It's my car tradutor Turco
963 parallel translation
- It's ok. That's why I brought my car.
Arabamla geldim zaten.
Well, I have an oil leak in my car, madam, and... Wouldrt you know it.
Arabam yağ sızdırıyordu hanımefendi ve siz de bilirsiniz.
Take my car, it's faster.
Arabamý da al, daha hýzlý olur.
- Because it's my car.
- Çünkü bu benim arabam
Where's my car? It is not ready?
Arabam nerede?
And my client slugged me... carried me out, put me in my car, ran it over a curb, poured whiskey on me... and then went somewhere to call the police and report a drunk driver.
Ve müşterim bana yumruk attı. Sırtlayıp arabama taşıdı, arabayı kaldırıma sürüp üzerime viski döktü ve sonra polisi arayıp sarhoş sürücü ihbarında bulundu.
As far as my prospects are concerned, You must be aware that... It's generally pleased by my uncle and others, That I have a qualifications for an ourstanding military car
Bana kalırsa, siz de amcam ve ilgili diğer kişilerin olağanüstü bir askeri kariyer yapmaya elverişli yeteneklerim olduğunu düşündüğünün farkındasınızdır.
If I lose my car, it's like having my legs cut off.
Kaybedersem ayaklarım kesilir.
Take my car, If I'm wrong it's yours.
Arabamı al, sen kazanırsan senin olur.
It's my car.
Araba benim değil mi?
Yeah, it's my car.
Evet, benim arabam.
Let's forget the whole thing, you stay where you are, lady, it's my car anyway, we'll get the cars unhooked, come on Frankie.
Tüm yaşananları unutalım, yerinizde kalın hanımefendi. Araba benim zaten. Arabaları birbirinden ayıracağız.
It's in my purse in the car.
Arabamdaki el çantamın içinde.
A pretty little room about half the size of my car, but the way she's got it fixed up...
Benim arabamın yarısı kadar bir odası var.
It's about my car.
Mesele arabam...
Not until you've told me where my car is and who's got it.
Arabamın nerede olduğunu ve kimin aldığını söylemeden olmaz!
It's like you married an alcoholic, isn't it? Only, instead of bottles in the chandelier, it's rabbits'feet and four-leaf clovers in my pockets, in the car... and... and you're all mine.
seninle evleneceğim için sarhoş gibiyim bu yaptıklarım yerine olumlu düşünüp, bir tavşan ayağı ve dört yapraklı bir yonca bulundurmalıyım, cebimde, arabada... ve..
- It's my car and I drive it
- Araba benim ve ben kullanırım.
It's a bit of a nuisance, but I had to put my car in for servicing.
Biraz can sıkıcı bir şey ama, arabamı tamire verdim.
It's half my car.
Araba yarı yarıya benim.
It's my car.
Bu benim arabam.
My London car's down the street at my club and if I arrive at the foreign office in a strange motor, it might cause confusion.
Londra arabam sokağın biraz aşağısında, kulübümde ayrıca Dışişleri'ne yabancı bir araçla gidersem kafaları karıştırabilirim.
Well, of course it's my car.
Tabi ki benim arabam.
It was my understanding that the Prime Minister's car
Ben sanmıştım ki Başbakan için ayrılan vagon...
It's my car.
Araba benim.
It's my own car.
Kendi arabam.
It's my new car.
Yeni arabam bozuldu.
Anyway, it's not my car.
Her neyse, benim arabam değil.
It's my car.
- Ama, o benim arabam. - Endişelenmeyin dedim!
It's my car. It went off the road.
İçinde bir mesaj var. "Bu benim arabam, yolun çıkışında..."
You run to my car. It's parked out front.
Şimdi dışarı çık ve koş.
If you'll go and check my I.D., it's in my car outside.
Eğer gidip bakarsanız, kimliğim dışarıda arabamda.
It's in my car.
Arabamın içinde.
It's not my car.
Araba benim değil ki.
I knew it the day I got my statement from Harry's Rent-A-Car.
Harry'nin Araba Kiralama Firması ile görüştüğüm andan beri biliyordum.
Your friend took it out of my car, gave it to you... to move it out of the city.
Arkadaşın malı, benim arabamdan aldı... ve şehir dışına çıkart diye sana verdi.
It's my third car stolen this year.
Bu yıl çalınan üçüncü arabam.
If my lover's wife is in one car and my husband's in the other, maybe it's the police.
Eğer sevgilinin karısı bir arabada ise ve kocan da ötekinde, belki bu polistir.
Take care of that car, it's my pride and joy.
O arabaya iyi bak. O benim gururum ve neşem.
It's my car, god damn it!
Bu benim arabam, lanet olsun!
So it's about an hour later, and I was on my way home from the laundromat. I passed by... and I see Tony sound asleep in the car.
Yaklaşık bir saat sonra, çamaşırhaneden eve dönüyordum ve parkın oradan geçerken Tony'yi arabada uyurken gördüm.
It's out in the trunk of my car.
- Arabamın bagajında.
He's the best. It's not even my car.
- Araba da benim değildi.
I'll run you back in my car. That's it.
Sizi arabamla bırakırım.
My god, it's a red car.
Olamaz, bu araba kırmızı.
It's gonna take a lot more than stealing my car to get her to spread her legs.
Onun bacaklarını açabilmen için arabamı çalmaktan daha fazlasını yapman gerekecek.
- Take my car and park it outside the front of Paul Kersey's house.
- Arabamı al... i... ve Paul Kersey'in evinin önüne parket.
Just borrow your mom's car, drive to my house, get my wallet and bring it here.
Annenin arabasını ödünç al, evime git, cüzdanımı al ve buraya getir.
I'm not gonna hit my car. It's beautiful. Hmm.
Arabama vurmayacağım Devon, çok güzel.
Devon, it's my car. I have the registration.
Devon, bu benim arabam.
It ´ s just that my car runs on diesel.
Sorun da bu. Arabam dizel.
it's my career 16
it's my birthday today 36
it's my pleasure 234
it's my birthday 237
it's my fault 1190
it's my day off 56
it's my sister 92
it's my turn 253
it's my life 160
it's my brother 85
it's my birthday today 36
it's my pleasure 234
it's my birthday 237
it's my fault 1190
it's my day off 56
it's my sister 92
it's my turn 253
it's my life 160
it's my brother 85
it's my mother 112
it's my job 398
it's my dad 141
it's my boyfriend 25
it's my choice 57
it's my duty 52
it's my husband 56
it's my name 47
it's my 133
it's my wife 81
it's my job 398
it's my dad 141
it's my boyfriend 25
it's my choice 57
it's my duty 52
it's my husband 56
it's my name 47
it's my 133
it's my wife 81