It won't do tradutor Turco
3,903 parallel translation
No, Walter, I won't let you do it.
Hayır Walter, bunu yapmana izin veremem.
We're just gonna do a test, but it won't hurt.
Sadece bir test yapacağız. Ama acıtmayacak.
Well, if you won't, I shall do it myself.
Sen yapmazsan ben yaparım.
But do it now because I won't get any sleep, wondering if you're gonna do it in the morning or in a week or...
Ama hemen yap çünkü sabah ya da bir hafta sonra mı gideceksin diye düşünürüm ve uyku tutmaz.
She won't do it, Josie, look at her shoulders.
Öpmeyecek, Josie. Omuzlarına baksana.
I'm sorry, I won't do it from now on.
Özür dilerim bir daha yapmayacağım.
I can't do anything about it. The chief won't let me.
- Yapamam, sef izin vermiyor.
If they won't make a decision, we'll have to do it.
Eğer onlar karar veremeyecekse, biz vermeliyiz.
I won't do it next week.
Haftaya yapmam.
You think I won't do it?
Yapamam mı sanıyorsun?
I really won't do it.
Vallahi çıkarmayacağım.
I know, I won't do it then!
Biliyorum. Biliyorum dedim sana!
But if I really won't do, if it really can't be... it's alright if you forget me.
Ama gerçekten beraber olamıyorsak, senin için uygun değilimdir gerçekten. Beni unutmak sorun olmayacaktır senin için.
She won't do it.
Yapmaz o zaman.
It's because I did it while Dad was still alive and he won't do any less.
Yapmaz ki, ben babam hayattayken yaptım diye altta kalmaz.
Her kitchen window leaks every time it rains, and he won't do anything about it.
Yağmur yağınca mutfak penceresinden su sızıyormuş ve adam hiçbir şey yapmıyormuş.
I can't do anything about it. The chief won't let me.
- Yapamam, Şef izin vermiyor.
Tell her I won't do it again.
Bir daha yapmayacağımı söyle.
I'm afraid it won't do any good, sir.
Korkarım bunun hiç bir faydası olmayacak, efendim.
That way you won't spoil it for all the other fans who watch the episode after you do.
Böylece bölümü sizden sonra izleyecek olan hayranlarımıza spoiler vermemiş oluruz.
If we only do it manually, we won't be able to find them even in three days!
Böyle ararsak 3 gün geçse dahi bulamayız! Manyak herif!
I won't do it again. I won't bother you ever again.
Tekrar yapmayacağım, artık seni rahatsız etmeyeceğim.
The shooting's tomorrow and he's saying he won't do it.
Çekimler yarın ve o "yapmam" diyor. Hiç öyle şey olur mu?
It won't do, I know that much. It won't bloody do.
Olmaz, bu kadar da olmaz.
If you won't do it, I might lose this contract.
Eğer bunu yapmazsan, anlaşmamı kaybedebilirim.
I have to pave my own way too. Ji Hyuk's already made it that far. If I don't do it now, I won't ever be able to catch him.
Byung Hee beni zorlasa ben de sizi zorlasam arkadaş olduğumuz için hayallerimiz de aynı olur muydu?
It won't be the simple sweet things... But I'll do some strong sweet things for you.
Normal bir güç değil, kuvvetli bir güç.
I won't do it for long.
Uzun sürmez.
This is all we have to do so we won't dirty our hands. It can't get any easier than this.
Yaptık yaptık yoksa böyle bir fırsak daha ne zaman gelir?
I already told you, when I want to do it, I will ; and when I don't, I won't.
Bir şeyi yapmak istersem yaparım istemezsem yapmam.
You'll do it, won't you?
Söyleyeceksin, değil mi?
If he gets that thing up and running, inside a week it won't matter what we do.
Bu işi bir hafta içinde yürürlüğe koyarsa, ne yaparsak yapalım bir sikime yaramaz.
I won't do it.
Dönmem.
- I won't do it.
- Ben bunu yapmayacağım.
I won't do it.
Yapmayacağım.
Yeah, you'll do it, won't you?
Evet. Yapacaksın, değil mi? Aynen.
I won't let you do it.
Bunu yapmana izin veremem.
'Cause I said, if the sack's full when we get to the woods, then it won't be me. I said, if it don't mean for me to do it the sack will not be full and I will turn up the next row.
Çünkü dedim ki, biz koruluğa varınca, eğer çuval doluysa elimden ne gelir... dedim ki, yok eğer koruluğa geldiğimizde... çuval boş olursa, ben de bir sonraki sıraya geçerim.
I won't do it for one fish.
Bir balık için bunu yapmam.
VISA and MasterCard will happily process payments for the Ku Klux Klan, for all kinds of organizations around the world, and yet this one, with no charges, no warrants, no nothing, they've not only blocked it themselves, they won't let any intermediaries do it.
VISA ve MasterCard hiç çekinmeden Ku Klux Klan'a, dünyadaki her türlü örgüte bağış yapılmasını zevkle sağlıyor ama hiçbir suçlama, uyarı, herhangi bir şey olmadan bu örgüte yapılan bağışları durdurmakla kalmadıkları gibi, aracıların yapmasına da izin vermiyorlar.
Look, if you won't do it, I'll hire somebody that will.
Bak, sen yapmazsan yapacak birini bulurum.
Sure do, but I won't be around to run it.
Tabiki de, ama ben buralarda olmayacağım.
I won't do it again! Please Daddy. Lewis, stop!
Lewis.. dur
That's my cousin's business, but I won't do it anymore.
O benim kuzenimin işi, ama bir daha yapmayacağım.
You won't do it.
Yapmayacaksın.
But it won't reveal my real secrets, do you know why?
Ama bu sırlarımı açığa çıkarmayacak, biliyor musun?
I won't let you do it.
Yapmana izin vermeyeceğim.
- You won't do it. Otherwise, you would have done it already.
Yeterince şey yaptın
If you won't do this for me, Machete, do it for her.
Bunu benim için yapmazsan Machete onun için yap.
And they won't reject you. You're paying for it, they'll do what you tell them.
Ücretlerini ödediğin için seni reddemiyorlar, ne istersen yapıveriyorlar.
I won't let you do it!
Bunu yapmana izin veremem!
it won't do any good 37
it won't do you any good 18
it won't work 371
it won't happen again 518
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22
it won't do you any good 18
it won't work 371
it won't happen again 518
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22