Jace tradutor Turco
627 parallel translation
Jace is just filling in till my old top hand comes back.
Jace, eski kahyam dönene kadar onun yerine bakıyor.
My heart isn't in it. God's my witness, Jace, I wanted no more killing.
Ama Tanrı şahidimdir yüreğimin derinliklerinde başka ölüm istemiyorum, Jase.
I know what happened, Jace.
Olanları biliyorum, Jase.
Jace Summers stole it.
Jace Summers çaldı.
Put a rattler in Jace's blanket.
Jace'in battaniyesine çıngıraklı yılan koydu.
Hey, is Jace here too?
Hey, Jase'de burada mı?
Ok, jace, after this, we'll call it quits, maybe go for some pizza or...
Tamam, Jace. Yüksel! Ben-shoo kran! Bundan sonra paydos yapalım.
Jace, you all right?
Jace, sen iyi misin?
Jace, you're getting too close.
Jace, çok yaklaşıyorsun.
Jace, pull up.
Jace, yüksel.
That's my brother, Jace.
O, benim kardeşim, Jace.
You harm so much as a hair on Jace's head I'll scalp you.
Jace'nin saçının kılına zarar verirsen, kafa derini yüzerim.
No, Jace.
Hayır, Jace.
- No, Jace.
Hayır, Jace.
Look, Jace...
Bak, Jace...
I'm a warrior now, and Jace is still Jace.
Ben artık bir savaşçıyım, ve Jace hala Jace.
I'll go... get Jace.
Ben gidip Jace'yi alayım.
Jace?
Jace?
- Jace...
- Jace...
Hey, Jase. Come on over here, buddy.
Hey Jace, gel buraya, dostum.
Jase, what is it?
Jace? Ne oldu?
That girl today, Jace, she was one of the X5s who stayed behind when we escaped.
Bugün gördüğümüz Jace'di, biz kaçtığımızda geride kalanlardandı.
Take it easy, Jace.
Sakin ol Jace.
- You're pregnant, Jace.
- Hamilesin Jace.
I'm not the enemy, Jace.
Düşmanın ben değilim Jace.
I can help you, Jace, if you let me.
Eğer izin verirsen sana yardım edebilirim.
- Jace has decided to switch teams.
- Jace takım değiştirmeye karar verdi.
Jace Felder, busted for selling meth in'98.
Jace Felder. 98'de metamfetamin satmaktan tutuklanmış.
Jace Felder.
Jace Felder.
Jace Felder, right?
Bir cinayeti araştırıyoruz. - Jace Felder değil mi?
Found Jace Felder's car.
- Felder'ın arabasını bulduk.
Came back Jace Felder.
Jace Felder çıktı.
Means it was occupied by our victim, Jace Felder. So he was shot in the head, left to right.
Demek ki burada kurbanımız Jace Felder oturuyordu.
You race Jace Felder the other night?
Geçen gece Jace Felder'la yarıştın mı?
From what I hear, Jace Felder was... Mario Andretti.
Duyduğuma göre, Jace Felder, Mario Andretti gibiymiş.
Jace was nothing but a lip-flapper.
Jace sadece lafta iyiydi.
Jace Felder?
- Jace Felder.
Just like the one recovered from Jace Felder's car.
Tıpkı Jace Felder'ın arabasında bulunan kurşundaki gibi.
Jace killed my mom.
Jace annemi öldürdü.
Jace's car just slammed right into us.
Jace'in arabası tam üstümüze geldi.
Because I didn't know it was Jace.
Çünkü Jace olduğunu bilmiyordum.
His name's Jace Williams.
Adı Jace Williams.
Jace here has really fine tuned the enzyme.
- Jace enzimi ayarlamanın yolunu buldu.
Jace here has really fine tuned the enzyme.
Jace burada enzimi ayarlamanın yöntemini buldu.
Jace'll give you the grand tour.
Jace sizi gezdirecek.
Now thanks to Jace and some of the computers that we borrowed from the Genii, we've been able to figure out the exact flight path of one of their hive ships.
Jace ve Geniilardan ödünç aldığımız bazı bilgisayarlar sayesinde kovan gemilerinden birinin uçuş yolunu tam olarak bulabildik.
Jace has been trying to get it working, but he's not you, McKay.
Jace çalıştırmaya uğraştı, ama o sen değilsin, McKay.
Jase?
Alo? Jace?
- Where's Jace?
- Jace nerede?
Jace Felder was shot and killed.
Jace Felder vurulup öldürüldü.
WOW, JACE.
Vay canına, Jace.