It's meaningless tradutor Turco
248 parallel translation
- But it's futile and meaningless.
- Fakat bu beyhude ve anlamsız.
Well it's some meaningless words,
Şey bazı anlamsız sözler,
It's so meaningless.
Bu çok anlamsız...
He's been worn down completely by the minutia of the bureaucratic machine and the meaningless busyness it breeds.
Bürokrasi makinesinin ayak işleri ve doğurduğu anlamsız meşguliyet onu ezdi geçti.
It's all so meaningless.
Herşey o kadar anlamsız ki...
- It's so meaningless.
- Çok anlamsız.
- It's meaningless.
- Bunların hiçbir anlamı yok.
It's meaningless.
Anlamsız.
- I mean it's meaningless.
- Bunun anlamsız olduğunu söylüyorum.
It's meaningless to her and to you.
Ona göre de sana göre de anlamsız bir şey.
It's meaningless now.
Artık bir anlamı yok.
Sure, people always want to put an easy label on things... even if it's meaningless.
Tabii kolay yaftalar bulmak herkesin işine geliyor. Anlamsız bile olsa.
It's so meaningless.
Bu çok anlamsız.
It's meaningless.
Bu çok anlamsız.
It's hard to realize one day that you're meaningless.
Değersiz olduğunu fark ettiğin an, çok kötü hissediyorsun.
It seems as though I wasted my life on a meaningless goal.
Öyle görünüyor ki tüm hayatımı anlamsız bir amaç için harcamışım.
- It's meaningless.
- Anlamı yok.
But it's all meaningless.
Farkındayım. Ama çok anlamsız geliyor.
It's meaningless, yet you've managed to establish emotional contact with them.
Onlarla duygusal, bağ kurman anlamsız.
It's pure morbidity, disgusting, meaningless.
Bu çok iğrenç ve anlamsız.
It's all so meaningless, isn't it?
Düşününce ne kadar anlamsız, değil mi?
What's done is done, it's meaningless even you kill me You might as well just marry me I'd rather marry a pile of logs
Olan olmuş işte, beni öldürmen yersiz... evlenmemiz de saçma sopa gibi avratsın!
It's not meaningless, it's not vice
Anlamsız ıvır zıvır değil, ahlaksızca değil.
I know it's a meaningless extravagance, but I had to have it.
Biliyorum anlamı yok. Ama yapmam gerekiyordu.
Because if it's all meaningless... what's the difference whether you accept the fortune cookie... or the statistics of the Ford Foundation?
Çünkü eğer her şey anlamsızsa şans kurabiyesine bakmanla, Ford Vakfının istatistiklerine bakman arasındaki fark nedir?
It's beyond me why you insist on making a contest out of the most meaningless issues.
Böyle en saçma konularda iddiaya girme isteğinize bir türlü aklım ermiyor.
THE KING'S SON COMES BACK WITH HIS FRIENDS AND RIGHT BEFORE MACBETH GETS IT HE TALKS ABOUT HOW LIFE'S MEANINGLESS
Kralın oğlu arkadaşıyla geri geliyor... ve Macbeth onlara yaşamın anlamsızlığından ve bir şekilde hepimizin öleceğinden bahsediyor.
Okay, wait-wait-wait-wait, yeah, but we got to... agree... in advance that it's meaningless.
Tamam, bekle, Amakarar vermeliyiz... peşin olarak. O anlamsız.
It's meaningless.
Hepsi anlamsız.
But it's become so meaningless to write this way :
Ancak bu şekilde yazmak iyice anlamsızlaşmaya başladı.
- It's meaningless.
- Bu çok anlamsız.
Then, it's meaningless.
İşe yaramaz.
- What? it's all meaningless.
- Ucuz şehir çöplüğü!
It's... It's the meaningless little things.
Anlamsız küçük şeyler.
And it's those meaningless, purposeless, blather calls.
Şu anlamsız, amaçsız, saçma sapan aramalar.
That sounds fine, but to me it's meaningless.
Kulağa hoş geliyor ama bence anlamsız.
It's meaningless.
Çok anlamsız.
I'm Chao Min a nobody in the world of martial arts It's meaningless to you If you're scared, please leave
Ben chao-Min, savaş sanatları dünyasında bir hiçkimseyim senin için anlamsız eğer korktuysanız lütfen ayrılın
If we just talk but don't act because of self-interest, it's meaningless.
Eğer herşey lafta kalacaksa, işimiz zaten bitmiştir
# It's a meaningless end To the story
Bu, hikayeye anlamsız bir son...
It's all just a... A random lottery of meaningless tragedy... and a series of near escapes.
Bunlar sadece anlamsız trajediler ve bir dizi kıl payı kurtulmalar piyangosu.
Maybe it's because I sometimes get a flash about how meaningless all this crap is.
Belki de bazen, bir anlığına, bütün bunların ne kadar anlamsız olduğu fikrine kapıldığım içindir.
It's meaningless... unless you want to pay someone to take the first bullet for her.
anlamsız... Tabi ilk kurşunu başka biri istemiyorsa.
It's meaningless.
Anlamsız birşey.
A.J., it`s meaningless unless we ask him about Sydney.
A.J., Sydney'den söz etmediğimiz sürece bir anlamı yok.
Then it's meaningless.
O zaman bir anlamı yok.
It's ridiculous. This school's grades are meaningless!
Bu çok saçma.Bu okul notları çok anlamsız!
It's a meaningless standard.
Saçma bir standart.
Without it, you've wasted your time and your meaningless New York lives.
Onsuz, vaktinizi ve anlamsız New York canınızı boşuna harcamış olursunuz.
You're saying that it's meaningless to be with me, but it's meaningful to be with that kid, right? !
Demek istediğin, benimle anlamsız ama onunla anlamlı olması mı?
First of all, it's meaningless.
Birincisi ; anlamsızdır.
meaningless 41
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's ok 4874
it's cold 680
it's okay 22028
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's ok 4874
it's cold 680
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287