English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ J ] / Jete

Jete tradutor Turco

133 parallel translation
- Jetes?
- Jete.
We get a helicopter here, it lands on the roof... ... and takes us to a jet.
Helikopter isteyelim, çatıya indirsinler ve helikopterle jete gidelim.
The jet for a hostage.
Jete karşı bir rehine.
A tour jete?
"Tour Jete" mi?
This young man will escort you to a private jet.
Bu genç adam size özel bir jete kadar eşlik edecek.
Reach for the jeté!
Geril ve jete!
When I talk that jet in, stall the refuelling till we get aboard.
Ben o jete girip konuşana kadar, yakıt ikmali ile onları oyalayacaksın.
Get on ajet to Tokyo and ask the chairman.
Bir jete atlayıp Tokyo'ya gidin ve şirketin sahibine sorun.
I'm all psyched up to go on a private jet.
Tamamen özel jete odaklandım ben.
Jer, I've got the jet gassed up and on the runway in Seattle.
Jer, jete yakıt ikmali yaptım ve şu anda Seattle'daki pistte duruyor.
They're gassing up the jet as we speak.
Biz konuşurken, jete yakıt ikmali yapıyorlar.
Tour jete. Twist. Over.
Küçük bir çaydanlığım ben.
10 : 00, 2 : 00, quarter to three. Tour jete. Twist. # I'm a little teapot # Let her fly!
Saat iki, üçe çeyrek var, ve uçur onu!
Maybe right at the Mexico City airport, we could just get right on another jet.
Evet, doğruca Meksika şehri havaalanında inip doğruca başka bir jete bineriz.
Fuel the jet.
Jete yakıt koy.
Chloe's parents... they own a private jet, and I've never even been in a jet.
Chloe'nin ailesi kendi jetlerine sahip ve ben daha bir jete binmedim.
At night. With those jet-pack things?
Jete sığdırılabilecek portatif tesislerden var mı sizde?
Yeah, it's like we can call them up on a whim and boom, we're on a Learjet to Monte Carlo with the Shmenkmans.
Evet, onları arayıp o anda plan yapabiliriz ve bam! Lear jete atlayıp Shmenkman'larla Monte Carlo'ya gidebiliriz.
Almost bent my plane on this Jet up there.
- Ne haber? Neredeyse yukarıda bir jete bindiriyordum.
I'll take you to the jet.
- Gitmeliyiz. - Seni jete götüreceğim.
Sam, contact the parents. Danny, you come with me.
Eğer bir sonraki jete binersek onu geçebiliriz.
So you know nothing about the agents that stormed my jet?
Jete baskın yapıldı, biliyor musun?
- Like the jete, jete, step...
Jete, jete, adım, jete.
Oh, you were so excited about going to cuba and riding in the jet.
- Küba'ya gideceğin ve jete bineceğin için çok heyecanlıydın.
And having a different private jet for every day of the week.
Her gün farklı bir jete binmek.
Contact the jet.
Jete haber verin.
This takes us to the jet.
Bu bizi jete götürecek.
Boss, the private jet he booked is refuelled, standing by.
Patron, özel jete yakıt kondu, hazır bekliyor.
He prefers jet travel to train travel, vodka scotch, and likes to get his news from the radio, not the paper.
Tren yerine jete biner. Viski yerine votka içer haberleri gazete yerine radyodan öğrenir.
We need someone to scramble some F-16s or something up there, help us out. "
bize yardım etmesi için birkaç F-16 ya da benzeri jete ihtiyacımız var. "
Luckily daddy didn't need the g5.
Şansıma babamın özel jete ihtiyacı yoktu.
The paparazzi followed Morgan's limousine all the way to a local airport, where Morgan, her mother and her manager boarded a private jet back to hollywood...
Paparazzi bütün yol boyunca menajerini ve annesini, kendisiyle beraber Hollywood'a özel bir jete binmek için yerel hava alanına kadar takip etti...
We just saw you get into a jet on TV.
Az önce televizyonda jete binerken gördük seni.
Young lady, when I chartered this jet, I was promised a discreet journey.
Bayan, bu jete bindiğinde gizli bir yolculuk olacağı konusunda anlaşmıştım.
I have a solid say-yes-to-jet policy, so what's the problem?
Katı bir "jete evet de" politikam vardır. Yani sorun ne?
Corporate jet access card, board member of the Manhattan Conservatory,
Epey pahalıdır. Şirkete ait jete biniş kartı. Manhattan Konservatuarı yönetim kurulu üyesi.
He did, but the Scott I knew would've been first on the jet.
Söyledi ama jete ilk binenin Scott olacağını düşünüyorum.
We cross the bridge. We get on the jet.
Köprüyü geçip, jete bineceğiz.
I guess I don't need my own jet.
Sanırım jete ihtiyacım yok.
look, I need to borrow a jet.
Bir jete ihtiyacım var.
- We can't reveal that until you're on the jet.
- Siz jete binene kadar açıklayamayız.
Now that we're on the jet, can you tell us where we're going?
Jete de bindiğimize göre nereye gittiğimizi söyler misiniz?
Fuel the jet.
Jete yakıt al.
You know they'll never let you get close to that jet...
Jete asla yaklaştırmayacaklarını biliyorsun.
We're dancing the tour jeté most of all
Dans ediyoruz heryerde
At 1700 hours, Ivan Curtis boarded a private jet.
Saat 17 : 00'de Ivan Curtis özel bir jete bindi.
So maybe you could, uh, start jeté-ing... and stop "je-terrorizing" me.
Belki bana karşı lé-terör estirmeyi bırakıp, lé-kolları sıvayabilirsiniz. *
You're like mini-Monique. Jeté, jeté. - Zoe.
Mini-Monique gibisin.
Glissade, jeté, glissade, jeté, tombé, coupé, pas de bourrée, brisé.
Glissade, jeté, glissade, jeté, tombé, coupé, pas de bourrée, brisé.
Glissade, jeté...
Glissade, jeté...
Did you see my Grand Jeté?
Yaptığım Grand Jeté'yi gördünüz mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]