It's the opposite tradutor Turco
623 parallel translation
It's in the opposite direction.
Ters istikamet.
It's in a different direction It's in the opposite direction.
Bu farklı bir yön. Tam ters bir yön.
With you, it's the opposite.
Sende ise, tam tersi.
It's really almost the opposite.
Aslında söylediğinin tam tersi.
Come up to the city room on the second floor, it's right opposite the elevator.
İkinci kattaki şehir bürosuna gelin. Asansörün tam karşısında.
I guess it's the opposite of being a savage.
Yabani olmanin tersi gibi bir ºey.
"It's an island in the Indian Ocean off the coast of Africa... " right opposite Mozambique. "
"Afrikanın sahili açığında, Hint Okyanusunda bir adadır" Mozambik'in de tam karşısında. "
But I think it's the opposite, Thérèse.
Ama ben aksini düşünüyorum Thérèse.
- Yes, it's opposite the sun.
- Evet, güneşin tersi.
Of course she's beginning to grow up and it's only natural and healthy that she should take an interest in those fascinating creatures known as : "the opposite sex."
Tabii ki büyümeye başladı. Bu da çok doğal ve sağlıklı bir şey. "Karşı cins" denen o harika yaratıklara... ilgi duymaya başlamalı artık.
And as for the bad air, it's quite the opposite.
Kötü havaya gelince, tam tersine.
It's the opposite :
Tam tersi.
It's the opposite for me.
Oysa ben tam tersini düşünüyorum.
Now it's just the opposite. Look!
Şimdi ise tam zıttı, baksana :
It's the same with you, only just the opposite.
Aynadaki, senin aksin senden tek farkı karşında duruyor olması.
If someone above in one corner whispered a few words towards the wall, another in the opposite corner heard it quite clearly.
Birisi bir köşeden duvara doğru birkaç kelime fısıldığında başka biri, karşı köşeden bunu oldukça net olarak duyuyordu.
It's just the opposite, Hermione, just the contrary.
Bu konuda sana katılmıyorum Hermione.
With you it's the opposite.
Sendeyse, tam tersi.
Usually, in films it's the opposite.
Filmlerde genelde bunun tersi olur.
Now, with you, Mr Kingston, it's just the opposite.
Ama siz, Bay Kingston, tam tersisiniz.
That's exactly the opposite of what it's supposed to be.
Bu kesinlikle olması gerekenin tam tersi.
It's opposite the mirror.
Aynanın karşısında.
Actually, it's just the opposite of that.
Aslında, tam tersi.
It's the opposite.
Tam tersi.
I think it's just the opposite.
Bence tam tersi.
Because with me it's the opposite.
Çünkü benimle tam tersidir.
It's the opposite of you.
Senin tam tersin.
No, it's the opposite
tam tersine düşmanım!
God, you're so the opposite. You write that fabulous television show. It's so funny and his view is so Scandinavian.
Bir yandan o olağanüstü, eğlenceli televizyon şovunu yazıyorsunuz..... öte yandan da İskandinav bir görüşe sahipsiniz.
It's quite the opposite direction.
Sanki akıntıya karşı gitmek gibidir.
Quite the opposite. He often makes mock of old families. It's quite simple.
Hayır tam tersi.
With respect, how do you know it says the opposite if it's totally unintelligible?
Affınıza sığınarak Bakanım, madem anlaşılmaz bir rapordu sizin söylediklerinizin tersini söylediğini nasıl anladınız?
In a way, it's the opposite of chaos.
"Kaos" un tam zit anlamlisidir.
Today, it's just the opposite.
bugün ise tam tersine.
For me it's just the opposite.
Benim için tam tersi.
I'm always mixed up when it comes to the opposite sex.
Biliyorsun, konu karşı cins olunca benim kafam her zaman birazcık karışır.
It's not a lie, but something made up, which is never exactly the truth, nor is it the opposite, but which, in any case, is separated from the real world by profoundly calculated approximations
Hayal değil ama biraz uydurmaca da var, Ki kesin gerçeklik demek değil, Ya da tersi de değil,
Today it's the opposite.
Bugün ise tam tersi.
It's time your madness saw the opposite of all things!
Deliliğinizin, her şeyin zıddını görmesinin zamanıdır!
No, it's the opposite.
Hayır, tam tersi...
It's just the opposite.
Kesinlikle.
And I tricked the computer into thinking it's going in the opposite direction.
Bilgisayarın ters yönde gittiğimizi düşünmesini sağladım.
There's an alley between the two, take that and there is the square, where the station is, and it's opposite that.
İkisinin arasında dar bir yol olacak. Oradan gidince meydana çıkarsın. Metro durağı da orada, işte kafe de oranın karşısında.
Really. It's just the opposite.
Ciddi misin sen?
It's just the opposite for some others. We believe that we control events.
Biz bu olayları kontrol edebileceğimize inanıyoruz.
No. It's the opposite of ego.
Hayır, egonun tam zıddı.
It was the right decision but it's having the opposite effect.
Doğru seçim, ters etkiye yol açıyor.
It's the same with you, only just the opposite.
Aynadaki, senin aksin, senden tek farkı karşında duruyor olması.
Now it's the opposite.
Bu defa tam tersi, tamam mı?
Besides, it's in the opposite direction.
Ayrıca ters yönde.
I think it's the opposite.
Ben tam tersini düşünüyorum.
it's the thought that counts 64
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the same thing 191
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the end 70
it's the same 180
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the same thing 191
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the end 70
it's the same 180