It's worthless tradutor Turco
279 parallel translation
It's worthless.
Değersiz bir şey zaten.
Finally, as evidence of the chain gang's value... as a character-builder, I have but to present to you... the very case that has been presented to us here today... the case of James Allen... who entered the chain gang as a worthless tramp... and who left it to become one of a great city's... most worthy and respected citizens.
Son olarak, sizlere pranga kampları sisteminin, karakter gelişimine katkısının değerine kanıt olarak, bugün burada bizlere sunulmuş olan davanın kendisini örnek gösterebilirim Pranga kampına işe yaramaz bir serseri olarak katılan ve oradan çok büyük bir şehrin en değerli ve saygın vatandaşlarından biri olmak üzere ayrılan James Allen'ın davasını.
Funny how we cling to life even after it's worthless.
Hiçbir kıymeti olmasa bile hayata sıkıca sarılmak ne kadar tuhaf.
Well, what of it? My life's worthless, anyway.
Hayatımın değeri yok ki zaten.
It's worthless.
Değersiz bir şey.
It's worthless because it's merely the work of a few unbridled individualists.
Değersiz, çünkü bir kaç kendini bilmez bireyin işi.
Otherwise, it's worthless.
Yoksa işe yaramazdı.
It's worthless to anyone else, but it has great meaning to me.
Başkaları için bir anlam ifade etmeyebilir. Ama benim için çok değerlidir.
Well, it's worthless, I say
Buna değmez derim
It's worthless.
Değersizim zaten. Tokatla.
It's worthless...
Beş para etmez, karaktersizi...
It's a worthless picture, pure fantasy.
Beş para etmez bir tablo bu, sadece fanteziden ibaret.
I'll be worthless to you here if you don't do something. But you must realise it's dangerous to contact you with all the British buzzing about. And quickly.
Bir an önce bir şeyler yapmazsanız burada da işe yaramaz hale geleceğim.
It's worthless.
İptal edildi.
What's free is worthless. What's paid for is also worthless. It's all- -
Ya değer verilir... ya bir bedel ödenir...
Now it's time to go sleepy-bye you worthless piece of garbage.
Güzel bir uyku zamanı, seni çöp torbası.
If it were a matter of francs, instead of gold louis... lt's true that francs are worthless abroad, but if you need money in France... I don't need it in France.
Ödeme altın yerine, frankla olsaydı... Evet yurtdışında frankın değeri yok, ama parayı Fransa'da kullanacaksanız - Hayır Fransa'da değil.
It's just a piece of worthless metal, look!
Sadece değersiz bir metal parçası, bakın!
It's not worthless to me
Benim için değersiz değil.
- It's worthless.
- Beş para etmez.
It's a pity mine is worthless.
Benim başım mı değersiz?
At the stupid high price he offered for this worthless piece of desert I hope it's Custer!
Bu değersiz çöl parçası için... verdiği yüksek miktara bakılırsa... umarım adı Custer'dır!
She's a worthless strumpet and you know it.
Beş para etmez fahişenin teki olduğunu sen de biliyorsun.
It's a worthless bronze medallion.
Değersiz bir bronz madalyon.
It's worthless.
Değersiz.
Anyway, it's worthless.
Değersiz bir şey zaten.
Nevertheless, I'm afraid it's quite worthless, messieur.
Korkarım o mücevher pek değerli değil Mösyö.
In those terms, it's worthless.
bu açıdan, kötüydü.
It's worthless, you said.
Kötü, kendin söyledin.
If it's worthless, you have got to tell me because I wanna write essays like those.
Kötüyse, bana söylemen gerekiyordu çünkü onlar gibi ödev yazmak istiyorum.
Let me tell you as a friend, it's worthless.
Bir dost olarak söyleyeyim, beş para etmez.
It may be that in the sight of heaven you are more worthless and less fit to live than millions like this poor man's child.
Tanrının nazarında sen bu yoksul adamın çocuğundan ve diğer milyonlarcasından daha değersiz ve yaşamaya çok daha az uygun olabilirsin.
It's worthless garbage.
Değersiz bir çöp.
I warn you, it's pretty worthless.
Uyarırım, pek kıymetli değildir.
But it's worthless unless you want a pot like this.
Ama... Böyle bir kaba ihtiyacın olmadığı sürece burada bir değeri yok.
If people don't come to me it's because I'm worthless and...
İnsanlar bana gelmiyorsa, bu değersiz olduğum için...
It's proof that I'm not altogether worthless.
İşe yaramaz biri olmadığımın kanıtı işte.
I wouldn't say it's worthless.
Değersiz demezdim.
It has to come naturally, otherwise it's worthless.
Doğal bir şekilde olmalı başka türlü değeri yok.
- It's worthless. - The check is no good?
- Çek karşılıksız mı?
It's worthless except to wildcats.
Vahşi kediler dışında herkes için değersiz.
"From the present situation, it's worthless to participate this competition"
"Bu durumda katılmak pek mantıklı değil."
Storm. Didn't my worthless brother tell you it's no use?
Şu değersiz kardeşim söylemedi mi?
If it's known, the alliance is worthless.
Eğer biliniyorsa, anlaşma olmaktan çıkar.
It's practically worthless.
Pratikte değersiz bir şey.
Well, then it's not worthless.
O zaman değersiz değil.
- It's a runt, Harry. A worthless, little runt.
- Değersiz bir ufaklık için değmez Harry.
It's mostly worthless in the real world.
Gerçek hayatta genellikle işe yaramaz.
A one-time dirty cop without a loyalty in the world finds it in his heart to save a worthless rat cripple.
Bu dünyada hiçbir şeye bağlı olmayan, meslekten atılmış eski bir polis sırf işe yaramaz bir sakatı korumak için kalbinin sesini mi dinledi?
It's worthless.
Bu işe yaramaz.
It's worthless.
* Beş para etmez.
worthless 87
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's ok 4874
it's cold 680
it's okay 22028
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's ok 4874
it's cold 680
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287