English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It's not that weird

It's not that weird tradutor Turco

158 parallel translation
The Court instructs the jury... that when deliberating its verdict... not to be influenced by any personal hostility... it may feel... toward the defandants'long hair... weird clothes... wild manners... political convictions, or inflamed speeches.
Mahkeme, jürinin karar üzerinde tartışırken sanıkların uzun saçlarına tuhaf giysilerine kötü tavırlarına, siyasi kanaatlerine ya da şiddet dolu konuşmalarına karşı hissedebileceği herhangi bir kişisel düşmanlıktan etkilenmemesini bildiriyor.
It's not so weird if they wanted to separate me from that car.
Beni arabadan ayırmak istemesi bana hiç tuhaf gelmiyor.
Ahem. Not that I'm drawing any parallels here... but don't you think it's kind of coincidence... you know, it's kind of weird... that you're doing this, and in "Hot Shots"...
Burada ukalalık yaptığımdan değil ama..... sence burada bu işi yapıyor olman biraz rastlantı..... veya biraz garipmiş gibi gelmiyor mu?
That sounds weird not followed by, "No, it's late."
Cevabı "Hayır, geç oldu." olmayınca çok tuhaf oluyor.
- It doesn't sound weird. I'm not saying that it's the top priority, but I think it's a pretty good goal.
Çok önemli demiyorum ama iyi bir hedef.
It's very weird not feeling that stupid panic thing inside me.
Böyle hissetmemek çok garip. İçimde hep o aptalca panik duygusu oldu.
- That's not weird, it's crap.
- Hayır, boktan!
With me, it's the only time that you're not the strangest person, so get weird on me.
... neden anlatıyorum? Unutma benimleyken ortamdaki en tuhaf insan sen olmuyorsun.
It's not that weird, is it?
O kadar da tuhaf sayılmaz, değil mi?
Don't you think it's a little weird that you're not even interested in dating?
Peki ya sence biriyle çıkmak istememen biraz garip değil mi?
It's not weird that he would give me these shoes?
Onun ayakkabıyı bana vermesi tuhaf değil mi?
this if it's weird who would fill this with hundreds bow tie ties that are not...
Bu çok saçma. Neden birisi bunu birbirine asılı papyonlarla doldurmuş ki?
That's not even numbers, it's weird.
Rakam değiIIer, çok garip.
I just think it's weird that someone would offer you tickets and then not let you decide who you wanted to bring.
sadece birinin bilet vermesini ama kimi getireceğine karar vermene izin vermemesini garip buluyorum.
THAT'S ALL IT WAS MEANT TO BE AND... NOW YOU'VE TOTALLY GOTTEN WEIRD, WHICH WE AGREED WOULD NOT HAPPEN.
Hepsi buydu.... ama şimdi tamamen tuhaflaştın, böyle olmayacağına anlaştığımız halde.
- No, Ricky, it's because you've been with Lucy for eight years, you have a child together, you're not married, people think that's weird.
Olan biten bu. Hayır, Ricky, çünkü sekiz yıldır Lucy'yle birliktesin... birlikte bir çocuğunuz var, evli değilsiniz.
Is it weird that she's not a redhead anymore?
Her yerde sizi arıyordum.
It's not that weird.
Bu bana tuhaf geliyor.
Which is weird because it's not like there's anything all that spectacular going on in my life right now. lt's just that....
Çok tuhaf çünkü hayatımda hiçbir şeyin çok harika gittiğini söyleyemem. Bilmem.
Well, we thought about it for a long time and... with all these weird accusations starting to surface, we decided that it was best to help everyone not be afraid.
Şey, bunu uzunca bir süredir düşünüyorduk ve... yüzeye çıkmaya başlayan tüm bu saçma suçlamalar karşısında, En iyisinin herkesi korkutmamak olduğuna karar verdik.
Isn't that weird? "And I say," No. It's not, because it works for us. "
Bu tuhaf değil mi? "Ben de," Değil çünkü, yürütebiliyoruz. " diyorum.
- Is it weird that it's not with each other?
- Birbirimizle olmaması tuhaf değil mi?
It's not the only thing that's weird around here.
Buradaki tek gariplik bu değil.
What's weird is that it did not hit until I picked out her burial dress.
Tuhaf olan şu ki, elbisesini seçene kadar anlayamamıştım.
