Jean, when I dream, it's always about a truck.
Bilirsin Jean, ben ne zaman bir rüya görsem hep kamyonlar hakkındadır.
You girls, of course, never got a chance to play football or baseball and I've always felt that's unfortunate, because I think it's the best place to learn what teamwork is about.
Siz kızların şüphesiz hiç futbol veya beyzbol oynama şansı olmadı ve ben her zaman bunun bir talihsizlik olduğunu düşündüm, çünkü bana göre takım çalışmasının öğrenileceği en iyi yer orasıdır herhalde.
It's one of those expensive ones that you're always harping about.
Daha başka biran var mı? Hayır.
It's one of those expensive ones that you're always harping about.
Hani sürekli istediğin pahalı olanlardan.
I know it's hard what you're doing, but it's something Danny will always know about.
Senin için zor, biliyorum. Ama önemli. Danny bunu hiç unutmayacak.
It's the way it's always gonna be. There's nothing you or your pencil-necked geek friends can do or say about it.
Senin ya da sıska inek arkadaşlarının yapacak bir şeyiniz yok.
Well, it's just that you're always stuck in your office, you know, worrying about losses and profits and career moves, while we're out here having fascinating, fun-filled conversations about things like, well, like sexual stimuluses.
Sen ofisine kapanıp kâr, zarar ve kariyer gibi endişelere gömülürken biz burada cinsel uyaranlar gibi ilgi çekici ve eğlenceli konularda sohbet ediyoruz.
You know it's true. Ain't they always trying to keep the black man to be about shit?
Siyahların burnunun b... ktan çıkmasına izin vermezler ki hiç.
You're always telling me about how much power Mondale has underneath the hood, but it's like you're chicken to use it.
Sen bana her zaman Mondele'in ne kadar güçlü olduğunu söylüyorsun. Fakat onu kullanmaya korkuyorsun.
I don't know, Doc. You're the one that's always saying, you know, it's not good to know too much about your own destiny.
Kendi kaderin hakkında çok şey bilmenin iyi olmayacağını söylersin.
It's always about you, isn't it, Kafka?
Bu her zaman seninle ilgiliydi, değil mi, Kafka! ?
Have you ever noticed it's the people with the worst cooks... who always yell about being poisoned when they dine out.
Ama o tip erkekleri hoş görmeye başladığında... Hiç fark ettiniz mi? Dışarıda yemek yediğinde... sürekli zehirlendiğinden yakınanlar en berbat aşçılara sahip olanlardır.
After such suffering, and feeling infinite fear tear at your face, your heart is about to burst before the last, always the last, and that's the irony of it, the last torture that awaits you :
Böyle bir acı çekmenin ve yüzünde sonsuz korkunun izlerini taşımanın ardından en nihayetinde her zaman en nihayetinde işin ironik tarafı da budur ya son işkencenin hemen öncesinde kalbiniz neredeyse patlayacak gibi olur.
If you ever want to tell me about it, the door to my office is always open.
Bana anlatmak istersen, ofisimin kapısı her zaman açık.
It's always hard to lose someone you care about, but to lose them like this...
Değer verdiğin birini kaybetmek her zaman zordur ama bu şekilde kaybetmek...
And the first lecture that he gives, It's always about you.
Ve verdiği ilk ders, her zaman senin hakkındaymış.
It's always about you.
Hep sendin.
It's always all about you.
- Yok. Önemli olan hep sensin.
It's always about you, isn't it?
Her zaman senle ilgili olmalı, değil mi?
You know, it's just that you always used to... I mean, Torias always used to tell Nilani that she was panicking about things making a big fuss about nothing.
Bilirsin, sorun senin her zaman yani Torias'ın Nilani'ye sürekli olarak fol yok yumurta yokken panik yaptığını söylemesiydi.
Well, you know, I've always said it's a mistake to let pessimism take over... right before you're about to finish something.
Bilirsin her zaman bir şeyi bitirmeden önceki kötümserlik hatadır derim.
But with Amado you know, he's always had difficulty reading and me being a teacher and caring about those things, it's like a betrayal.
Ama Amado... okumakta hep güçlük çekti, ben de öğretmen olduğum... ve böyle şeylere önem verdiğim için bu bana ihanet gibi bir şey oldu.
You're always going on about how it's like the ultimate hit and that.
Sen hep güçlü bir doz almanın nasıl bir şey olduğunu söyleyip dururdun.
- It's always about you.
- Her şey seninle ilgili.
A Briefing with Neelix will help you stay informed about ship's activities, uh, keep you abreast of your colleagues'accomplishments and broaden your knowledge about a wealth of subjects, but most of all, it will make you feel good because what you see here will always be the most uplifting, optimistic view of everything that happens on our ship.
Neelix'den özetler gemi ile alakalı aktiviteleri bilmenize yardımcı olacaktır, mesela, meslektaşlarınızın başarıları, bilgi seviyenizin arttırılması ama en güzel tarafı kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak, çünkü gemide olan her şey iyimser bir açıdan değerlendirilecektir.
Make no mistake about it, my friend, it is a gift from me to you, so you'll always remember us.
Yanlış anlama dostum. Bizi hep hatırlaman için benden sana bir hediye.
I guess it's just the way you've always talked about George.
Sanırım sorun George'dan bahsetme şeklinde.
It's always what it's about with you.
Seninle her zaman konu bu!
You just take your little files, and pick the one you want because my opinion obviously doesn't mean anything, it's always about you so just do... whatever what is wrong with you?
Bill, Bay Bauer pizzanı hâlâ beğenmiyor. Bauer! Nesi varmış pizzamın?
That's right, I forgot, it's always about you.
Bu doğru, unutmuşum, her zaman seninle ilgili olmalı.
If you want to find out about somebody, there's always ways to do it.
Biri hakkında bilgi toplamak istiyorsan bunu yapmanın yolları var.
Of course, it's always about you, isn't it?
Tabii, her zaman sen, değil mi?
It's always about you.
Hiçbir zaman değişmeyeceksin.
And when I think about how I enjoy looking after you and how you always seem to miss me when I've been gone for too long, well, it's sort of like you're my...
Sizinle ilgilenmekten zevk alıyorum. Ben uzun süreliğine gidince siz de beni özlüyorsunuz. Sanki benim...
You always have to talk about it.
Her şeyi konuşmak zorunda mısın?
Oh, sure. It's always about you, isn't it?
Sahi hepsi sana oldu, değil mi?
It's all about moderation. If you never fart, you combust, but if you always fart, you deplete the ozone.
Eğer hiç osurmazsanız, yanarsınız ama eğer hep osurursanız, ozonu delersiniz.
it's always there 23
it's always been you 39
it's always something 28
it's always you 16
it's always been there 23
it's always a pleasure 23
it's always me 21
it's always the same 117
it's always good to see you 18
it's always like that 28
it's always been you 39
it's always something 28
it's always you 16
it's always been there 23
it's always a pleasure 23
it's always me 21
it's always the same 117
it's always good to see you 18
it's always like that 28
it's always the same thing 20
it's always like this 28
it's always 69
about you 267
about you and me 17
about yourself 16
about your mother 24
about your dad 25
about your 17
about your age 24
it's always like this 28
it's always 69
about you 267
about you and me 17
about yourself 16
about your mother 24
about your dad 25
about your 17
about your age 24
about your father 21
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
it's me 10254
it's all right 8832
it's not 5855
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's me 10254
it's all right 8832
it's not 5855
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287