It helped tradutor Turco
2,512 parallel translation
It helped me.
Bana yardımı oldu.
It helped that we liked each other.
Bu durum, bizim birbirimizi sevmemizi sağladı.
It helped him.
Ona yardımcı oldu.
- You said you wanted to go clear your head, and I was curious if it helped.
- Biraz kafanı dağıtmanı istediğini söylemiştin, dağıtabildin mi diye sordum.
Well, the important thing is, I shared this movie with Gene and it helped him stand up for himself at school.
Asıl nokta şu bu filmi Gene'le izledik ve film ona okulda kendi hakkını savunmasında yardımcı oldu.
Not only has it helped to create our modern computer age but it's helped us understand all kinds of phenomena from the shining of stars, to the colour of gold.
Modern bilgisayar çağının oluşmasına katkıda bulunmakla kalmadı, yıldızların parlamasından altının rengine kadar tüm çeşit fenomenleri anlamamızı da sağladı.
- for 72 hours. - I know it sounds scary, but it'll help you just like it helped me.
- Korkunç görünüyor biliyorum, ama bana yardım ettiği gibi sana da edecektir.
I honestly don't think it helped when you said, "hey, what do you think over there, fatty?"
Bence şunu söylemen çok kötü oldu : "Sen ne düşünüyorsun, şişko?"
Once your story broke, it helped me realize who I had become.
Hikayen ortaya çıktığında kime dönüştüğümü fark etmemi sağladı.
Anyway, it helped me to string together a few patterns.
Neyse işte, bazı bağlantıları kurmama yardımcı oluyor.
So Jerry thinks the lab was a gang operation, making 100 pounds of meth a month, and we helped take it down.
Jerry imalathaneyi bir çetenin işlettiğini düşünüyor, ayda 45 kilo met amfetamin hazırlıyorlarmış. Biz de onları yakalamalarına yardımcı olduk.
Now, if you understand it, you know that the Catholics learned to trust the cops, and then the cops helped them.
Katolikler polislere güvenmeyi öğrendi. Siz de anlıyorsanız şunu düşünün. Polisler de onlara yardım etti.
It's helped a lot of people get over their addiction.
Bir sürü insana, bağımlılıklarından kurtulmaları için yardım etti.
I know you killed those men, I know you didn't do it alone, and I want to know who helped you.
O adamları senin öldürdüğünü ve bu işi tek başına yapmadığını biliyorum ve sana yardım edenin kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
And you're happy for, like, a second, until you realize the building you helped save has just become a monument to everything this woman made you give up, and you resent her for it, so much so, in fact, that you dump her.
Ta ki kurtarılmasına yardımcı olduğun binanın bu kadının seni vazgeçirdiği her şeyin anıtına dönüştüğünü fark edene dek. Bu yüzden ona öyle öfkelenirsin ki onu terk edersin.
Shatner gave it to us when we helped secure his home from a fanboy stalker. It is.
Evet.
There was no one else there but me. So no one helped you carry Tasker's body to the grave and dump it in?
Benden başka kimse yoktu.
So it is true that you helped Zofia?
Zofia'ya yardım ettiğin doğru mu?
So I just helped you get through three dozen charts in a fraction of the time it would have taken you to do on your own, basically ensuring you get to your floor seats on time.
Tek başına halletmeye çalıssan uzunca bir süreni alacak bir düzine dosyaya yardım ederek ön koltuktaki yerine zamanında ulaşmanı sağladım.
I-it had become a school... and I helped murder 21 children.
Bina bir okul olmuş 21 çocuğun cinayetine yardım etmiş oldum.
If the Lannisters were behind the attempt on the Stark boy's life and it was discovered that you helped the Starks come to that conclusion...
Şayet Stark oğlanının hayatına kastedenlerin Lannisterlar olduğu ve bunun keşfedilmesinde Starklar'a senin yardım ettiğin ortaya çıkarsa...
And the reason I can criticize Greenpeace is I am a co-creator of Greenpeace, and therefore I feel like Dr. Frankenstein sometimes, and I feel that since I helped create the thing I can certainly criticize it.
Greenpeace'i eleştirebilmemin sebebi de kurucularından olmamdır, ve bu yüzden bazen kendimi Dr. Frankenstein gibi hissediyorum. Ve bu örgütün yaratılmasına yardım ettiysem, eleştirebilirim diye düşünüyorum.
When you meet someone that really helped you become the musician that you are, I really think it's important to acknowledge that.
Şu anda olduğun müzisyen olmana yardım eden biriyle tanıştığında bunu takdir etmek çok önemli bir şey bence.
I think it just helped her feel closer to her.
