It's not that funny tradutor Turco
244 parallel translation
You know, it's going to seem funny. I don't care whether it's a boy or a girl. Not that much.
Biraz komik olacak ama kız ya da erkek olması hiç önemli değil.
It's not that funny.
Çok da komik bir şey değil.
No, it's not as funny as all that.
Hiç de komik değil.
The gulf of misunderstanding between you and me. - It's not that funny. - Oh, yes, it is.
Samimi olman umurumda bile değil Walter çünkü son 15 yılımın nasıl geçtiğini sen de biliyorsun.
Not exactly funny, it's just that you're so different from your son.
Komik değil de, konu şu ki, oğlunuzdan çok farklısınız.
I didn't like that town, but it'll seem funny not having it there.
Kasabayı sevmezdim ama burada olmayışı çok tuhaf geliyor.
True. It's not as funny as all that. There's an open season all year round for some creatures, seducers and wife stealers, for example.
Bazı yaratıklar için yıl boyunca av sezonudur baştan çıkarıcılar ve evli kadın çalıcılar mesela.
That's not funny. Put it away.
Bu hiçte komik değil, kaldır şunu.
It's a light, funny book, not the kind of thing that a man would be reading just before shooting himself.
O hafif, komik bir kitap, bir insanın kendisini vurmadan önce okuyacağı türden bir kitap değil.
That's enough. It's not funny.
Bu kadar yeter, bu hiç komik değil.
- It's not that funny.
O kadar da komik değil.
- So do I. That's why it's not funny.
Ben de öyle. O yüzden komik değil.
It may be funny, but it's not that funny when it happens to you.
Belki çok eğlenceli ama sen yaptığında hiç de eğlenceli olmuyor aslında.
It's not that funny.
O kadar da komik değil.
It was funny, but that's not a good one to tell you, I'm sorry about that.
Eğlenceliydi, ama sana anlatılacak kadar iyi değil bunun için üzgünüm.
Don't talk like that. It's not funny.
Böyle konuşma lütfen.
We laughed when you did it with the stuffing, but that's not funny.
İçini doldurduğunda gülmüştük ama bu hiç komik değil.
It's not that funny.
Bu o kadar komik değil.
I hope you realize now that violence on TV may be funny but it's not so funny when that violence is happening to you.
Umarım, şiddetin televizyonda komik olabileceğini ama sizin başınıza geldiğinde o kadar da komik olmadığını anlamışsınızdı.
- We all thought it was funny. - That's not funny.
- Hepimiz komik olduğunu düşünmüştük.
- It's not that funny.
- O kadar komik değil.
It's not that funny.
Gidelim.
It's just not that funny.
O kadar komik değil.
We're all pretty much agreed that it's a very funny idea, someone not knowing who he is.
İnsanın kendini tanımamasının komik olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz.
It " s not that funny.
O kadar komik değil.
That's funny. It's not on my screen
Bu çok komik, Ekranımda görünmüyor.
Actually, it's not that funny because the poor guy has only one testicle left. - No shit.
Aslında bu komik değil çünlü zavallı adamın solda tek bir testisi var.
- It's really not that funny.
Bu o kadar da komik değil.
It's funny how you knew that I was talking about Prue and not Piper.
Piper'dan değil de Prue'dan bahsettiğimi anlaman ne kadar garip.
It's just that telling a girl that I'm dying so that she'll go out with me, that's just not funny.
Bir kıza benim öldüğümü söylemen onunda bu yüzden benimle çıkması, hiç komik değil.
Except it's not that funny since Betsy and her husband are getting divorced.
Betsy kocasıyla boşandığından beri kulağa eğlenceli gelmiyor.
Bill, it's really not that funny
- Pete, bir kez daha anlatsana.
- It's not that funny.
- Hiç komik değil.
That's funny.... but it's not a gag, Bob.
Çok komik. Bu çok komik, Ama bu bir oyun değil, Bob.
Well, it's really not that funny.
O kadar komik değil.
Ling, that's not even funny. It disgusts you?
- Seni iğrendirdi.
Damn it, Cartman, that's not funny!
— Kahretsin Cartman, hiç komik değil!
Bite-sized one went too. You know, it's funny her not calling you about that.
Seni arayıp bunu söylememesi çok ilginç.
On second thought, it's not that funny.
- Tekrar düşündüm de, o kadar da komik değilmiş.
Actually, it's not that funny.
Aslında hiç de komik değil.
Yes, well, when you explain it like that, uh... it's not funny at all.
Evet, pekala, sen bunu açıkladığın zaman uh... hiç komik değildi.
It's not that funny.
Komik değildi.
Okay, okay, you've made your point. It's really not that funny.
Tamam, tamam, ne demek istediğini ifade ettin.Komik değil.
"It was like I was making wine." That's not funny.
"Sanki şarap yapmak için üzüm eziyorum." Bu komik değil.
It was not a funny movement! That's what I wanted to do and I did it!
Bu yaptığım hoş değildi, sadece yapmak istiyordum ve yaptım.
It's not funny like that.
Bu hiç komik değil.
-... and that's funny! - No, it's not.
- Hayır, değil.
It's not funny to see you... putting on that act.
Seni böyle davranırken görmek pek eğlenceli değil.
Funny. There's not a doubt in Hawke's mind it's you that's trying to kill him.
Komik olan Hawke'nin onu öldürmeye çalışanın sen olduğunu düşünmesi.
- It's not that funny.
- Bu komik değil. - Hayır.
I mean, not that it's without its problem, you know, but they're usually funny problems... like... oh!
Tabii sorun çıkmıyor değil. Genelde komik sorunlar çıkıyor. Mesela..
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing fancy 21
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386