It has nothing to do with that tradutor Turco
320 parallel translation
It has nothing to do with that.
Yapılabilecek birşey yok.
A stinking substitute with a family to take care of. It has nothing to do with that.
- Bir aileye bakacak kokuşmuş bir yedeğim.
- It has nothing to do with that!
- Bununla hiç bir alakası yok!
It has nothing to do with that.
Bu dediğinle hiç ilgisi yok.
- That has nothing to do with it.
- Bu konuda yapacak bir şey kalmadı.
That has nothing to do with it.
Bunun konumuzla bir alakası yok.
- That has nothing to do with it.
- Bunun konumuzla bir alakası yok.
That has nothing to do with it.
Bakın, bunun konumuzla bir alakası yok.
But that has nothing to do with it.
Heyecanlıyım.
That has nothing to do with it.
Bu sayılmaz.
That has nothing to do with it.
Bunun konuyla ilgisi yok.
- Don't you think I'm worth $ 99,000? - That has nothing to do with it.
Hiç bir mahkeme 99 bin dolar değerim yok mu yani?
- That has nothing to do with it.
- Hiç fark etmez.
That has nothing to do with it.
Bunun konumuzla bir ilgisi yok.
- That has nothing to do with it.
Bunun onunla hiçbir ilgisi yok.
That has nothing to do with it.
Burası başka bir ev.
- That has nothing to do with it!
- Bununla bir ilgisi yok!
Certainly it was. But that has nothing to do with it.
Yaptığı gerçekten çok doğal ve cesurca bir davranıştı.
- That has nothing to do with it.
- Onunla ilgisi yok.
That has nothing to do with it.
Onunla ilgisi yok.
- That has nothing to do with it.
- Bunun hiç bir alakası yok.
That has nothing to do with it.
- Bunun konuyla bir ilgisi yok.
Sergeant, excuse me that my ignorance is not on your level, but "seduction" has nothing to do with it.
Cehaletimin sizin seviyenizde olmamasını bağışlayın çavuş ama bunun isyanla hiç mi hiç alakası yok.
Right? My wife has money, but that had nothing to do with it.
Karımın parası var ama bunun onunla bir ilgisi yok.
I don't know why I'm telling you all this, except that it has absolutely nothing to do with your situation at all.
Bütün bunları sana neden anlatıyorum bilmiyorum, bunun dışında başka bir durumla hiçbir ilgisi yok.
That has nothing to do with it.
Bunun konuyla hiç alakası yok.
Oh no, that duel has nothing to do with it.
Bu düello o yüzden değil.
- That has nothing to do with it.
- Bunun konuyla hiç alakası yoktur.
- That has nothing to do with it.
- Ama "gecelerin" çok kıymetli tabii! - Ne alakası var?
That has nothing to do with it.
Bunun kısa olmanla bir alakası yok.
It's something that has nothing to do with the Apaches.
Bu Apaçilerle ilgili bir konu değil.
– That has got nothing to do with it!
- Bununla bir ilgisi yok!
It has nothing to do with the fact you're short or the fact that you're not bright enough.
Boyunun kısa olmasıyla hiçbir ilgisi yok. Yeterince zeki olmamanla da.
We know how the world ends, and it has nothing to do with Earth, except that it gets wiped out too.
Dünyanın sonunun ne olacağını biliyoruz ve bunun Dünya ile alakası yok. Yok olmak dışında.
Number two, even if I do have it, it has nothing to do with Karl Lessing because I never touched that vial.
2. Bende bulunsa bile, Karl Lessing ile bir ilgisi yoktur çünkü ben o viyala hiç dokunmadım.
Can you give me your solemn oath, as a foreigner, that if the answer has nothing to do with the murder, you'll treat it confidentially?
Bana söz verir misiniz, onurunuz üzerine bir söz ki... söyleyeceğim şeyin cinayetle hiçbir ilgisi yoksa bu sırrı herkesten saklayacaksınız.
And since our dreams are most of the time added as series of zeros... it has to be said that the images of the sum will have nothing to do with the sum of images.
Ve rüyalarımız çoğu zaman bir dizi sıfırın eklenmesi olduğu için... miktarın imajlarının imajların miktarı ile hiçbir ilgisi yoktur.
That has nothing to do with it.
Ondan değil.
Your conspiracy has failed again I suppose you won't believe even if I told you that it has nothing to do with me
Komplon gene işe yaramadı! Sanırım peşimi asla bırakmayacaksın... verdiğim serveti istemedin!
But Lord Yabu says that has nothing to do with it.
Efendi Yabu, bununla bir ilgisi olmadığını söylüyor
It's just that I know this bottle cap has nothing to do with baseball and...
Şu şişe kapağının beysbolla bir ilgisi olmadığını biliyorum.
The fact that it sounds like a story has nothing to do with me.
Bak bu olay gerçek olsaydı bana bir faydası olmayacaktı.
But it's a huge commitment. A commitment that has nothing to do... with legal names and legal obligations.
Bu bağIıIık yaInızca yasaI isim ve yaptırımIarIa sınırIanamaz.
Also is obvious, that letter has nothing to do with it.
açık olsa bile, mektubun onunla hiçbir ilgisi yok.
That has nothing to do with it. I just have something against safes.
Kasaları sevmiyorum, ne yapayım.
THAT HAS NOTHING TO DO WITH IT.
Evet fakat onunla alakası yoktu.
That is, it has nothing to do with truth.
Gerçekle hiçbir ilgisi yok.
You don't understand that it has nothing at all to do with you.
Bunun seninle hiç bir ilgisi olmadığını anlamıyorsun.
That has nothing to do with it.
Bu konunun onunla hiç ilgisi yok.
You think life is an intellectual construct, a set of deeply held personal beliefs... that has absolutely nothing to do with reality as we know it... out here in morally reprehensible Alaska.
Burada derinden kişisel inançlar bir dizi... bildiğimiz gibi bu gerçeklerle yapmak kesinlikle ilgisi yoktur... Sen, hayat entelektüel bir yapı olduğunu düşünüyorum ahlaken kınanması gereken Alaska.
That has nothing to do with it and you know it.
Biliyorsun ki bir sorunum yok.