English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It's my pleasure

It's my pleasure tradutor Turco

739 parallel translation
And now... It is my great pleasure to confer our academic degree with honor... on the most distinguished student of this class.
Ve şimdi de, sınıfımızın en seçkin öğrencisini, üniversitemizin şerefli ödülüyle onurlandırmak benim için büyük bir zevk olacak.
It's been a pleasure, but if you'll excuse me, I'll go on with my packing.
Tanıştığıma sevindim ama izninizle, gidip eşyaları almam lazım.
- It's a pleasure, my boy.
- Benim için bir zevk delikanlı.
It's Riccardo. - My pleasure.
Bu Arcangeli.
It's always my pleasure to escort Old Iron Pants.
Benim için daima büyük bir zevktir, yaşlı demir leydiye yardımcı olmak.
That's my pleasure, and no one can take it from me.
Bu keyif bana ait ve bunu kimse benden alamaz.
It's my pleasure to tell these fine sailors that Catherine, Empress of all the Russias, in celebration of the Franco-Russian alliance... has come to review the troops of the Moulin Rouge.
Tüm Rusya'nın İmparatoriçesi Catherine'in bu seçkin... denizcilerinin, Fransız - Rus ittifakını kutlamak amacıyla Moulin Rouge birliklerini denetlemeye geldiklerini bildirmekten zevk duyarım.
It's my pleasure.
Memnun oldum.
Now, ladies and gentlemen, it's my pleasure to announce that the countess, in a spirit of humble penitence and mortification benevolence charity will donate the proceeds of her performance for the relief of fallen women.
Şimdi bayanlar ve baylar kontesin büyük bir alçakgönüllülük, cömertlik ve hayırseverlik yaparak gösterisinden elde edeceği geliri hayat kadınlarına bağışlayacağını büyük bir memnuniyetle bildiririm.
Ask the Emperor to dance with you. It's my pleasure.
Kontes Karoli, lütfen siz de bu dansa Majestelerini davet edin.
For once, it's my pleasure not to shut up.
Susmamaktan büyük zevk alıyorum.
It's my pleasure to crush this glass!
Bu bardağı parçalamaktan zevk alıyorum!
It's my pleasure!
Memnuniyetle!
- Oh, it's my pleasure.
- Benim için bir zevk.
It's been a pleasure discussing this with you, Colonel... but I'm afraid that I'd better be getting back to my guests.
Sizinle bu konuyu tartışmak benim için zevkti... ancak korkarım konuklarıma dönmem gerekiyor.
You're surprising me. - It's my pleasure.
- Ben taşıyabilir miyim?
And this is my little Simone. It's a pleasure.
Ve bu da Benim küçük Simone'm.
It's my pleasure, do you like it?
Lafını etmeyin. Hoşunuza gitti mi?
It's always a pleasure to hear the views of my good friend Sotero.
İyi dostum Sotero'nun fikirlerini dinlemek her zaman bir zevktir.
Huang Zhanshan, it's my pleasure to meet you
Huang Zhanshan, sizinle tanışmak büyük zevk.
It's my pleasure.
Benim için zevk.
It's my pleasure.
Benim için büyük zevk.
Well, it is my pleasure to meet all of you.
Sizlerle tanışmış olmak benim için bir zevktir.
It's my pleasure, ma'am.
Zevkle, hanımefendi.
Speaking of real singers, it's my pleasure to introduce a man with a golden voice, our beloved Carletto, who will sing his pièce de résistance.
Gerçek şarkıcılar demişken, size altın sesli şarkıcımız Carletto'yu sunmaktan memnuniyet duyuyorum. Bize'piéce de résistance'ı söyleyecek.
- It's my pleasure.
- Ne demek.
My friends and citizens of this great territory, this is the ninth consecutive year, it has been my privilege and my pleasure to inaugurate the McLintock Fourth of July celebration.
Tüm dostlar ve bu harika eyaletin vatandaşları Dokuzuncu McLintock 4 Temmuz Kutlamalarının açılışını sunmaktan onu ver şeref duyarım.
It's my pleasure.
- Teşekkür ederim.
It's my pleasure.
Ben bundan zevk alıyorum.
It's a pleasure to do my job, Mr. Johnson
İşimi yapmak bir zevktir, Bay Johnson.
- It's my pleasure, Mr Grange.
- O zevk bana ait Bay Grange.
It's my pleasure, señora.
Benim için zevktir, hanımefendi.
I'll chew the putty with pleasure indeed if the General Meeting comes to the decision that it's my duty.
Genel Kurul macun çiğneme görevini bana verirse gerçekten seve seve çiğnerim.
- Mr. Cobb, it's always my pleasure.
- Bay Cobb, daima büyük bir zevkle.
It's my pleasure to welcome the winner of the Charlotte 100, Mr. Steve Grayson.
Charlotte 100'ün şampiyonu Bay Steve Grayson'a hoşgeldiniz diyorum.
It's my pleasure to meet you
Tanıştığımıza çok sevindim!
Listen, it's my only pleasure...
- Boşver, ralli pilotu değilim nasılsa.
It's a pleasure to meet a nice guy like Pete... who thinks that my cooking is the best you can eat.
Pete gibi hoş biriyle tanışmak büyük bir zevk. Aşçılığımın çok iyi olduğunu düşünüyor.
- It's my pleasure!
- Benim için zevk!
It's my pleasure to meet them
Hoş bulduk!
What difference does it make? It's my pleasure.
Ha Clerici, ha ben, ne fark eder ki?
It's my greatest pleasure in life at the moment.
Şu an hayatımdaki en büyük zevkim yalnızlık.
Oh, it's my pleasure.
Bir şey değil.
It's my pleasure. Er...
Bu zevk bana ait.
Oh, and, Cathy, assuming nothing is wrong with Tony, it's been my pleasure to hear you so upset, my dear.
Oh, ve, Cathy, Tony'nin bir şey olmadığını varsayarak, seni böylesine tedirgin olduğunu işitmek benim için bir zevkti, tatlım.
And I must say, it's been a real pleasure... because I've never seen so many beautiful flowers in my life.
Ve itiraf etmeliyim, benim için bir zevk oldu... çünkü hayatımda bu kadar çok güzel çiçek görmemiştim.
It's my pleasure.
Benim için zevktir.
It's my pleasure.
Zevk duydum.
You gave one of the finest recitations it's been my pleasure to hear.
Simdiye dek duydugum en iyi denemeyi yazdin.
It's my pleasure.
Hayır, bunlar benden.
- It's my pleasure, Captain.
- O onur bana ait, Kaptan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]