Jamming tradutor Turco
726 parallel translation
It's jamming us!
Sistemlerimizi karıştırıyor!
- Sounds like they're jamming us.
- Bizi sıkıştırıyorlar.
What nameless, inscrutable, unearthly thing... commands me against all human lovings and longings... to keep pushing and crowding and jamming myself on all the time... making me do what in my own natural heart... I dare not dream of doing?
Hangi bilinmeyen, gizemli, doğaüstü güç bana içimdeki bütün aşk ve isteğe rağmen yapmayı hayal bile edemeyeceğim şeyleri yaptırıyor?
The Chinese are jamming. ( imitates distortion )
Çinliler araya giriyor.
- The Reds are jamming.
- Çinliler frekansı bozuyor.
Every time I get through this jamming, I've been asking for ammo, flame-throwers, medical supplies, water, plasma, emitters, more radios!
Anlamıyorum. Her iletişim sağladığımda cephane istedim. Alev tüfekleri, tıbbi malzeme, su, kan, erzak, telsiz!
Payne'll call me if they stop jamming.
Gelişme olursa Payne haber verecek.
Jamming your radar and flying low is what they're trained to do.
Onlar sizin radarlarınızı bozmak ve alçaktan uçmak için eğitildiler.
The Russians may be jamming their reception with some new device... we know nothing about.
Ruslar yeni bir cihazla sinyal almalarını engelliyor olabilir... bu konuda bilgimiz yok.
Was it your jamming that kept us from getting through to our planes?
Sizin yaptığınız parazitler mi uçaklarımızla görüşmemizi engelledi?
I do not know about this jamming.
Bu konu hakkında bilgim yok.
Will you lift the jamming so I can talk to the group commander?
Filo komutanı ile konuşmam için paraziti kaldıracak mısınız?
They've stopped jamming us.
Parazit yapmayı kestiler.
He was working on some kind of radar-jamming device.
Radarparazit cihazı üzerinde mi çalışıyordu?
A range of jamming devices buried around our early-warning stations.
Uyarı istasyonuna bu sayede parazit yollayarak.
- A jamming device, of course!
Tabii ki, parazit cihazı.
- For jamming what?
- Peki ne için?
It's a jamming device, all right. But what it's intended to jam is the entire defensive system of this country!
O bir parazit cihazı, ama amacı bu ülkenin savunma sistemini çökertmeye hizmet ediyor.
'Dad, they're jamming the signal.
- Beni duyuyor musunuz? Sinyali bozuyorlar
Send a jamming signal.
Parazit sinyal yolla.
- Jamming.
- Sahtekarlar listesi.
Jamming's our most important way of fighting back.
Sahtekarlık, onlara karşı koymak için elimizdeki en güçlü silah.
- You're referring to Jamming.
- Sahtekarları diyorsun.
It's jamming our transporter frequencies.
lşınlama frekanslarımızı sıkıştırıyor.
Somebody's jamming our signal.
Biri sinyalimizi bozuyor.
And I went and checked out a bass. We started jamming right off.
Hemen gidip bir bas ayarladım kendime ve takılmaya başladık.
He was jamming here, he was jamming there...
Şurada çalacak, burada çalacak.
We was running together, you know... going down to the scene in New York... jamming and, you know, seeing everybody... and just having a good time.
New York'ta müzik çevrelerine takılıyorduk. Milletle görüşüyor, insanlarla çalıp eğleniyorduk.
But now the propaganda showed the jubilant Japanese aviators jamming the American fleet in Pearl Harbor.
Artık propaganda filmleri, coşkun Japon savaş pilotlarının Amerikan filosunu paramparça ettiğini haykırabilirdi.
'Besides, we'll never spot them with all this jamming.
Ayrıca, sinyal engellenirken onu tespit edemeyiz. Starbuck!
I think, the Russian jamming station is on again.
Bence Rusların sinyal bozucu istayonu yüzünden.
My foot. If she's jamming us, she's hiding something. I'm going around her.
Sinyalimizi bozduğuna göre, bir şeyler gizliyor olmalı.
I don't see why they'd send up all that electronic jamming.
Peki, neden sinyalimizi karıştırıyor?
She's jamming us.
Frekansımızı bozuyor.
If she's jamming us, she's hiding something.
Hayret! Eğer frekansımızı bozuyorsa, bir şeyler saklıyor demektir.
I don't see why they'd send up all that electronic jamming.
Anlamıyorum neden elektronik frekans bozucuyu gönderdiler.
They're jamming our transmission.
Bağlantı frekanslarını bozuyorlar.
- Or he has some way of jamming us.
- Ya da bir şekilde aygıtlarımızı bozuyor.
Drax must have a radar-jamming system.
Drax'in radar bozan bir sistemi olmalı.
Where do you suppose that radar-jamming system is?
Bu radar bozma sistemi sence nerede olabilir?
This is it, the radar-jamming system.
İşte radar bozma sistemi.
Jamming power supply and backup have failed, sir.
Güç kaynağı bozuluyor ve yedek çalışmıyor, efendim.
There's something jamming my guidance systems.
Bir şeyler savunma sistemlerimi kilitliyor.
That door jamming at Orly...
su Orly'deki kapi sikismasi...
They're jamming the frequencies.
- Frekansları engelliyorlar.
They're still jamming all channels.
- Hala tüm kanalları engelliyorlar.
How could they be jamming us if they don't know... if we're coming.
Sinyallerimizi nasıl bozarlar? Geldiğimizi... .. bilmiyorlar ki.
They're jamming us.
Frekans bozuyorlar.
She's jamming us.
- Bilgisayar, kargo gemisi diyor.
They're jamming our transmission.
Sinyallerimizi yine karıştırıyorlar.
Check radar-jamming system.
Radar bozma sistemini kontrol et.