It's your decision tradutor Turco
531 parallel translation
I think it's the frontal lobe of your brain that can't quite get with it to make the right decision, and there's no exception with Lydia.
Lydia'da buna dahil olmak üzere sanırım... beyninizin ön lobu tam doğru kararları henüz veremiyor.
This rose award, it's your unprejudiced decision?
Bu gül ödülü, özgür kararınız mı?
It's your decision, but if you make it you'll be no good to yourself or anybody else.
Bu senin kararın. Ama eğer yaparsan... Ne kendin için ne de bir başkası için yararı olmayacak.
It's your decision.
Karar senin.
It's about the economic mission to France. The secretary must know your decision about going.
Fransa ekonomik heyeti hakkındaki kararını soruyorlar.
Well, it's your decision.
Peki, karar senin.
It was your decision, and it's your finish.
Senin kararındı ve de senin sonun olacak.
It's your decision to make.
Bu senin vermen gereken bir karar.
It's your decision, Lieutenant.
Senin kararın, amirim.
It's your decision, son.
Karar senin oğlum.
It's your decision.
Bu senin kararın.
It's your decision.
Karar sizin.
while nobody's trying to influence your decision, it's important that you realise this because it's a fact of life.
Hazır hiçkimse kararını etkilemeye çalışmıyorken....... bunları farketmen çok önemli çünkü bunlar hayatın gerçekleri.
It's your decision.
Bu sizin kararınız.
Oh, well. It's your decision.
Ama gene de senin kararın.
It's my decision, and I'll make it... but I want the advice of you and your people, and I need it fast.
Kendi fikrim ve yapacağım... fakat sizin ve yanınızdakilerin tavsiyesini almak istiyorum, acilen.
If you think we should stay, it's your decision.
Kalmamız gerektiğini düşünüyorsan, karar senin.
it's your decision.
Bu sizin kararınız.
"It's your decision. But allow me the privilege... " of being slaughtered with them "?
Sizin kararınız, ama bana onlarla kurban olma hakkımın verimesini istiyorum. " diyerek çağrıda bulunması gerçekten şantaj mıdır?
- That's my decision, doctor. - And it was your mistake.
- Benim kararım, Doktor.
- It's your decision.
Karar senin.
It's not a decision you can make on your own.
Bu, kendi başına verebileceğin bir karar değil.
It's my duty to inform you of your rights in the Supreme Court decision, Miranda case.
Yasaların bana verdiği yetkiyle seni tutukluyorum. Konuşmama hakkına sahipsin.
It's your decision, proconsul.
- Karar senin.
I'm sorry to say the decision of the Executive Committee, it's not been on your favor.
Bu kararı İcra Komitesine söylemekten üzgünüm, bu sizin lehinize olmadı.
It'd help me no end to make this decision I've got to make about your future if you would tell me exactly what you're thinking this instant.
Söylerseniz, bu kararı vermekte bana çok yardımı olur. Geleceğiniz için karar vermeliyim. Ne düşündüğünüzü açıkça söylemenin tam sırası.
And I said : It's your decision.
Ben de "siz bilirsiniz" dedim.
So it's your decision, Rodia?
Yani kararın bu mu, Rodya? Kararım mı?
It's your decision, Captain.
Senin kararın, kaptan.
No, it's your decision.
Hayır.
It was your mother's decision and mine that we take the boy and not pay ffor him.
Çocuğu kurtarmak, satın almamak annenizle benim kararımdı.
- Was it unfounded or did you think over your decision?
Yanlış bir kanıt mı var ortada, yoksa fikrinizi mi değiştirdiniz?
It's not your decision.
Buna sen karar veremezsin.
It's your decision.
Karar senin James.
It's your decision, Eddie.
Karar senin, Eddie.
Well, it's your decision of course.
Elbette, karar senin.
It's your decision.
Yine de karar senin.
It's not your decision!
Senin kararın değil!
It is, of course, finally your decision.
Ama tabii ki karar size kalmış.
It's your decision, colonel.
Karar sizin yarbay.
If it's your decision today to sentence me to more years...
Eğer bugün vereceğiniz karar benim cezamı arttırmaksa...
- It's your decision.
- Karar sana ait.
Right lads, it's your decision.
Evet beyler. Tercih sizin.
It's up to you, it's your decision.
Ama size kalmış, karar sizin.
Yes, I realise it's your decision.
Evet, senin kararın olduğunun farkındayım.
It's your decision now.
Bu artık senin kararın..
- It's your decision.
- Karar senin.
It's your decision
Senin kararın.
Tell me, I don't mean to be forward, but was it, um, a difficult decision to, you know, come from a convent and everything, and guard your chastity, to decide to share the bed with Leopold before the wedding?
Size bir şey soracağım. Ama saygısızlık etmek istemiyorum. Evlenmeden önce Leopold'la aynı yatağı paylaşmak..... manastırdan gelen..... bakire bir kız olan sizin için biraz zor olmayacak mı?
I don't know. It's your decision, but something about her bothers me.
Karar senin, ama Onda beni rahatsiz eden birsey var.
Henry, it's your decision.
Henry, karar senin.
it's your choice 290
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your turn now 40
it's your funeral 64
it's your life 157
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your turn now 40
it's your funeral 64
it's your life 157