It's like looking in a mirror tradutor Turco
41 parallel translation
It's like I'm looking in a mirror.
Sanki aynaya bakıyorum.
It's like looking in a mirror before I've brushed my hair.
Bu sanki bir aynaya bakmak gibi... saçlarımı taramadan önce.
It's like looking in a mirror, only not.
Aynaya bakmak gibi ama sadece öyle değil.
It's like looking in a mirror, isn't it?
Aynaya bakmak gibi, değil mi?
Yeah, it's like looking in a mirror.
Evet. Aynaya bakıyor gibiyim.
- It's like I'm looking in a mirror.
— Sanki bir aynaya bakıyorum.
It's like looking in a mirror.
Tıpkı aynaya bakar gibi.
Well, it's like looking in a mirror.
- Sanki aynaya bakıyorum.
You and me.. it's like looking in a mirror.
Sen ve ben bu aynaya bakmak gibi
And over time they became victims of their own hubris, victims of their own greed and so it's like taking so much promise and possibility and looking at it in a mirror and seeing the flip side reflected back at you.
Zaman içinde kendi kibir ve açgözlülüklerinin kurbanı oldular. Bunca sorumluluk yüklenip, vaatlerde bulunduktan sonra aynadaki yansımalarını görmek zorunda kaldılar.
It's like looking in a mirror.
Tıpkı aynaya bakmak gibi.
And over time they became victims of their own hubris, victims of their own greed and so it's like taking so much promise and possibility and looking at it in a mirror and seeing the flip side reflected back at you.
Zaman içinde kendi kibir. ... ve açgözlülüklerinin kurbanı oldular. Bunca sorumluluk yüklenip vaatlerde bulunduktan sonra.
It's like I'm looking in a mirror.
Sanki aynada kendime bakıyorum.
It's like looking in a mirror.
Aynaya bakmak gibi.
Wow... Talking to that guy, it's like looking in a mirror, huh?
Bu adamla konuşmak aynaya bakmak gibi, değil mi?
I don't know what it is, but there's a mirror in there, and when I am looking in that mirror, I am, like, off the chain.
Nasıl oluyor bilmiyorum, ama orada bir ayna var ve ne zaman baksam süper görünüyorum.
Neat. It's like looking in a smelly mirror.
Kokulu bir aynaya bakmak gibi.
It's like looking in a mirror.
Sanki aynaya bakıyorum.
Well, I saw that ad on the back of the bus stop today and though it wasn't exactly like looking in the mirror you can't deny that there's a certain commonality in our visages.
Otobüs durağındaki ilanınızı gördüm bu sabah. Ve sanki aynaya bakıyor gibiydim. Birbirimize benzediğimizi siz de kabul edersiniz herhalde.
It must feel like you're looking in a mirror.
Aynaya bakıyor gibi hissediyor olmalısın.
It's like looking in a mirror.
Aynada kendimi görür gibiyim.
It's like looking in a mirror.
Bu bir aynaya bakmak gibi.
It's like looking in a mirror, holmes.
Aynı aynaya bakmak gibi birader.
It's like looking in a mirror, isn't it?
Tıpkı aynaya bakıyormuş gibi, değil mi?
It's like looking in a mirror.
Aynaya bakıyorum sanki.
Yeah, it's like looking in a mirror.
Haklısın, aynadaki haline bakar gibiyim.
No, Bubala, I'm just saying, with those big breasts and that gorgeous hair it's like looking in a mirror.
Karar ver. Hayır. Güzelim.
It's like looking in a mirror!
- Aynaya bakıyor gibi. - Gerçekten öyle.
Well, I mean, it's not like looking in a mirror, no.
Aynada kendimi görüyormuşum gibi değil, hayır.
It's like looking in a mirror.
Aynı aynaya bakmak gibi.
It's like looking in a mirror.
Aynada kendime bakıyormuş gibi.
I'd say it's like looking in a mirror, but you're so pale and weak.
Aynaya bakmak gibi derdim ama sen çok solgun ve zayıfsın.
- Jiggle, jiggle, jiggle. - It's like looking in a fat mirror.
Bu, şişman gösteren bir aynaya bakmak gibi.
It's like looking in a mirror.
Aynaya bakar gibiyim.
- It's like looking in a mirror.
- Aynaya bakmak gibidir.
It's like looking in a friggin'mirror.
Aynaya bakıyor gibiyiz.
It's like looking in a Bat-mirror.
Bat-Ayna'ya bakar gibiyim.
At least before when I looked in the mirror, I knew who I was, and now... it sounds like bad lyrics, but there's a stranger looking back.
En azından daha önce aynaya baktığımda, kim olduğumu biliyordum. Şimdiyse kötü yazılmış şarkı sözü gibi ama bir yabancı bana bakıyor.