It's really not that weird Ong...
Aslında o kadar acayip değil Ong...
Oh, no, it's not that weird hospitality chick, is it?
Oh, hayır, şu garip konuksever piliç değil, değil mi?
That ring, believe it or not, it's got this kind of, Iike, weird power.
O yüzüğün inan ya da inanma acayip bir kuvveti var.
Erm,, I had this vision, I suppose you'd call it, Weird, Fucking trippy, I'd not taken anything, if that's what you think,
Şey... Birtakım imgelemler gördüm, sanırım bunları saçma ve tuhaf bulursun. Eğer düşündüğün buysa, uyuşturucu falan almadım.
That's not cool, it's weird.
- Hem çok tuhaf bir şey.
It's just so weird not being able to talk to you about something that consumes so much of my day.
Günümün böyle büyük bir kısmını kaplayan bir şey hakkında seninle konuşamamak çok garip.
I think it's really weird that you'd say that to me, Forehead, especially since I was just about to sign your transcript, but
Bence bana bunu söylemen çok garip, Forehead, Özellikle de not kağıdını imzalamak üzereyken, ama
Maybe it's a little weird that they're not here.
Grubun burada olmaması belki biraz garip olabilir.
Well, I'm not going to say that it isn't weird, but... as long as she makes you happy, I guess that's all that matters.
Garip olmadığını söyleyemem, ama... seni mutlu ettiği sürece, sanırım bütün mesele bu.
It's not weird you know that at all.
Bunu biliyor olman hiç de garip değil.
Hey, do you think it's going to be weird that I'm not wearing a sweatshirt?
Hey, benim sweatshirt giymemem garip olmaz değil mi?
- I hope it's not weird that I am.
Umarım benim hissettiğim kadar garip değildir.
the tails are like... exactly like... we look like mermaids i've told you before, you're not funny mermaids don't exist, that's just too weird oh no, it's Lewis, i forgot he's helping me with biology today
Kuyruklar sanki şey gibi... Tam olarak sanki... Deniz kızları gibi olduk.
That's weird because when I'm about to murder someone, I'm careful not to talk to myself about it while I'm in the street.
Bu garip çünkü birini öldürmek üzereysem, kendi kendime bunu sokakta söylememeye dikkat ederim.
I can imagine it's anybody I wanted, not probably that weird guy in my english class who blew on my neck that one time.
Böylece düşlediğim herkes olabilirdi bir keresinde boynuma sarılan şu ingilizce sınıfımdaki çocuk dışında tabi ki.
It's weird that chairs even exist when you're not sitting on them.
Üstlerine oturmadıkça iskemlelerin var olması çok garip.
- He's not buying it. - That's weird.
- Oltaya gelmedi.
White wigs and weird hats. It's not their fault that's what grandmas dress likethesedays.
O günlerde, büyükanne gibi giyinilmesi onların suçu değil.
Because it's not just cute guys that buy these magazines, it's teenage boys with weird rashes and old guys that live at the Y.
Bu dergileri sadece yakışıklı erkekler almıyor. Acayip sivilceli ergenler, kafayı bozmuş yaşlılar...
It's just that you developed some sort of weird, unhealthy, psychotic, competitive relationship with them. - I did not.
Sadece sen onlarla bir çeşit garip, sağlıksız... deli ve rekabetçi bir ilişki geliştirdin.
I am telling you, there is something weird about Renee, and it is not just that she's been getting in the way of my work.
Renee'de bir gariplik var, inan bana. İşime engel olmasının dışında bir şeyler var.
Weird... it's not that cold!
Garip... O kadar soğuk değil!
Now that she's not your girlfriend anymore, I guess it's probably weird -
Sorun değil. O artık senin kız arkadaşın değil, bence garip iş.
I would like to be like, and it's weird that they're not there anymore.
Ve ne garip ki, artık yoklar.
But I thought you said it's not weird that he's hittin'your receptionist.
Onun sekreterini götürmesine aldırmayacağını sanırdım.
Really, that's not a good idea because he does not know me and I don't know him. It would be very weird.
Bu pek iyi bir fikir değil çünkü o beni tanımıyor, ben de onu tanımıyorum.
Not that it's weird, but it makes me feel that way, you know, seeing myself... like this.
Yani garip derken, kendimi öyle hissettirdi bilirsin, kendini bu şekilde, görmek...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]