English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It's time to move on

It's time to move on tradutor Turco

369 parallel translation
It's time to just face it and move on.
Gerçeklerle yüzleşme ve harekete geçme zamanı.
But now it's time to move on.
Artık önüme bakmanın zamanı geldi.
Yes, well, it's time to move on.
Evet, devam etme zamanı geldi.
Wake up, baby. It's time to move on.
- Uyan, bebeğim.
It's time to move on.
Yola koyulmanın zamanı geldi.
It's time to say goodbye and move on.
Vedalaşıp gitme vakti.
I've done all I can do in this world... and it's time to move on.
Bu dünyada yapabileceğim her şeyi yaptım. Göçme zamanı geldi artık.
Maybe it's time to move on again.
Belki de değiştirmenin zamanı geldi.
Ronnie's gone, and it's time for me to move on with my life.
Hayatima devam etmeliyim artik.
Now it's time to move on.
Artık devam etme zamanı.
Well, it's time to move on.
Devam etme vakti geldi.
Poppa would be the first to say it's time to move on.
Baba devam etmenin zamanının geldiğini söyleyecek ilk kişi olurdu.
Every time you move along the seat on the bus to avoid contact every time you avoid poking your fingers into a patient ´ s illness it ´ s fear of the fellowship.
Otobüste birine temas etmemek için koltuk değiştirmek veya hastaya dokunmamaya çalışmak dostluk korkusudur.
It's time to move on.
Değişiklik zamanı.
- l miss you too, Kelly but I think it's time for both of us to move on.
- Bende seni, Kelly ama artık ikimiz için de bunları aşma vakti.
And I appreciate it but it's time for me to move on -
Ben de buna minnettarım ama şimdi gitme zamanı.
It's time to move on, it's time to get a new dream.
Şu an önüne bakma zamanı, Yeni bir hayal edinme zamanı.
I think it's time for us to move on.
Sanırım taşınma vakti geldi.
And it's just time to move on.
ve şimdi devam etme zamanı.
It's time for you to move on.
- Senin için yoluna devam etme zamanı.
'lt's time to move on and he knows it.'
'Harekete geçme zamani ve o bunu biliyor.'
It's time to move on.
Saçını da kestir.
Well, my Uncle Les says when the money's gone, it's time to move on, so enjoy it, you secret handshaking assholes.
Amcam Les der ki ; "masada kaybettiğin zaman masadan kalkmasını bileceksin." İyi şanslar, sizi gizli anlaşmalar yapan sersemler.
Colonel, it's time to move on.
Albay, devam etmenin zamanı geldi.
It's time to move on again.
Devam etme zamanı.
- It's time to move on, man.
- Artık sonuca gitmelisin, dostum.
I agree with Rubin. It's time to move on. - Move on?
Rubin için devam etmenin vakti geldi.
Which means it's time for me to move on and so ends another instalment in my melodrama.
Bu da demektir ki, devam etmenin zamanı geldi. Ve böylece melodramımdaki bir bölüm bitiyor.
It's time to move on.
Artık yoluna devam etmenin vakti geldi.
But... it's time to move on.
- Ama yola devam etmenin vakti geldi.
- Time will tell at this point... and if it's time to move on, it's time to move on.
Hayatımı yalnız sürdürmenin zamanı geldiyse, öyle yaparım.
- Yeah, and it's time to move on.
- Evet ve şimdi ilerleme zamanı.
It's time for everyone to accept that reality and move on with their lives starting with us talking about this play without referencing him.
Herkesin bu gerçekle yüzleşip hayatlarına devam etmelerinin vakti geldi. Başlangıç olarak da sen ve ben bu oyunu tartışırken Pacey'yi ima etmeyeceğiz.
But maybe it's time to move on.
Çok komik. Ama belki de bunu aşmanın vakti gelmiştir.
It's time to move on.
İlerleme zamanı.
It's time to move on.
Şu an sona yaklaşma vakti.
It's been months. lt's time to move on.
Aradan aylar geçti. Hayatına devam et.
Look, Rick, I feel for you,'cause I've been through it... but it's time to move on.
Bak Rick, senin için üzülüyorum çünkü ben bunu atlattım fakat şimdi değişim zamanı.
You gotta know when it's time to move on.
Gitme zamanı ne zaman bilmelisiniz.
But I guess it's time to move on.
Ama galiba artık bunları geride bırakma vakti geldi. - Evet.
It's time for me to move on, move up, move out.
Devam etme, tırmanma, çıkma zamanım geldi.
But I think it's time for me to move on.
Ama artık ilerleme vaktim geldi.
- It's time for you to move on.
- İleriye gitmenin zamanı.
It's time for you to move on.
Şimdi ilerleme zamanı.
Help us to convince him it's time to let go and move on.
Yoluna devam etmesi için onu ikna etmemize yardım et.
- It's time to move on, man.
- Hareket zamanı beyler.
It's time for you to move on.
- Evet, şimdi gitme zamanı.
LOOK, IT'S TIME TO MOVE ON.
Hareket zamanı. Yeni kız.
It's time for you to clean up your mess and move on.
Bu karmaşayı halledip, hayatına devam etme vakti geldi.
I got the big love here, and I'm grateful, but it's time to move on.
Beni sevdiğinizi biliyorum ve konukseverliğinize minnettarım. Ama artık gitme vakti geldi.
It's just that there comes a time in life when you say, "That was then, and this is now", and... move on to bigger and... oh-so-better things.
Hayatta "Dün dündü, bugün bugün" dediğin zamanlar vardır, ve büyümek için ilerlemelisin...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]