It doesn't say that tradutor Turco
413 parallel translation
I say that I'm alright because I'm alright, and it doesn't hurt because it doesn't hurt.
İyiyim dedim, çünkü iyiyim.
It doesn't say that.
Orada öyle yazmıyor.
I think you'd better have it from now on because now that we're both... as they say, one, it really doesn't matter which one of us keeps it, does it?
Sende kalsın daha iyi. Madem, dedikleri gibi "bir" oluyoruz hangimizde kalırsa kalsın, fark etmez, değil mi?
It doesn't say enough. It hasn't got that...
Bir şeyler eksik yani.
It's only that your story of the slip doesn't quite fit in with what they say.
Çünkü anlattıklarınız doktorların söylediklerine tam olarak uymuyor.
If he doesn't want you Herreras on it, that's his say-so.
Eğer senin Herreralarını istemeseydi bunu söylerdi.
You always say that and it doesn't make sense.
Hep aynı şeyi söylüyorsun ama hiç mantıklı değil.
That still doesn't say da Vinci painted it.
Göbeğiyle gülümsese bile, bu onu Da Vinci'nin resmettiğini göstermez.
It doesn't mean - Say that again.
Bir anlamı yok. Bir daha söyle.
Oh, he doesn't know any more about it than I do, but he did say that the captain figured his estimate about 4 : 00 p.m. this afternoon.
Oh, o da benden daha fazlasını bilmiyor, fakat kaptanın tahmini yaklaşık öğleden sonra saat 4 : 00'te yaptığını söyledi. Bu öğleden sonra.
Doesn't it strike you that your actions were, to say the least, unprecedented?
Davranışlarının emsalsiz olması seni de şaşırtmıyor mu?
Why do you say that? Of course it doesn't matter.
Neden böyle dediniz?
But it doesn't say anywhere that you're an executioner.
Ama burada bir cellat olduğun yazmıyor.
If I say something it's like talking to the wall. She doesn't listen at all. Woman means that she waits for you at home.
Ama ben bir şey isteyince sanki bir duvarla konuşur gibi olurum.
Maybe it doesn't count that I killed him.
Belki de onu ben öldürmüş sayılmam.
Well, as they say, it's the only thing that I know... that you secure in a lifetime that doesn't depreciate.
Söyledikleri gibi bu hayatta değerini kaybetmeyen tek şey bu.
It doesn't exactly say that, but someplace, it has something about a chicken.
Tam olarak öyle demese de, bir yerinde tavuktan bir şeyler bahsediyor işte.
Say that though we've both mobilized, it doesn't mean we'll fight. And nothing will break our old friendship.
"İkimiz de seferberliğe gitsek bile, bu savaşacağımız anlamına gelmez ve hiçbir şey, kadim dostluğumuza halel getiremez".
Doesn't it say that the informant gets a 20-ryo reward?
Muhbir 20 ryo ödül alır yazmıyor mu?
Marcy says that she loves him, but I think she has to say it, because... she doesn't realize how really alone she is.
Marcy de, onu sevdiğini söylüyor, fakat sanırım, söylemek zorunda çünkü ne kadar yanlız olduğunun farkında değil.
And when I say, "I'll use one," where does it say : "Must you, Bronco Billy?" It doesn't say that here, does it!
Ben "gözlerimi bağlayacağım" dedikten sonra "bu şart mı Bronco Billy?" diye bir şey yazıyor mu burada?
So they say, and it's probably true, but that doesn't say anything really.
Öyle derler. Doğru da... Aslında pek de bir anlamı yok.
You know, maybe the scoreboard doesn't say it, but we won that game.
Belki rakamlar öyle söylemiyor olabilir, ama bu maçı biz kazandık.
It doesn't say that.
- Şaka ediyorsun.
That doesn't count, then, does it?
O sayılmaz öyleyse.
He doesn't think so, or even that Christ sought revenge. He didn't say that. The rabbi said it.
Ne böyle düşünüyormuş, ne de İsa'nın intikam arayışında olduğunu.
Doesn't that say it?
Bu bir şey ifade etmiyor mu?
If I destroy this vessel, can you say that it doesn't matter to you?
Bu gemiyi yok edersem, bunun senin için önemli olmadığını söyleyebilir misin?
- But i guess that doesn't count, does it? - Ha.
- ama o sayılma sanırım, değil mi?
I mean, when it was a job, When i came here and helped you people clean up this country... that doesn't count.
Demek istediğim, bu bir işken, buraya geldiğimde ve bu ülkeyi temizlemenizde size yardım ettiğimde... o sayılmaz.
