It's just awful tradutor Turco
180 parallel translation
Well, we just think it's awful nice of you to bother to see us, Mr Norton.
Zahmet edip bizi görmeye gelmeniz gerçekten çok güzel Bay Norton.
It's not that I want him to be awful, but maybe just...
Onun çok kötü olmasını istemiyorum ama belki biraz...
That's funny. I tried it once, you know, and it just looked awful on me.
Bir kez denedim ama bende çok kötü durdu.
Oh, it's just awful!
Ah, ne kötü bir durum!
It's just awful.
Çok fena.
Oh Georgie, it's just been awful without you.
Oh Georgie, sensiz korkunçtu.
It just goes in and out. That's awful.
Bir tarafı bir yerde, bir tarafı bir yerde.
It's just awful worrying about somebody you love.
Sevdiğin birini merak etmek son derecede korkunç bir şey.
It's just that it's awful hard to break a habit.
Ama bir alışkanlığı bozmak çok zordur.
I was just telling your husband what an awful bore it is having a surname like Git.
Kocanıza anlatıyordum, Aptal soyadlı olmak çok can sıkıcı bir şey.
It's just awful.
Berbat görünüyorum.
It's not awful, it's just funky.
Berbat değil, biraz tuhaf.
God, it was just awful up there.
Tanrım, yukarısı berbat halde.
It's just marvelous of you, but it's horrid, just awful of me.
Şahanesin, fakat iğrenç, ben berbat biriyim.
It's so God-awful... to wake up and find yourself all alone. I just hate it.
Uyanıp da evde kendini... tek başına bulmak çok korkunç.
Just... just awful, terrible, but it's the most potent painkiller we've got.
Sadece, sadece berbat korkunç, ancak bu sahip olduğumuz en güçlü ağrı kesici.
IT'S ALL JUST AWFUL.
Bunu kaldıramayacğını biliyorum.
OH, IT'S SO AWFUL. JUST GO WITH IT.
Bu sadece onun hislerinin bir kısmı, tatlım.
It's just... in some ways, it's such an awful day.
- Heyecanlıyım, sadece bazı yönlerden bugün berbat bir gün.
It's just awful.
Korkunç derecede!
It's just awful!
- Tanrım! Çok yazık!
It's just so awful.
Bu çok korkunç.
It's just that awful jetlag...
Bu sadece o korkunç jetlag var...
It's just awful.
Çok kötü!
Hello, i... i... i thought something awful had happened, i was just... it was touch and go for a while, but i pulled through.
Merhaba, ben... ben... korkunç bir şey oldu sandım, ben sadece... Tam ucu ucunaydı ama yakayı sıyırdım.
Just'cause it's dark doesn't mean there's something awful out there.
Karanlık olması, içinde korkunç bir şey olduğu anlamına gelmez.
It's just awful.
Çok korkunç...
- God, it's just so awful!
- Tanrım, çok korkunç.
It's not a coronation, just Laurie and that awful Mr. Brooke.
Taç giyme töreni değil. Sadece Laurie ve Bay Brooke.
It's awful. Just waiting to find out whether we passed.
Sadece geçip geçmediğimizi öğrenmek için bekliyor olmak berbat bir şey.
It's just so awful.
Bu berbat bir durum.
- Look, it's just awful.
Fazla hareket edemiyor.
- Oh, Kramer, it's just awful.
- Oh, Kramer, gerçekten çok kötü.
It's just that you look an awful lot like...
Sanki... birine korkunç bir şekilde...
So if it's just us it seems like an awful waste of space.
Öyleyse eğer sadece biz var isek uzay korkunç bir yer israfı demektir.
See, this really awful thing just happened. See, this really awful thing just happened. And it's left a dark cloud hovering.
Bak bu çok korkunç şey daha yeni oldu ve arkasında kara bir bulut bıraktı.
It's just not possible. - That's awful.
Bu imkânsız.
I'm sorry. It's just so awful.
Bu çok korkunç.
It's just awful!
Çok korkunç!
It's just that i haven't pay for... That's awful but anyway, Ann.
Uzun süre ücret alamadım.
But it's just saying these awful things.
Ama korkunç şeyler söylüyor.
It's just that- - he was so awful during my...
Bilmiyorum. Benim "özel" günlerimde berbat davranırdı.
And then I got really angry back, and then I started saying some really awful things to him, and it's just bad.
Sonra ben de sinirlendim.. ... ve ona çok kırıcı şeyler söylemeye başladım, çok kötüydü.
It's just awful.
Bu biraz korkunç.
It's one of those good things that just feels really awful.
Bu, canını çok fena yakan iyi şeylerden biri.
It's just simply awful. Elinore's roses- - her beautiful roses- - stolen!
Elenour'un güzel gülleri çalınmış.
It's just... we're stuck in this awful place and I just want you to know that you're not alone.
Sadece... bu berbat yerde sıkıştık ve yalnız olmadığını bilmeni istiyorum.
It's just awful being without it.
İnternetsiz kalmak çok kötü.
It's just, the thought of losing my parents was so awful... I didn't want to think about it.
Ailemi kaybetme düşüncesi o kadar korkunçtu ki düşünmek bile istemedim.
Yes, I'm sorry, it's just an awful time.
Evet, üzgünüm, Çok kötü bi zaman.
It's just you look an awful lot like a friend of mine.
Sadece bir arkadaşıma çok benziyorsunuz.
it's just 7387
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21