It didn't make any sense tradutor Turco
89 parallel translation
None of this would make any sense if you didn't know it.
Eğer ismimi bilmeseydin, bunların hiç birinin anlamı olmazdı.
- It just didn't make any sense.
- Hiç de mantıklı gelmediler.
Well, it didn't make any sense that he'd know, but naturally, I checked out the circuit anyway.
Nasıl bildiğine anlam veremedim. Yine de devreyi kontrol ettim.
Because it was something that didn't make any sense.
Çünkü pek bir şey anlamadım.
It didn't make any sense until I heard about you.
Sizi duyana kadar bana mantıklı gelmedi.
I told him it didn't make any sense clipping you when we had you working for us.
Dedim ona. Bizim için çalışan... senin gibi birini vurdurmanın saçma olduğunu söyledim.
Then when they left, they started saying something like "slap guder." It didn't make any sense.
Sonra giderken de, "şaralap lup" gibi bir şeyler söylediler.
It didn't make any sense, did it?
Çok anlamsızdı, değil mi?
It didn't have to make any sense.
Bir anlam ifade etmeleri gerekmiyordu.
I wrote it down, but it didn't make any sense when I read it back.
Yazdım da. Ama sonra okurken aptalca geldi.
It didn't make any sense that she disappeared.
Kaybolmasına hiç anlam veremedim.
It didn't make any sense at all.
Bana hiç mantıklı gelmedi.
When the police questioned him, what he told them didn't make any sense it was some crazy story about a round house
Polis onu sorguya çektiğinde söyledikleri çok mantıksız şeylerdi. Yuvarlak bir evle ilgili saçma bir hikaye anlattı.
It didn't make any sense.
Hiç anlam ifade etmiyordu.
Maybe they got our signal, but it didn't make any sense to them.
Belki sinyalimizi almışlardır ama cevap vermemişlerdir.
You said things and you did things that it didn't make any sense to say and do.
Anlamı olmayan şeyler yaptın ve söyledin.
And then their bodies- - It didn't make any sense.
Ve sonra cesetleri- - Pek anlamlı gelmiyor.
- It didn't make any sense to me!
- Bir anlam veremedim!
So maybe it didn't make any sense, but I didn't like the idea of Mason using my dog for some evil scheme to bag women.
"Tamam belki böyle olmamıştır..." "... ama Mason'ın kızları yatağa atmak için... " "... benim köpeğimi kullanması fikrini bile sevmemiştim. "
He had clearly memorized all this stuff to say and some of it didn't even make any sense.
Ezbere konuştuğu çok belliydi... ... hatta kimi çok anlamsızdı.
I mean, he was from here, but he wasn't here, and... it didn't make any sense. but he seemed obsessed with him.
Buralıydı ama burada değildi. Çok anlamsızdı. Ama onu kafasına takmıştı.
It didn't make any sense.
Bu çok anlamsız.
What she was saying, it didn't make any sense.
Ne söylerse söylesin, anlamı olmazdı.
It didn't make any sense.
Hiç anlayamadım.
It just didn't make any sense at all.
"Bütün bu gördüklerimize bir anlam verememiştik."
It didn't make any sense why they were arresting us and ignoring the fishing boat.
Balıkçı teknesini yok sayarak bizi nasıl tutukladıklarını hala anlayamıyorum!
I knew it didn't make any sense.
Hiçbir anlamı yok bunların.
It didn't make any sense.
Hiç mantıklı gelmedi bana.
'I read this earlier, but it didn't make any sense.
'Bunu daha öncede okudum, ama bir anlam ifade etmedi.
It didn't make any sense.
Bir şey anlamadım.
Of course it didn't make any sense to you.
Tabii ki sana hiç bir anlam ifade etmedi.
I said it didn't make any sense.
Bunun mantıksızlık olduğunu söyledim.
It didn't make any sense, Stan.
Hiçbir anlamı yoktu, Stan.
I mean, it didn't make any sense to me before, but then...
Önce bu bana hiçbir anlam ifade etmedi, ama sonra...
And it lust didn't make any sense.
Ve bu hiç mantıklı gelmedi.
I saw that, but it didn't make any sense.
Bunu gördüm ama bana mantıklı gelmemişti.
I mean, it didn't make any sense.
Yani hiç bir anlam verememiştim.
It didn't make any sense to me.
Bana hiç mantıklı gelmedi.
But it didn't make any sense, as here was a moon with no meteorite impact craters.
Fakat bu hiç bir anlam ifade etmedi, meteor çarpması sonucu oluşan kraterlerin olmadığı bir uydu vardı.
It didn't make any sense. I was there the day we poured.
Çikolatayı döktüğümüz gün oradaydım.
Miron was silent, it didn't make any sense to "smoke" any more.
Miron sessizdi, "duman" çıkarmanın bir anlamı yoktu.
- It didn't make any sense.
- Hiçbir anlam ifade etmemişti.
Does it make any sense that the man didn't realize So Dam was following him all the way to the roof?
O adam So Dam'ın onu çatıya kadar takip ettiğini fark etmedi mi?
It didn't make any sense at all.
Hiçbir şey anlamadım.
- But it didn't make any sense to us.
- Ama bize hiç mantıklı gelmemişti.
Well, it didn't make any sense.
Bu hiç mantıklı değil.
What he said, it didn't make any sense.
Söylediği şeyler mantıklı değildi.
It didn't make any sense.
Hiç mantıklı değildi.
I know we didn't work out the first time and I know it doesn't make any sense and I know it doesn't make any sense but I can't shake the feeling that we belong together.
İlk seferinde yürütemediğimizin farkındayım. Saçma geleceğinin farkındayım... Saçma geleceğinin farkındayım ama birbirimize ait olduğumuz hissini bir türlü içimden atamıyorum.
I think I'm just hungover. But it doesn't make any sense, considering I didn't even drink last night.
Sadece akşamdan kalmayım ama hiç içmediğimi düşünürsen garip kaçıyor.
It didn't make any sense to me.
Alışık olduğum bir şey değil.