English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It's urgent

It's urgent tradutor Turco

1,545 parallel translation
He says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor. - Ne istiyor?
It's urgent.
Acil.
- It's for my job. It's urgent!
- Hayır olmaz, işim çok önemli.
Sir, there is a lady that says it's urgent she speak to you.
Efendim, sizinle acil olarak konuşmak isteyen bir bayan var.
It's urgent Please let me see her
Acil bir durum. İzin verin göreyim.
It's super urgent.
Çok acil.
It's very urgent.
Çok acil.
It's very urgent, pal.
Çok acil, dostum.
I said no! It's urgent. He's been in transit for an hour.
Bu hasta 1 saatten fazla müdahalesiz kaldı.
You said it's urgent, why didn't you show up?
Acil olduğunu söylemiştin, neden gelmedin?
It's your wife and it's urgent...
- Arayan eşiniz, acilmiş...
It's your wife and it's urgent...
- Eşiniz arıyor, acilmiş...
But you told me it was urgent, that's why I came over.
acil olduğunu söyledin onun için geldim.
It's urgent, but I'll be back by morning.
Önemli, ama sabaha dönerim.
It's marked urgent and placed in her neighbor's mailbox, but it had Joanne's name and address on it.
Acil olarak işaretlenmiş ve komşusunun posta kutusuna bırakılmış, ama üzerinde Joanne'in adı ve adresi yazılı.
It's House. It's urgent.
House çağırıyor.
Please tell him it's urgent.
Lütfen acil olduğunu söyleyin.
- It's really kind of urgent.
- Ama çok acil.
- It's urgent.
- Bu acil.
- He says it's urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
'The health secretary made an urgent plea this morning'for everyone to avoid taking any form of paracetamol while it's being investigated.'
Sağlık Bakanı bu sabah, soruşturma devam ettiği sürece herkesin parasetamolun herhangi bir formunu almaktan kaçınmasını istedi.
- It's urgent that we act now.
- Acilen harekete geçmemiz gerek.
- He says it's urgent.
- Acele olduğunu söylüyor.
It's urgent.
Çok acil.
- It's urgent Where are you going?
- Acelem var.
It's quite urgent.
Oldukça acil.
It's getting more and more urgent that we talk.
İfadesini almak şart oldu artık.
It's just your run-of-the-mill urgent llamagram.
Bu senin hiç düşünmeden kaçacağın bir telgraf.
- Detective, there's a call for you. - Says it's urgent.
Dedektif Dekker, size telefon var, acil diyor.
Yes, it's really very urgent.
Evet, çok acil.
No, I don't think it's urgent, but he left a number.
Hayır, acil olduğunu sanmıyorum ama bir numara bıraktı.
- l'm a cop and it's urgent.
- Ben polisim ve acelem var.
We need to get help. It's really urgent!
Birbirimize yardım etmeliyiz, hem de çok acil, inan bana.
It's urgent!
Acele et!
I have a call of nature to answer. It's rather urgent.
Yanıtlamam gereken doğanın bir çağrısı var.
It's urgent.
Acil durum.
It's nothing urgent, just a reminder we expect you both for lunch tomorrow.
Neyse, önemli bir şey değil. Yarın ikinizi kahvaltıya bekliyoruz.
- It's urgent.
- Ne var? - Çok önemli...
I need to talk to him, it's rather urgent.
Acil olarak, onunla görüşmem gerekiyor.
He says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
It's urgent.
- Tito!
But it will be very soon. It's very urgent.
Ama çok yakında sonuçlanacak.
He said it's urgent.
Acil olduğunu söyledi.
- It's urgent.
- Acil durum.
I need to talk to you, it's urgent.
Ve burdasın! Bu benim günüm gibi görünüyor.
Maybe it's urgent!
Belki acildir!
I know it's late but, this is urgent!
Geç olduğunu biliyorum ama, bu acil!
- She says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
It's urgent.
Acil bir durum.
Tell him it's an urgent matter.
Acil bir mesele olduğunu söyle.
He says it's urgent.
Acil olduğunu söyledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]