Jealous tradutor Turco
11,705 parallel translation
Oh, my God, if anybody's jealous, it's you.
Aman Tanrım, kıskanan biri varsa o da sensin.
Why, are you jealous?
Neden. kıskandın mı?
So, they called katya Because they're jealous we're dating?
Çıktığımız için kıskanıp Katya'yı aradılar yani.
Just to make someone else jealous? Well, maybe now you know how I feel.
Artık nasıl hissettiğimi anlamışsındır.
Cyril, are you jealous?
Aman Tanrım. Cyril, kıskandın mı?
I already told you Molly was a jealous little klepto sneak.
Molly'nin kıskanç ve kleptoman olduğunu söylemiştim.
I'm so jealous.
Çok kıskanıyorum.
You're jealous.
Sen kıskançsın.
You think I'm jealous of Caitlyn?
Caitlyn'i kıskandığımı mı düşünüyorsun?
I think you're jealous of me for being popular.
Popüler olduğum için beni kıskanıyorsun.
Why would you be jealous of Caitlyn?
Neden Caitlyn'i kıskanasın ki?
You were always jealous.
Sen her zaman kıskançtın.
I was never jealous.
Hiç kıskançlık etmedim.
Be jealous and make him jealous without overdoing it.
Fazla abartmadan kıskanacaksın ve kıskandıracaksın.
I'm not jealous, am I?
Kıskanıyor muyum yoksa?
Should I be jealous of her or Sinan?
Kızı mı kıskanayım Sinan'ı mı şaşırdım.
Jealous of Merve, are you?
Sen Merve'yi mi kıskanıyorsun?
A jealous ex? It's classic.
Kıskanç eski koca, klasik hareketler.
It means "bastard," but that's only because they were jealous.
"Şerefsiz" demek ama eminim kıskanç oldukları için böyle demişlerdir.
Jealous?
- Kıskandın mı yoksa?
- You jealous?
- Kıskandın mı?
I am officially peanut butter and jealous.
Çok kıskandım.
What about you'? You're just as mean to me because you're jealous... could you get more excited to see me fail? Because you want grandpa all to yourself!
Dedemi paylaşmak istemiyorsun diye bana kötü davranıyorsun.
Are you jealous, Dr. Reid?
Kıskandın mı Dr. Reid?
Somebody's jealous'cause she's not the only pretty girl - around here anymore, hmm?
Artık buradaki tek güzel kız olmadığı için, birileri kıskançlık yapıyor.
He's just jealous. He hates Elisée liking you.
Sadece kıskanç Senden hoşlanan EliseEugeneden nefret ediyor.
I only mock you because I'm jealous of what Marge has in you. I only have Selma.
Seninle alay etmemin sebebi, Marge'nin sana sahip olmasını kıskanmamdı.
Jealous.
Kıskanç, sahiplenici.
Don't be jealous.
Kıskanma.
I'm jealous.
- Kıskandım.
I was jealous.
Kıskandım.
I was jealous of your family..... the love that you had in your life.
Aileni kıskandım hayatındaki sevgiyi kıskandım.
Maybe Josh is the jealous type.
- Belki Josh kıskanç biridir.
But when he started going out with Malee, you got jealous.
Ama Malee'yle çıkmaya başladığında kıskandın.
Lucifer became jealous of man.
Lucifer insanları kıskandı.
Jealous?
Kıskandın mı?
HERCULES : Admit it, you're jealous!
Kabul et, kıskanıyorsun.
I was dead jealous of it.
Kıskançlıktan ölmüştüm.
- To make Anna's husband jealous.
- Anna'nın kocasını kıskandırmak için.
She's crazy and jealous.
Hem çatlak hem de kıskanç.
I'm jealous.
Kıskanıyorum.
I'm jealous of a 20-year-old little whore.
20 yaşındaki küçük bir orospuyu kıskanıyorum.
- Not jealous. Rather, envious.
- Kıskanma değil, daha doğrusu imrenme.
I am so jealous of my three-months-ago self!
Üç ay önceki beni çok kıskanıyorum.
You were jealous just now, right?
Kıskandın, değil mi?
I think it's because I lived without a sibling that I'm jealous.
Kardeşim olmadan büyüdüm bu yüzden kıskanıyorum onları.
You're jealous, huh.
Kıskanıyorsun, değil mi?
In fact, if anything, she's jealous.
Aslında o seni biraz kıskanıyor.
Jealous?
Kıskanıyor mu?
You jealous?
- Kıskandın mı?
It's an escort mission? I'm not jealous of you at all now.
Evet, bu bir eşlik görevi.