Jitters tradutor Turco
329 parallel translation
Ever since you gave him those orders yesterday to cut through these waters... he's had the jitters.
Dün, bu sulardan geçme emrini verdiğinden beri heyheyleri üstünde.
You give me the jitters!
Ürkütüyorsun, beni!
It gives me the jitters.
Burası sinirlerimi geriyor.
She's deliberately afflicting mankind with the jitters.
Bilerek insanlara sinir hastalığı veriyor.
Sometimes I get the jitters, and sometimes I get a terrific yen to stay put.
Bazen içime bir korku siniyor ve bazen de yerimden kıpırdamaya çekiniyorum.
I guess the way you were riding gave her the jitters.
Atı sürüş şekliniz onu aşırı gergileştirdi.
The shooting give you the jitters too?
Çatışma seni de mi korkuttu?
I got the jitters. If the gentleman has butterflies in his stomach, I suggest a dash of rover.
İçi içine sığmayan birine, bir yudum Rover öneririm.
I went to the doctor today about these jitters I got... and he said it was the wagon for a month or a whole new set of organs.
Bu sinir mevzusu yüzünden bugün doktora gittim ve o da ya bir aylığına içkiyi keseceğimi ya da bir kaç organımın çalışmayı keseceğini söyledi.
I guess I got the jitters tonight.
Galiba bu akşam çok gerginim.
They've got the jitters, you see.
Oldukça zayıflar.
I guess I got the jitters.
Sanırım sinirlerim bozuldu.
Or I would have got the jitters the minute I got on.
Ya da biner binmez asabım bozulurdu.
Opening-night jitters. Look, if mr.
Açılış gecesi heyecanındandır.
She got the jitters and went to stay with a friend.
Korkudan ödü koptu, arkadaşının evinde kalacak.
He's got the jitters.
Kafayı sıyırdı.
" Jitters, jitters
Asabiyet, asabiyet
" He never had jitters
Hiç asabi olmadı
- The morgue gives me the jitters. - Forget her. I've covered everything :
- Morg beni aşırı korkutuyor Unut onu
Everything except the jitters.
Stres hariç.
And your jitters all the time about everything...
Ayrıca tüm bu zaman boyunca her şeye aşırı derece de sinirlenmen...
You got the jitters.
Ödün bokuna karıştı.
Ηe's got the jitters.
Korkuyor.
She gives me the jitters.
Bana dehşet veriyor.
- Early-morning jitters.
- Seher vakti gerginliği işte.
I must have the jitters.
Aslında, bunun için kaygılanmalıyım.
Full of opening-night jitters?
Açılış gecesi gerginliği mi?
We all got the jitters the first time out.
İlk seferinde hepimiz sinirli oluruz.
You give me the jitters.
Beni sinir ediyorsun.
Say " "jitters." "
'Sinir'de bakayım.
This is no time to get the jitters.
Telaşlanmanın zamanı değil.
You've got the jitters.
Sinirlisin.
Mild stage jitters.
Hafif bir sahne gerginliği.
You guys give me the jitters.
Beni sinir edip geriyorsunuz.
You got the jitters.
Sen de sinirlilik var.
I think she just came down with a terrible case of the jitters.
Dava yaklaşınca stres arttı tabi.
- Lou, Lou, don't get the jitters.
- Lou, Lou, sakın içme.
I don't understand these jitters.
Bu tavrını hiç anlayamadım doğrusu.
Dave, you getting the jitters?
Dave heyecanlanıyor musun?
You have opening night jitters...
Gece açılışın var, sinirler...
Well, I've... I've just been invited to deliver a paper at the State Psychiatric Convention this week, and I've got a first-class case of the jitters.
- Bu haftaki eyalet psikiyatri konferansına bir makale sunmak üzere davet edildim.
Well, looks like we've all got the jitters this morning.
Anlaşılan bu sabah hepimizin heyheyleri üstünde.
Never mind him. He's just got the wedding night jitters.
Gerdek gecesi korkusuna kapıldı sadece.
Bill, you got the jitters.
Fazla gerginsin Bill.
Perfect!
Wells'i Jitters'a götürmesini istemisim.
I got the jitters lately.
Bugünlerde ürkekliğim üzerimde.
- They thought me a lech! - Get jitters?
- Beni sapık biri sandılar!
- Only a case of election day jitters.
Kendini üstün gördüğü için onu suçlayamam.
He has the jitters.
Gerilir.
They were into their third straight double shift when they arrested Simonson.
Jitters'da çörek satmaya başladık, bugün iki tane yedim.
And you're the Trickster. Trickster.
Dr. Wells'i Jitters'a götürecegim.