So when you screw up something as incredibly simple as that it doesn't say a whole hell of a lot about you, does it?
Bu kadar basit bir işte bile çuvallarsan pek de değerli olmadığını gösterir, değil mi?
- It doesn't say that.
- Öyle yazmıyor.
But that sense that it's going to happen tomorrow passes... when tomorrow comes and He doesn't... and then you understand that those feelings... as powerful as they are... and the dreams, as real as they are... are still just shadows of the real thing... and no one can say... how far away that real thing really is.
Ama yarın olacak o his yarın gelip de O gelmeyince geçecek. Sonra o hislerin olduğunca güçlü olduğunu anlarsın ve onlar kadar güçlü olan rüyalar yine de sadece gerçekliğin gölgesidir. Bu gerçekliğin gerçekte ne kadar uzakta olduğunu kimse söyleyemez.
That doesn't interest me and, frankly, it's the sort of thing that Miggs would say.
Bu beni ilgilendirmez ve açıkçası bu Miggin telaffuz ettiği türden bi şey.
But it doesn't count because his father didn't die till he was 110. And his grandfather was even older than that.
Ve dedesi daha bile büyük oldu ama o 110 yaşına kadar babası ölmedi çünkü sayılmaz.
What he doesn't say is that for the last two years of our marriage he was virtually impotent, when it came to me.
Söylemediği şey ise evliliğimizin son iki yılında ben söz konusu olduğumda resmen iktidarsız olduğu.
It doesn't even ask that the Democratic Party give us many of the legal protections which are considered the right of all other Americans.
Hatta Demokrat Parti'nin diğer tüm Amerikalıların hakkı olduğunu düşündüğü çok sayıda yasal korumanın verilmesini de talep etmiyor.
So do I, according to my ex-wife. It doesn't mean that I killed the Justices.
Eski karıma kalsa benimki de ama ben bir yargıç öldürmüş sayılmam.
It doesn't say that.
Böyle bir şey yazmıyordur.
Kelly what Father Teresa is trying to say is that just because Buck is getting old it doesn't mean he's gonna die immediately.
Kelly, Baba Teresa'nın söylemeye çalıştığı şey şu : Buck yaşlanıyor diye hemen ölecek demek değil ki.
That's good, pumpkin, but, you know, it just doesn't say Al.
Bu iyi tatlım ama biliyor musun, Al'i anlatmıyor.
It doesn't say that!
Öyle bir şey demiyor!
Doesn't the fact that I wore it say how much our friendship means to me?
Bu, onu taktığımı ve arkadaşlığımızın benim için ne kadar önemli olduğunu söylememi değiştirir mi?
They say the Loch Ness monster doesn't even live in the water, that it lives in the surrounding cliffs.
Loch Ness canavarı suda değil, kayalıklarda yaşıyor dediler.
But that doesn't mean for the rest of your life, everyone's gonna say : " He did it, it's him.
İleriki hayatında herkes sana bakıp "o yaptı, suçlu o" demezler.
Of course the president doesn't have to say it that way, Connie.
Elbette, Başkan bu şekilde söylemek zorunda değil, Connie.
" Why doesn't it say that in my dream?
"Rüyamda neden sadece öyle demiyor?"
Heather made a mistake, but if that child doesn't get to say goodbye, you tell me what it does to that kid.
Heather bir hata yapmış ama çocuk veda edemezse, ne hale gelir, sen söyle.
It doesn't say that.
Öyle demiyor.
- It doesn't say that in the script.
- Senaryoda öyle birşey demiyor.
That's what you say in the bedroom at night. It doesn't work there either.
Yatak odasında da aynı şeyi diyorsun ama inan bana işe yaramıyor.
it doesn't matter 3827
it doesn't hurt 114
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't suit you 52
it doesn't even matter 37
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't hurt 114
it doesn't fit 43
it doesn't exist 124
it doesn't make sense 437
it doesn't suit you 52
it doesn't even matter 37
it doesn't bother me 71
it doesn't work 306
it doesn't matter to me 71
it doesn't add up 72
it doesn't help 45
it doesn't matter anymore 84
it doesn't mean anything 188
it doesn't have to be 79
it doesn't feel right 70
it doesn't matter how 18
it doesn't work like that 161
it doesn't say 66
it doesn't have to be this way 36
it doesn't help 45
it doesn't matter anymore 84
it doesn't mean anything 188
it doesn't have to be 79
it doesn't feel right 70
it doesn't matter how 18
it doesn't work like that 161
it doesn't say 66
it doesn't have to be this way 36