Janitor's tradutor Turco
512 parallel translation
Janitor says she sometimes locks her door and leaves for days at a time.
- Kapıcı kapısını bazen kilitli bırakıp günlerce olmadığını söyledi
WE'RE TALKING NEWS FOOTAGE OF CRUMBLING INNER-CITY SCHOOLS CROSS-CUT WITH PHOTOS OF A JANITOR SITTING IN HIS JACUZZI ABOARD A 60-FOOT YACHT.
Haberlerde, şehirdeki perişan haldeki okulların bir hademesinin 18 metrelik yatında, jakuzinin içinde yurtdışında çekilmiş bir fotoğrafından bahsedecekler.
Don't look now, but I think I see the chemistry prof. Up there with the janitor's wife.
Bakmayın, ama yukarda kimya profosörü oturuyor kapıcının karısıyla.
Get me the janitor of the Embassy Arms apartments.
Embassy Arms apartmanının kapıcısını bağlayın.
When I was with him in his office... the janitor, or somebody, tapped on the window... and said we were showing a light outside.
Onunla beraber odasındayken kapıcı ya da bekçi camı tıklattı ve pencereden dışarı ışık sızdığını söyledi.
The janitor's hoeing it now.
Hademe şimdi orayı çapalıyor.
Our janitor told his janitor.
Kapıcımız onların kapıcısına söylemiş.
You remember the way the janitor was last New Year's?
Geçen yılbaşındaki kapıcıyı hatırlıyor musun?
The bookkeeper's job doesn't include janitor work, Letty.
Letty.
( Martin ) It's Martin, the janitor.
- Ben Martin, kapıcı.
You're the new janitor, aren't you?
- Sen yeni kapıcısın, değil mi?
He works as an apprentice janitor down the street.
Sokağın aşağısında stajyer kapıcı olarak çalışıyor.
- Come here, Sidney. - Yes, sir. - What kind of a janitor are you?
- Sen nasıl bir kapıcısın?
The tenants think a janitor's a dog or something, good enough to throw him a bone.
Kiracılar kapıcıları bir köpek, falan sanıyorlar. Onlara bir kemik atmak yeterli diye düşünüyorlar.
You're a janitor's wife!
Sen bir kapıcının karısısın!
The janitor in the police - men's car and Dufour with the inspector.
Kapıda ki polis arabaları Ve Darfour'a gelen müfettiş ayrılıyorlar.
Sir, uh, are you the janitor of this building?
Beyefendi? Binanın kapıcısı mısınız?
An exclusive interview with that janitor who was shot.
Vurulan hademeyle yapılmış özel bir röportaj.
When I was a child, the janitor's name was Adrian.
Ben çocukken, hademenin adı Adrian idi.
There's a janitor's closet by the men's room.
Erkekler tuvaleti yanında hizmetliler tuvaleti var.
It's the janitor of the desert.
Çölün en güçlüsüdür.
I'm the night janitor in the building here.
Bu binanın gece vardiyasında çalışıyorum.
Although my job as a janitor is very satisfying, somehow it's not enough.
İşim bir hademelik bile olsa halimden memnunum, bu yeterli mi?
You're a janitor, you asshole!
Sen sadece aptal bir kapıcısın.
The next morning, the janitor found him with a fractured skull... and my desk lamp next to him.
Ertesi sabah bina sorumlusu onu, kafatası çatlamış bir halde bulmuş. Ve yanı başında da benim masa lambam duruyormuş.
It's the janitor!
O hademe!
So, Philsey, you are a scientist or a janitor?
Philsey, sen bilim adamı mısın yoksa temizlikçi mi?
Besides if Williams the janitor gets it... he might give it to one of those nigger kids he's got.
Ayrıca hademe bulursa o zenci çocuklarından birine verebilir.
- He's the janitor.
- O hademe.
No, he's the janitor
Hayır.O kapıcı.
It must have been the janitor.
Hademe almış olmalı.
World's Greatest Janitor and TV Star.'
Dünyanın En İyi Temizlikçisi ve TV Yıldızı.'
Janitor's job.
Hademelik işi.
Please return the poodle named Philimon to the janitor of dacha number 17 the home of Professor Kaluta.
Philimon adlı kaniş köpeği bulanların 17 kapı numaralı Profesör Kaluta'nın evinin kapıcısına getirmeleri rica olunur.
Roland's the... janitor.
Roland hademedir.
I imagine I'm the janitor, and you're the janitor's wife, who has to live with me in the utility room.
Benim hizmetli olduğumu senin de benimle birlikte kazan dairesinde yaşamak zorunda olan karısı olduğunu hayal et.
Say he's a janitor.
İsterse kapıcı olsun.
I cannot survive on a janitor's salary.
Ben öyle bir maaşla yaşayamam.
Well, either Enoch the janitor's dancing bottomless again or Babcock Shoes is having another sale.
Ya Enoch Hademesi'nin donsuz dansı tekrar var Ya da Babcock Ayakkabı başka bir indirim yaptı.
Come on, he's not an agent. He's a fucking janitor.
Hadi ama ne ajanı canım büyütme.
That he's better off as a janitor, in jail?
Hapiste olması daha mı iyi?
No, no, there's got to be a janitor, or a guard or a cleaning woman or, you know, some kind of- -
Hayır, hayır, burda bir kapıcı olmalı yada bir bekçi yada temizlikçi, yada bilirsin, birisi- -
She's dead, I stay with her husband, a janitor
Aslında teyzem öldü, ben eniştemle kalıyorum, kapıcıdır kendisi.
He used to be the janitor here.
Burada kapıcı olarak çalışıyordu.
That's the janitor closet across the street.
Caddenin karşısındaki kapıcı dairesi.
You're pretending to live in a janitor's closet just to get this flounder?
Dil balığını alabilmek için kapıcı odasında yaşıyormuş gibi mi yapıyorsun?
Right, because I'm the janitor.
Haklısın, çünkü ben kapıcıyım.
I hear he's like a janitor or somethin'now.
Bir hademe falan olduğunu duydum.
My child told me you two were having sex in the school janitor's closet.
Çocuğum, hizmetli odasında seks yaptığınızı söyledi.
Popping that janitor. He's filed for assault.
Okul bunu zorla çocuk kaçırma olarak bildirmiŞ.
I myself am a master of the custodial arts, or a janitor if you want to be a dick about it.
Ben temizlik sanatları ustası olarak, ya da başka... bir deyişle hademe olarak çalışıyorum.