It wasn't that hard tradutor Turco
267 parallel translation
♪ Though I'd be the first one to say that I wasn't a saint ♪ I'm finding it hard to be really as black as they paint ♪ I'm reviewing the situation :
Bir aziz olmadığını söyleyen belki de ilk benimdir... ama dedikleri kadar kötü biri de değilim doğrusu... durumumu değerlendiriyorum... insan hayatı boyunca hep kötü olabilir mi?
– Were they hard to put up with? – No, it wasn't that.
Onlara katlanmak zorundaydım.
But reading between the lines, it wasn't hard to figure out that he's convinced that a combination like us is possible.
Ama satır aralarını okuduğunda, anlaması zor değil... Aramızda bir bağlantı olduğuna ikna olmuş görünüyor.
Then, on most of the white pop stations, they said it was too hard... and that he wasn't relating to that audience.
Beyazların radyo istasyonları da onu çok sert buluyor... kendilerine uymadığını söylüyorlardı.
That wasn't so hard, was it?
Zor olmadı değil mi?
It wasn't until she was around 40... that she developed an appetite for men with hard muscles.
güçlü adeleli erkeler için bir düşgünlük geliştirmesi... Kırk yaşlarında başladı.
It wasn't that hard, was it?
O kadar da zor olmasa gerek, değil mi?
it wasn't that hard!
Hiçte zor değil.
Mother say, "Wasn't that hard?" Fuck it.
Zor değildi herhâlde. Kahretsin.
It wasn't that hard, really, you know.
O kadar da zor değildi.
Well, that wasn't so hard, was it?
O kadar da zor değilmiş, haksız mıyım?
Now, that wasn't so hard, was it?
Demek ki o kadar zor değilmiş, değil mi?
That wasn't so hard, was it?
Çok zor olmadı bu değil mi?
Well, that wasn't so hard, was it?
O kadar da zor değildi, di mi?
That wasn't so hard, was it?
O kadar da zor değilmiş, değil mi?
Well, that wasn't so hard, was it?
O kadar zor değildi, değil mi?
That wasn't hard, was it?
O kadar da zor değilmiş, değil mi?
I finished copying. It wasn't really that hard.
Kopyasını aldım, çok zor olmadı.
Look, I don't wanna be a hard-on about this, and I know it wasn't your fault, but I just thought it was fair to tell you that Gilbert and I will be submitting this to the league
Bak, bu olayı yokuşa sümek istemiyorum. Ve, senin hatan olmadığını biliyorum... Ama, sana söylemenin doğru olacağını düşündüm,
- That wasn't very hard, was it?
- Bu çok zor değildi, ne dersin?
And as you can see, it wasn't that hard.
Görebileceğin gibi pek de zor olmadı.
It wasn't that hard.
O kadar sert değildi.
The priest of the flesh... It wasn't that hard to figure out.
Etin Rahibi ile, bunu farketmek o kadar da zor değildi.
I'll listen. It wasn't that hard to hear his voice.
Onun sesini duymak zor olmadı.
That wasn't so hard, was it?
O kadar zor değilmiş.
That wasn't so hard, was it, honey?
O kadar da zor değilmiş değil mi tatlım?
That wasn't so hard, was it?
İşte şimdi oldu. Bu çok zor değildi, değil mi?
It wasn't that hard.
Çok da zor değildi.
Once I saw that the old guy was Bruce Wayne, it wasn't hard to figure out who you were.
Yaşlı adamın Bruce Wayne olduğunu gördüğümde senin kim olduğunu bulmak zor olmadı.
That wasn't so hard when you said it.
Sen söylediğin zaman çok zor olmadı.
And it sure wasn't hard to do that.
Bunu yapmak o kadar da zor değildi.
As bad as that was, it wasn't as hard as what I saw my mother go through.
Ne olursa olsun, anneminki kadar zor olamaz.
That wasn't so hard, was it?
Bak, o kadar zor olmadı.
- It wasn't that hard to figure out.
- Anlamak zor değildi.
That wasn't so hard, was it?
dilerdim. Bu pek zor olmazd? değil mi?
It wasn't that hard after I hired a boat.
Kayığı kiraladıktan sonrası kolaydı.
See? That wasn't so hard, was it?
Gördün mü, o kadar da zor değilmiş?
- It wasn't that hard.
- O kadar zor değildi.
If she figures it out, we'll take care of her. It wasn't that hard messing her game up.
Onu inandırmak hiç zor olmadı.
- It wasn't that hard to figure out...
- Bunu çözmek o kadar da... - "Biz" demek istemiştim.
It wasn't that hard for me to avoid my contagious guy,
Bulaşıcı hastalığı olan hastalardan kaçmam zor olmadı.
That wasn't so hard, was it?
O kadar zor değil, değil mi?
Now, that wasn't hard, was it?
Şimdi, bu zor değildi, di mi?
That was hard, wasn't it?
Bu zordu, değil mi?
That wasn't so hard, was it?
Çok zor değilmiş öyle değil mi?
Actually it wasn't that hard really, considering the fact
Aslında gerçekten bu zor değildi, gerçeği göz önünde
It really wasn't that hard.
Çünkü bu pek de zor olmadı.
It wasn't that hard, was it?
Çok da zor değildi değil mi?
That wasn't that hard, was it?
Çok zor değildi, değil mi?
You know, it really wasn't that hard, because they deserve a shot at a normal life.
Biliyor musun, gerçekten değildi o kadar da zor, onlar normal bir hayat bir atış hak çünkü.
It wasn't that hard.
O kadar zor değildi.
it wasn't meant to be 40
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37