It's not that far tradutor Turco
277 parallel translation
But surely it's not so far to Pike's Hole that you can't go over there and find out.
Ama herhalde Pike's Hole, gidip kontrol edemeyeceğiniz kadar uzakta değil.
Not that I found my aunt's company particularly congenial, far from it.
Teyzemle birlikte olmaktan hoşlandığımdan değil, hem hiç de değil.
As you know, when you're far away from something and can't get to it, that's not as bad as when you're close and can't get to it.
Bildiğin gibi, bir şeye uzak olmak ve ona ulaşamamak, ona yakın olup ulaşamamak kadar kötü değil.
That star is so far away..... that by the time the light from it reaches us here on Earth,..... it might not even be up there any more.
Şu yıldız o kadar uzak ki ve öyle bir zamanla ışığı bize, yani dünyaya ulaşıyor ki belki de artık orada değildir.
Yes... that would explain the explosion, and also the man. It's not far, come on I'll show you.
Bu patlamayı açıklıyor, Ayrıca adam fazla uzakta değil, gelin gösteriyim size.
It's not all that far.
Hepsi değil.
It's just that I... I gotta go where I've not been. And where I can say, " This far I've come.
Ben sadece... daha önce görmediğim, ve " bunca yol geldim,
As far as I'm concerned, that's it. Apparently not.
Bence sorunun çözümü buydu, ama belli ki iş öyle değilmiş.
Over there, it's not that far.
Orda, uzakta sayılmaz!
- It's not that far back to town.
- Kasaba o kadar uzak değil. - Kasaba ne demek?
# To the Emerald City That's not too far, is it #
# Emerald'a giden ki o kadar uzakta değil #
It's not that far.
O kadar uzak değil.
It's a reasonable guess, because there's another kind of echidna which lives not far north of here in New Guinea, that the group did originate in this part of the world.
Kuzeyde, buradan çok uzak olmayan Yeni Gine'de yaşayan başka bir ekidne türü olduğu için onların dünyanın bu kısmında ortaya çıktıklarını söylemek makul bir tahmindir.
It's not that far.
Cephe o kadar uzakta değil.
It's one thing not to report a burglary, but to go so far as to provide a phony necklace, that's quite another.
Bir soygunu bildirmemek ayrı bir şey, daha ileri gidip, sahte kolye temin etmek, apayrı.
Well, that's not going to get us very far, is it?
Bu bizi pek uzun süre idare etmez, değil mi?
It's not that far, is it?
O kadar uzak değil değil mi?
It's not far from that now!
Gerçi şu anki durum çok farklı sayılmaz!
It's not my fault that it went this far.
Bu kadar ileri gitmesi benim suçum değil.
- It's not that far to go.
Fazla bir şey kalmadı.
- "Into town!" Hell, it's not that far.
- "Kasabaya kadar!" Yapma, o kadar uzakta değil.
It sounds kinda far, but it's not all that far away, is it?
Çok varmış gibi görünse de zaman hemen geçer.
As far as I was concerned, that's what it was all about... not only going to the moon, but going down to the surface and walking.
En başından beri ilgili olduğum şey sadece Ay'a gitmek değil, inip yüzeyinde yürümekti.
It's not going to go that far.
İş o kadar uzamayacak.
It's not that far to the ground.
Milhouse, o kadarda yüksek değil.
And far from there not being enough time for the evolution of the eye, the evolution of the eye is so quick and easy that it must have happened many, many times over.
Ve gözün evrimi için yeterli zaman olmaması sözkonusu olmadığı gibi, gözün evrimi o kadar hızlı ve kolaydır ki, defalarca tekrarlanmış olmalıdır.
- Come on, it's not that far.
- Haydi ama, o kadar uzak değil.
It`s not that far. Here. lean on me.
O kadar uzun değil Haydi, bana yaslan.
It's not that far away but it's another galaxy.
Yeteri kadar uzak olmayabilir. Ama burası başka bir galaksi.
It ´ s really not that far. lt ´ s- - lt ´ s fine.
Aslında o kadar da uzak değil. Yoo- - sorun değil.
Okay, but it ´ s, it ´ s really not that far.
Tamam, ama gerçekten çok uzak değil.
It's not that far.
Fazla uzak değil.
I mean, I'm not saying I was blameless myself, far from it, but there comes a time when you have to turn your back on that nonsense and just say no.
Suçsuzum demiyorum, asla, ama gün gelir ki bu pisliğe sırtınızı çevirip hayır demeniz gerekir.
- It's not that far.
Ama buradan iyidir.
But even after the egg is fertilized it's still six or seven days before it reaches the uterus and pregnancy begins and not every egg makes it that far.
Fakat yumurta döllense bile rahime ulaşması altı ila yedi gün sürer ve ardından hamilelik başlar. Ama birçok yumurta buraya kadar gelemez.
- It's not that far-fetched.
- İmkansız değil.
And that's not too far from here, Kostya, is it?
Orası buraya çok yakın, değil mi?
- It's not that far.
- O kadar uzak değil.
And that's not far, is it?
ama bu da çok uzak sayılmaz değil mi?
- That's as far as I can go not having seen it.
- Yine de izleyene kadar bir şey diyemem.
That's not too far, is it?
Çok uzak değil, değil mi?
- It's not that far.
- Yüksek falan değil.
It's not that far.
O kadar da yüksek değil.
It's not going that well, so far.
Şimdiye kadar pekiyi gitmiyor.
Well, it's not that far-fetched.
- Olmayacak şey değil.
- It's not that far, Hoshi.
- Çok da uzak değil, Hoshi.
On the other hand, there's a kind of | elegance to these things, and given the history of how theoretical physics | has evolved thus far, it is totally conceivable that some, if not all, of these ideas will | turn out to be correct.
düşünüldüğünde, buna benzer bazı fikirlerin zaman içinde doğrulanabildiği de bir gerçektir. STEVEN WEINBERG : Sanırım, bundan yüz yıl kadar sonra, string teorisi üzerinde en parlak fizik teorisyenlerinin çalıştığı şu içinde bulunduğumuz dönem, doğanın tüm olaylarını kapsayacak birleştirilmiş bir teorinin geliştirilebilmesi için teorisyenlerin canla başla çalıştığı ve başardığı fiziğin kahramanlık çağı olarak anılacaktır.
People often criticize string theory for saying that it's very far removed from any direct experimental test, and it's... surely it's not really, um, um, a branch of physics, for that reason.
İnsanlar sıklıkla bu teorinin herhangi bir doğrudan deneyle test edilebilmekten çok uzak olduğunu söylüyorlar ve - ben buna katılmıyorum ama - bu yüzden fiziğin bir dalı olamayacağını iddia ediyorlar.
It's not that far, about half an hour at worst.
Çok fazla kalmadı, en kötü ihtimalle yarım saat. Yarım saat mi?
Come on, it's not that far.
- O kadar uzak değil
It's not that far from here.
Buraya uzak değil.
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing new 26
it's nothing fancy 21
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's not that bad 484
it's nothing personal 210
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386
it's nothing fancy 21
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's not that bad 484
it's nothing personal 210
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386