Annesi ölünce yarışmanın ona yakın hissettireceğini düşünmüştüm.
It was Father Quinn who helped my son, Trevor, when he wanted to go away on the missions.
Özel görevlere gitmek isteyen oğlum Trevor'a yardım eden peder Quinn'di.
Well, it's helped me once. Maybe I could use it again.
Bir kere yararı dokunduğuna göre tekrar işime yarayabilir.
I just think it'd be great for you to take a stand with someone whose life that you helped turn around.
Hayatının değişmesini sağladığın biriyle beraber büyük bir adım atsanız çok iyi olur bence.
Brother Sam sees it and he's helped you see it.
Peder Sam bunu görüyor ve senin görmene de yardım etti.
It would have helped if my dad had paid me any attention.
Babam ilgi gösterseydi iyi olurdu tabii.
Because. It can't be helped.
Çünkü başka çare yoktu.
So this is a piece of history and we have it here shown as one of the most magnificent pieces of apparatus that have helped us to decode reality.
Bu, tarihin bir parçası gerçeğin çözümünde bize yardımcı olmuş en muhteşem aygıtlardan biri olarak burada gösteriyoruz.
I might have not dug it, but I helped cover it with sand.
Kazmamış olabilirim ama ben de üstünü kapatmanıza yardım etmiştim.
It probably helped that he gave you first aid immediately.
Muhtemelen sana yaptığı doğrudan müdahale yardım etti.
And especially Kurt being so out and being able to just be him, and be trendy and fashionable, it really helped me kind of want to just be me a little bit more.
VE özellikle Kurt ortaya çıktığında ve onun gibi olmaya çalışıyorum (! ), ve şık ve modaya uygun, Biraz daha kendim gibi olabilmem konusunda gerçekten yardımcı oldu.
And it was his thoughtful comparison of the book to the script that's helped keep all of the departments focused.
Ve onun kitabı ve senaryoyu düşünceli bir şekilde karşılaştırması bütün departmanların dikkatli olmasını sağladı.
It can't be helped that Kaa-san didn't come.
Annemin gelmemesi elinde değil.
'I want to find out what it would be like to be helped to die.'
Ölümünüze yardımcı olunmasının nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum.
And then, when you do this particular one recipe, you write it again and say, " Helped by Genarro Contaldo,
Bu özel tarifi yaptıktan sonra tekrar kaleme al ve "Gennaro Contaldo'nun katkılarıyla" diye açıklama yaz.
And Roger Larsson helped to fund it.
Roger Larsson da finansmanına yardımcı oldu.
Well, much as I hate to admit it, he helped us crack the case.
İtiraf etmekten ne kadar nefret etsem de davayı çözmemizde yardımcı oldu.
Well, she helped a bit, but mainly it was...
İyi, o biraz yardım etti, ancak esas olarak....
Then, as much as it pains me, I have to assume one of you helped a resident hide a pregnancy, as well as covered that person's absence from the house.
Bunu söylemek çok acı ama aranızdan biri, kurumda kalan bir şahsın hamileliğini gizleyip, yoklamadan kaçmasına yardım etmiş.
It might have helped them to see that you would never rape a woman.
Senin bir kadına asla tecavüz etmeyeceğini bilmek dedektiflere biraz yardımcı olabilir.
Well, after I helped nurse McElroy calm down Bethel, I ran into Vivienne, and one thing led to another, and before you know it, we were holding hands. And then somebody ratted us out.
Bethel'i sakinleştirmesi için Hemşire McElroy'a yardım ettikten sonra Vivienne'e denk geldim, olaylar birbirini izledi bunu biliyorsun, onunla el ele geziniyorduk ve sonra birisi bizi gammazladı.
As much as it would have helped, here's your refund.
Ne kadar yardımcı olacak olsa da, al iade ediyorum.
"And Fiona Wallice helped me with it."
ve... "Fiona Wallice çok yardım etti".
With Kim Jong Shik it couldn't be helped, but I'm going to take care of Cheon Jae Man by myself.
Kim Jeong Shik'in durumuna müdahale edemedim. Ama Başkan Cheon Jae Man'la kendi başıma uğraşacağım.
The grip is helped, no doubt, by being short and fat, so it's square on the road.
Bu beceri, şüphesiz kı, ince ve kalın olmasının sayesinde. O yüzden, yolda o kadar tutucu ki..
So I helped her change it.
Ve ona değiştirmesi için yardımcı olmuştum.
It really helped.
Çok yardımı dokundu.
Well, sorry to break it to you, buddy, but Tyler can't be helped.
Hevesini kıracağım için özür dilerim kanka ama Tyler umutsuz vaka.