It's not bad at all tradutor Turco
63 parallel translation
Not bad at all, but it's a long way from my real interest, research.
Degil, ama gerçek ilgi alanïmïn çok dïsï, arastïrmanïn.
It's not bad at all
Hiç fena değil.
It's not bad at all.
Hiç fena değil.
You should, it's not bad at all.
İç, fena sayılmaz.
Not only bad, it's no good at all.
Yalnızca kötü değil, Hiç mi hiç iyi değil.
It's not bad at all.
Kesinlikle kötü değil.
It's not bad at all, really.
Hiç de kötü değil, aslında.
You know, it's not bad at all.
Aslında hiç fena değil.
It's not a bad shape at all
Hiç de kötü bir durum değil.
They are too much, but, it's not bad at all.
Belki çok fazlalar, ama bu da kötü bir şey değil.
- It's not bad at all.
- Hiç fena değil.
It's not bad at all.
Hiç fena değil aslında.
It's not bad at all.
Hiç de fena değil.
For a big truck, it's not bad at all.
Büyük bir kamyona göre fena değil.
You know, it's not bad, not bad at all.
Bilirsin, kötü değil, o kadar kötü değil.
No, it's not a bad time at all.
Hayır, kötü bir zaman değil.
It's not bad living here, not bad at all.
Burada yaşamak fena değil, hiçte fena değil.
It's not bad at all.
Hiç de kötü değil.
It's not bad at all.
Hiç fena sayılmaz.
Oh, no, it's not a bad crime area, not at all.
Oh, hayır, burası bir suç mahal'i değil, hiç değil.
It's not bad. Not bad at all.
Kitabın hiç fena değil.
It's not that bad at all.
Bu hiç de o kadar kötü bir şey değil!
But it's not bad at all, is it?
Ama kötü değil, değil mi?
Actually, it's not bad at all.
- Evet. Hatta bu hiç fena değilmiş.
It's not bad at all.
Hiç fena değil hem de.
It's not bad at all.
Hiç de fena sayılmaz.
In my opinion, Ms. Deputy Mayor, the only responsible thing to do is to call a press conference and reassure the city that in all likeli hood, these were two tragic, separate and random acts of violence committed by two completely different individuals... that the police department is doing everything it can to find the guilty parties, but that we are not looking at a murder spree being perpetrated by some psychotic Bad Samaritan.
En makulü, bir basın toplantısı düzenleyip bu iki trajik olayın iki farklı cani tarafından gerçekleştirilen şiddet gösterileri olduğunu, suçluları yakalamak için polisin elinden geleni yaptığını ama psikopat bir kötü kalpli Hızır'ın işlediği seri cinayetleri araştırmadığımızı açıklamak.
It's not really bad at all. It's pretty fun.
Hiç de kötü değil.
It's, uh, not bad at all.
Hiç fena değil.
It's not bad at all!
Hiç fena değil.
It's not bad at all.
Hatta hiç kötü değil.
Hey, at least It's not all bad - you don't have to face the lezzers from hell.
O kadar da kötü değil cehennem lezbiyenleri ile sen yüzleşmeyeceksin.
Nope, it's not bad at all.
Hayır. Hiç de kötü değil.
No, it's... it's not... no, not bad at all.
Hayır, değil yani, hiç fena değil.
No, it's not bad at all.
Hayır, hiç de fena değil.
It's not bad. - Not bad at all. If it's got an ending.
Ve hiç fena değil.. tabi bi sonu varsa
It's not bad at all.
O kadar kötü değil.
But I think he likes you, honestly, so maybe it's not a bad thing at all.
Ama bence cidden o da senden hoşlanıyor belki de bu çok kötü bir şey değildir.
I think he likes you, so maybe it's not a bad thing at all.
Parenthood önceki bölümler...
Peter, I got to admit, it's not bad at all.
Peter, itiraf etmeliyim ki hiç de fena değilmiş.
'But, you know, sometimes it cannot be a good time at all, you know,'for people who grow up in foster care. 'And, you know, things can happen to them and they can have a bad time,'and they can end up, like, you know, not in a good place, like, mentally,'and a lot of the time physically,
Ama bildiğiniz gibi, bazen yetimhanelerde büyüyen çocuklar için kolay olmuyor dolayısıyla onlara bazı şeyler olabiliyor, bu yüzden zor zamanlar geçirebiliyorlar ve sonunda zihinsel olarak iyi bir yerde olmuyorlar.
Good catchphrase. Not bad at all. It's not a catchphrase.
Ama slogan değil ki.
It's not bad at all.
Hiç kötü değil.
It's not a bad time at all, professor o'neal. It's fine.
Hiç de kötü bir zaman değil Profesör O'Neal.
Okay, it's not bad at all.
Pekâlâ, o kadar da kötü değil.
Really, it's not bad at all.
O kadar da kötü değil.
But it's not bad at all for the beginning of the revolution.
Fakat bir devrimin başlangıcı için, bilakis, hiç de kötü değil.
It's not bad at all, take a look.
Çok kötü değilmiş. İdare eder.
As long as you can laugh at other people's misery, it's not all bad.
Diğer insanların zavallılığına gülebiliyorsan, durumun kötü değildir.
- No, it's not bad at all.
- Hayır hem de hiç kötü değil.
It's not bad at all.
- O kadar kötü değil.