Jeans tradutor Turco
2,430 parallel translation
She just wants to be pregnant in her skinny jeans.
Sadece dar kotlarının içinde hamile olmak istiyor.
And that person wears that kind of jeans.
Ve her zamanki halim bu tarz kotlar giyiyor.
African-American, 30s, low-riding jeans, tats.
Zenci, 30'lu yaşlar, dövmeli, kot pantolonlu.
You seen an African-American guy round here 30s, baggy jeans, tattoos on his arms?
30'lu yaşlarda kot pantolonlu, dövmeli bir zenci gördün mü?
By the way, your butt looks hot in those jeans.
Bu arada, kıçın bu kotla çok seksi gözüküyor.
I'm in jeans.
Kotlamı?
Those are my jeans.
O benim pantolonum.
Your limos and floor seats, your giant rolex, your designer jeans, that cashmere sweater that's as soft as the day is long.
Limuzinin, ön koltultuğun, devasa rolexin, designer jeanlerin bu bütün gün boyunca yumuşacık olan kaşmir kazağın.
( huffs ) Neither do you, Miss Popularity, in your four hundred dollar jeans.
Sen de dört yüz dolarlık kotunun içinde benzemiyorsun, Bayan Popüler.
It's like no crime was ever committed or an arrest ever made by anyone wearing jeans.
Hiç bir suç işlenmemiş gibi görünür. Ya da kot pantolon giyen biri hiç tutuklanmamış gibi görünür.
It was, um, a green hoodie, jeans.
Üstünde yeşil kapüşonlu bir şey, bir de pantolon vardı.
They found a... suicide note in his jeans.
Pantolonunun cebinde intihar notu buldular.
Mom said that she had washed my favorite pair of jeans, and I couldn't find them.
Annem en sevdiğim kotlarımı yıkadığını söyledi ben de onları arıyorum.
Wearing blue jeans, a leatherjacket and a cap.
Üzerinde mavi kot pantolon deri ceket ve şapka var.
You ripped my fucking jeans, you cunt!
Kotumu yırttın, amcık ağızlı!
It was in her jeans.
Pantolonundaydı.
Like your jeans.
- Kaç beden giyiyorsun?
Uh, Scooby, the tag's still on your jeans.
Scooby, etiket pantolonun üzerinde kalmış.
Stupid jeans.
Çirkin bir kazak. Aptal bir pantolon.
- Oh, God, I love your skinny jeans.
- Dar blucini sevdim.
And God, could he fill a pair of jeans.
Ve Tanrım, o kotun içine tam sığıyordu.
I'm not some 11-year-old in China. Making blue jeans for Kathie Lee Gifford.
Çin'de, Kathie Lee Gifford için kot pantolon yapan 11 yaşındaki bir veled mi sandın beni.
The paint fragments samples off Tessa's jeans... I separated out the layers, and ran them through DART.
Tessa'nın kotundaki boya parçacıklarını katmanlarına ayırdım ve analiz ettim.
She had new, sewn jeans.
Yeni dikilmiş pantolonları vardı.
And then we'll have a chance to send you another pair of customized jeans that we really believe are going to fit perfectly.
O zaman daha uygun olacağına inandığımız başka bir çift kotu size gönderme şansımız olacaktır.
Wow, it's like skinny jeans and ballet flats. Heh.
Dar kot ve bale ayakkabısı gibi.
She's not a pair of jeans. We can't just...
O bir çift pantolon değil.
Caucasian, in his twenties, short hair, blue jacket, jeans.
Beyaz, 20'lerinde, kısa saçlı mavi ceketli, kot pantolonlu.
Lanvin booties, the tightest jeans she's ever owned, Dolce cropped jacket with a formfitting cashmere sweater.
Pişman ve incinebilir, pembe yanakları ve büzülmüş dudaklarıyla, güzel ayakkabıları ve en dar kot pantolonuyla, vucüduna harika oturmuş bluzünün üstünde çok şık bir ceketle.
I was * * * * some laundry down the basement and... look what I found in your jeans pocket there, Lennox- -
Aşağıda çamaşırları makineye atıyordum ve... Bak kot pantolonun cebinde ne buldum, Lennox.
I can get you the jeans with the extra-stretchy waistband.
Sana, bel kısmı mükemmel gergin kot pantolonlar alabilirim.
Rex, you promised me these were boys'jeans.
Rex, bana bu ölçünün erkekler için olduğunu söylemiştin.
Remove your jeans and use them as a flotation device.
Pantolonları çıkarıyorsunuz ve can simidi olarak kullanıyorsunuz.
Look at Suzy Lipton strutting her bony ass in those skinny jeans.
Suzy Lipton'ın o dar pantolonla nasıl kırıtarak yürüdüğüne baksana.
"I was obsessed with good grades instead of looks, popularity, and skinny jeans."
İyi notlar almaya o kadar takmıştım ki görünümüme, popülerliğe ve dar kotlara hiç takmadım. "
I found your jeans on the bathroom floor with a huge hole in'em.
Pantolonunu banyoda yırtık hâlde buldum.
Well, um, well, I was good until the guy I had a crush on in high school started roaming around the hallways in guyliner and skinny jeans.
İyi gidiyordu lisede aşık olduğum adam göz boyası ve punkçı pantolonuyla koridorlarda gezinmeye başlayana dek.
Your Diesel jeans.
Senin Diesel marka kot pantolonunu.
I might get your heart racing in my skin-tight jeans
Çarptıracağım kalbini, daracık kot pantolonumla
Let you put your hands on me in my skin-tight jeans
Daracık pantolonuma koymana izin vereceğim elini
The jeans belonged to the victim.
Pantolonlar kurbanındı.
From now on, I won't wear my tummy tuck jeans.
Artık karnı sıkı gösteren pantolon giymeyeceğim.
And Jordache jeans...
Ve Jordache kotları...
They look like jeans, but they're really leggings.
Kot gibi görünüyor ama aslında tayt gibi.
The lab was able to run a test on the urine found on the jeans.
Laboratuar pantolonda bulduğu idrardan test yapabildi.
These jeans, they're like catnip for her.
Bu kotu giydiğimde kesinlikle dayanamıyor.
These jeans are just deadly.
Bu kot gerçekten ölümcül.
These jeans are like magic.
Bu kot sanki sihirli.
A positive match on the hair we found on the jeans.
Bir şey bulduk, Dr. Isles. Kotunda bulduğumuz saç teliyle uyumlu biri bulundu.
- Singham, you look dashing in black shirt and jeans.
- Siyah gömlek ve kot pantolon çok yakışmış.
Oh, Judi, my jeans are so tight.
Judi, kotum çok dar.