Jennsen tradutor Turco
85 parallel translation
Hello Jennsen.
Selam Jennsen.
Jennsen, no.
Jennsen, hayır.
I really hope you don't make me kill your mother, Jennsen.
Umarım beni anneni öldürmek zorunda bırakmazsın, Jennsen.
Forgive me, Jennsen.
Beni affet, Jennsen.
Allow me, Jennsen, to be the one to show you how very far from ordinary you really are.
İzninle Jennsen, normallikten ne kadar uzak olduğunu sana gösteren ben olayım.
You are a very special girl, Jennsen.
Sen çok özel birisin, Jennsen.
Oh, no, I can't let you go, Jennsen.
Hayır, seni bırakamam Jennsen.
Look at them, Jennsen.
Onlara bak, Jennsen.
Ask yourself, Jennsen.
Bir düşün, Jennsen.
Jennsen?
Jennsen?
I underestimated you, Jennsen.
Seni hafife almışım, Jennsen.
You have a lot to learn about yourself, Jennsen.
Kendin hakkında öğrenmen gereken çok şey var, Jennsen.
Well, it's suicide, but if you hand me the box, I'll draw a treasure map for Jennsen.
Bu intihar etmek demek fakat kutuyu bana verirsen ben de Jennsen için bir hazine haritası çizerim.
You draw the map, Jennsen brings back the first two boxes, then we give you the third.
Sen haritayı çizeceksin, Jennsen iki kutuyu da bize getirdikten sonra sana üçüncüyü vereceğiz.
Because you have Jennsen's mother.
Elinde Jennsen'in annesi var.
You two stay here and protect the box. Jennssen and I are going to the Palace.
Siz ikiniz kalıp, kutuyu koruyun Jennsen ile ben de Saray'a gideceğiz.
We grieve for Taralynn, get Jennsen and the box as far away from here as possible.
Taralynn'ın yasını tutup, Jennsen ve kutuyu da alarak buradan mümkün olduğunca uzağa gideceğiz.
Jennsen, dear one, for 23 years I built walls against the pain of losing your mother. And now with you before me, all those walls are crumbling. I've only just found out I have a granddaughter.
Jennsen, tatlım, 23 yıl boyunca annenin kaybının acısına dayanabilmek için, içimde bir duvar ördüm şimdi seninle birlikte o duvar yıkılıyor bir torunum daha olduğunu yeni öğrendim ve onu da kaybetmeye dayanamam.
Jennsen, no
Jennsen, yapma!
You can't come with us, Jennsen.
Bizimle gelemezsin, Jennsen.
Jennsen, you have to run.
Jennsen, kaçmalısın.
If Jennsen hadn't separated the boxes, I'd probably have razed every village in D'Hara by now.
Jennsen kutuları ayırmasaydı D'Hara'daki tüm kasabaları şimdiye kadar yok ederdim muhtemelen.
Until we get the other two from Jennsen, there's no point in telling Kahlan.
Jennsen'den diğer ikisini alana kadar Kahlan'a anlatmak gereksiz.
Darken Rahl found out we were hiding Jennsen.
Darken Rahl, Jennsen'i sakladığımızı öğrendi.
Where's Jennsen?
- Jennsen nerede?
She escaped into the woods with the boxes just before they kicked in my door.
Kapımı kırmalarından hemen önce Jennsen, kutularla birlikte ormana kaçtı.
We have to find Jennsen and get the boxes.
Jennsen'i bulup, kutuları almalıyız.
Richard, we don't even know if Jennsen's still alive.
Richard, Jennsen'in hala yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyoruz.
If I Confess whoever's in charge of this garrison, we might find out what happened to Jennsen and the boxes.
Garnizonu yöneten kişiyi teslim alabilirsem Jennsen ve kutulara ne olduğunu öğrenebiliriz.
We need him to tell us what happened to Jennsen, the Seeker's sister.
Arayıcı'nın kardeşi Jennsen'e ne olduğunu anlatması lazım.
I didn't know how to tell you this, Jennsen, but you, Richard and I share the same father.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum Jennsen fakat senin, Richard'ın ve benim babalarımız aynı.
Jennsen.
Jennsen.
Where are they, Jennsen?
Neredeler, Jennsen?
You didn't have much time. You had to hurry, Jennsen. But you had to get rid of the boxes.
Acele etmen gerekiyordu, Jennsen fakat kutulardan da kurtulman gerekiyordu.
I'm sorry, Jennsen, something terrible has happened.
Özür dilerim, Jennsen çok korkunç bir şey oldu.
Jennsen, I know our brother.
Jennsen, kardeşimizi tanıyorum.
Jennsen, if I were the cruel tyrant that Richard paints me as, why would I want to save people?
Jennsen ben, Richard'ın beni göstermek istediği gibi merhametsiz bir zorba olsam neden insanları kurtarmak isteyeyim?
Jennsen!
Jennsen!
Jennsen, don't you see?
Jennsen, anlamıyor musun?
Jennsen, look at my eyes.
Jennsen, gözlerimin içine bak.
Yes, Jennsen, I did use the power of Orden.
Evet, Jennsen Tarikat gücünü kullandım.
I'm sure you could tell me, for example, what was the gift you gave your sister Jennsen last year when you were trying to earn her trust?
Eminim ki bana geçen yıl güvenini kazanmak için kardeşiniz Jennsen'e ne hediye ettiğinizi söyleyebilirsiniz.
Leave the Palace of the Prophets at once and find the sister of the Seeker, the pristinely ungifted one, Jennsen Rahl.
Bir an önce Kehanetler Sarayı'ndan ayrılıp Arayıcı'nın kardeşini Gerçek Dokunulmaz, Jennsen Rahl'ı bul.
Oh, I'm so sorry, Jennsen.
Çok üzüldüm Jennsen.
Where have they taken Jennsen?
Jennsen'ı nereye götürdüler?
Tell me where they've taken Jennsen.
Jennsen'ı nereye götürdüklerini söyle.
The Sisters of the Dark could be using Jennsen somehow to re-establish his dominion.
Karanlık Rahibeler, Gardiyan'ın tekrar hakimiyet kurmasını sağlamak için bir şekilde Jennsen'ı kullanacak olabilirler.
Play date with Jensen.
Jennsen ile oynuyor.
The victim's name is Monica Jennsen, 28.
Kurbanın adı Monica Jennsen, 28 yaşında.
What kind of case was Jennsen working on lately?
Jennsen daha önce ne tür davalarda çalıştı?
So she couldn't have been flying the plane.
Ajan Jennsen, uçak havalanmadan çok önce ölmüştü. Öyleyse uçağı uçuramazdı.