It would be a pleasure tradutor Turco
81 parallel translation
On the contrary, it would be a pleasure, and one that I hope soon to enjoy.
Aksine, zevkli olurdu, umuyorum yakında dahada eğleneceksin.
May I say, it would be a pleasure to serve you again, sir.
İzninizle size tekrar hizmet etmekten memnuniyet duyduğumu söyleyeyim.
It would be a pleasure, Miss Sloper.
Benim için bir zevk, Bayan Sloper.
I most solemnly assure you, madam it would be a pleasure, if there was any assistance I could be of.
Sizi temin ederim bayan yapabileceğim bir şey varsa zevkle yaparım.
It would be a pleasure. We had quite a nice time, didn't we?
Tatilden çok memnun kaldık, değil mi?
- It would be a pleasure, sir.
- Büyük bir zevkle, efendim. - Ve barı kapattır.
- It would be a pleasure.
- Bizim için bir zevktir.
Not at all. It would be a pleasure.
- Benim için bir zevk.
It would be a pleasure to receive your teaching
Sizden bir ders almak benim için bir zevktir.
It would be a pleasure to be your guest...
Sizin konuğumuz olmanızdan mutlu oldum...
It would be a pleasure.
Benim için bir zevktir.
- It would be a pleasure.
- Benim için bir zevk.
It would be a pleasure to tell you.
Bunu anlatmak benim için zevktir.
Sure, it would be a pleasure.
Elbette, buna memnun olurum gerçekten.
- It would be a pleasure.
- Zevk duyarım.
Now, after all you've done for us it would be a pleasure for us to do this for you.
Bütün bu yaptıklarınızdan sonra biz de sizin için seve seve bunu yaparız.
Certainly, it would be a pleasure. I'm counting on you guys to pick up some new tricks while you're here.
Hazır buradayken, yeni birkaç hareket öğrensinler.
It would be a pleasure, not a burden.
Bana yük olmazsın, çok memnun olurum.
Write me a letter, or come to see me, it would be a pleasure.
Bana yaz, yada görmeye gel, eğlenceli olur.
It would be a pleasure to see the last of you!
Seni son kez görmek benim için zevktir!
And I : "It would be a pleasure, I don't take a walk very often."
Ve ben : "Benim için bir zevk, zaten pek sık yürüyüş yapmıyorum."
- It would be a pleasure.
- Çok memnun olurum.
It would be a pleasure.
Benim için bir zevk.
And may I say it would be a pleasure to help you create a more humane...
İzninizle belirteyim büyük zevkle size yardımcı olurum, daha insanca bir...
In the meantime, it would be a pleasure to help madam with any of her shopping needs.
Bu arada hanımefendiye alışveriş ihtiyaçlarında seve seve yardım ederim.
It would be a pleasure.
Benim için zevk olur.
It would be a pleasure, but... with the exhibition, I don't know if I'll have time.
Bu bir zevk olurdu, ama... sergi ile birlikte, buna zaman bulabilir miyim, bilmiyorum.
It would be a pleasure, madam.
Memnuniyetle efendim.
For you, Dr. Corday, it would be a pleasure.
Sizin için Dr. Corday, bundan zevk duyarım.
It would be a pleasure to watch you.
Sizi izlemekten keyif alırım.
No, I couldn't ask you that... it would be a pleasure.
- Hayır, sizden bunu isteyemem. Memnuniyet duyarım.
It would be a pleasure.
Onur duyarım.
- It would be a pleasure, but I'm afraid.
Hayır. Bu çok güzel. Ama korkuyorum.
- It would be a pleasure, Mr. Price.
- Memnuniyetle, Bay Price. - Jimmy.
It would be a pleasure for me... to go back to a society of really important people.
Çok önemli insanların olduğu bir cemiyete dönmek benim için bir zevk.
It would be a pleasure.
Memnuniyetle.
Please, it would be a pleasure.
Benim için zevktir. Bu taraftan lütfen.
It would be a pleasure, Lady Ludlow.
Benim için zevk olur Leydi Ludlow.
But it would be a great pleasure for me. Well, then...
- Bu, benim için büyük bir zevk.
I can't tell you what a pleasure it would be to pull this trigger.
- Bu koca tetiği çekmek için ufak parmağımı kullanmak zevk olurdu.
It would be a pleasure, sir.
Memnuniyetle efendim.
It would be a pleasure.
Çok sevinirim.
It would be my pleasure And honor to invite you two Lovely ladies for a drink.
İki güzel bayanı içki içmeye davet etmek, benim için hem zevk, hem de bir onurdur.
Mr. Wong, I have a carriage, it would be my pleasure to share it with you.
Bay Wong, bir arabam var, onu sizin hizmetinize sunmak benim için büyük bir zevktir.
He said it would be a great pleasure to believe she could care for him.
Ona ilgi göstermesinin kendini... çok memnun edeceğini söyledi.
If you are in agreement, Pa'u Zhaan, it would be an honor and a pleasure... to share the future with you.
Ve ben de kabul ederdim.
It would be a pleasure, sir.
Büyük bir zevkle, efendim.
If you are in agreement, Pa'u Zotoh Zhaan, it would be an honor and a pleasure,
Eğer sen de kabul edersen, Pa'u Zotoh Zhaan,
It would be a pleasure.
Hayır teşekkürler.
I can't tell you what a pleasure it would be to use my little finger to pull this big trigger.
Bu tetiği çekmenin ne kadar büyük bir zevk olacağını anlatamam.
And every last one of us has agreed has agreed... that whilst we have a penny to spare, it would not only be our duty, but a pleasure...
Ve her birimiz mutabık kaldık mutabıkız ki... sahip olduğumuz her kuruşu ayırmak, bizim için sadece bir görev değil, bir zevktir de...