Jonah tradutor Turco
1,926 parallel translation
Jonah.
Jonah.
Jonah?
Jonah?
Jonah Santana, Ben Blyleven and Viola Franks.
- Jonah Santana, Ben Blyleven ve Viola Franks.
Finding proof that Jonah Santana is the killer.
Yakalandın diye ödüm koptu. Jonah Santana'nın katil olduğunun kanıtını bulmakla meşguldüm.
Deputy Director of our local Immigration and Customs Enforcement ( ICE ) office.
Yerel Göçmenlik ve Gümrük Uygulamaları Bürosu müdür yardımcısı Franklin Jonah bizlerle. Teşekkürler, konuğunuz olmaktan keyif duydum.
We'd be like Jonah, preferring things to people. - So?
İnsanlardan kaçan Yunus gibi oluruz.
Reverend Jonah King, the self-proclaimed prophet...
Peder Jonah King, kendini peygamber ilan etti ve...
Investigators, in cooperation with the Colorado state police, have issued an all points bulletin for Jonah King's immediate detention in connection with the murders of a young married couple in Loveland, Colorado.
Araştırmacılar, Colorado polisiyle birlikte Loveland, Colorado'da bir çiftin ödürülmesinde suça iştirak etmekten dolayı Jonah King'i arıyorlar.
Look, there's Jonah King.
Bak, Jonah King burada.
She knew Jonah King?
Jonah King'i tanıyor muydu?
Jonah King's into voodoo?
Jonah King "voodoo" yapıyor muydu?
She learned her lesson, was a good little follower for 18 months, then one night, she got Jonah alone and stabbed him in his face with a pentagram pendant, and vanished into the darkness.
Dersini aldı. Sonraki 18 ay boyunca onun iyi bir takipçisi oldu derken, bir gece Jonah'ı tek başına yakaladı ve onu bir pentagram kolyeyle yüzünden yaralayarak karanlığın içinde kayboldu.
Not unless I'm drinking it from Jonah King's skull.
Jonah King'in kafatasından içmediğim sürece hayır.
Call Jonah King.
Jonah King'i ara.
Jonah's gonna do it.
Jonah bunu yapacak.
Jonah.
- Jonah.
Jonah, I'm looking for room 408A.
Jonah, 408A sınıfını arıyorum.
Jonah Trimble?
- Jonah Trimble?
You know, Jonah and I have been working on this little project.
Jonah ile bir proje üzerinde çalışıyoruz.
Trimble, Jonah and Seth, they were sitting right there.
Trimble, Jonah ile Seth tam burada oturuyormuş.
Where's Jonah?
Jonah nerede?
Jonah grabbed the wheel and the car started swerving.
Jonah direksiyona sarılınca araç yoldan çıktı.
Jonah Trimble.
- Jonah Trimble.
Hi, Jonah Trimble.
- Merhaba, Jonah Trimble.
Happy birthday, Jonah.
- Mutlu yıllar, Jonah.
Jonah!
Jonah!
It's okay, Jonah.
Bir şey yok, Jonah.
You know what's happening, Jonah?
Sen de anlıyor musun, Jonah?
Restaurant had to comp his meal because he got into a fight with a waiter by the name of Jonah Hinkle.
Jonah Hinkle isimli bir garsonla kavgasından dolayı restoran ona bedava yemek vermiş.
- Well, Jonah's not like that.
- Jonah öyle değil?
That your "feeling", is it, Jonah?
- Bu senin "hissettiğin" değil mi Jonah?
Oh, believe me, Jonah, that's what I'm banking on.
İnan bana Jonah senden bunu bekliyorum.
Jonah Gabriel, um, welcome back.
Jonah Gabriel tekrar hoş geldiniz.
Ah. Loosen those lids, Jonah, you'll make your eyeballs go dry.
Gözlerini kırp Jonah, gözlerin kuruyacak.
It's a bad world, Jonah. And inconvenient as it may be for you and me, when bad things happen, they don't just happen one at a time.
... Kötü bir dünyadayız Jonah ve bu senin ve benim için rahatsız edici olabilir ama kötü şeyler her defasında bir tane olmaz.
Most people, Jonah, they have a crash, they may not remember the impact but they still know why they got in the car.
Çoğu insan Jonah, kaza yaptıklarında çarpışmayı hatırlamazlar... -... ama neden arabada olduklarını hatırlar.
What's happening, Jonah? Hmm?
Neler oluyor Jonah?
I'm willing to move on, Jonah.
Taşınmak istiyorum Jonah.
You're a good cop, Jonah.
İyi bir polissin, Jonah.
Why didn't you do that, Jonah?
Neden bildirmedin, Jonah?
It's the shadow line, Jonah.
Bu gölgelerin yolu, Jonah.
Congratulations, Jonah Gabriel.
Tebrikler, Jonah Gabriel.
- I didn't... - Stop it, Jonah!
Bırak artık, Jonah!
Jonah Gabriel.
Jonah Gabriel.
- Jonah.
- Jonah.
Two weeks ago I told Jonah that if he didn't tell you about Connie then I would.
İki hafta önce Jonah'a anlatmasını yoksa benim anlatacağımı söyledim.
Judge yourself by your actions, Jonah.
Kendini yaptıklarınla yargıla, Jonah.
You talked to the wrong guy, Jonah.
Yanlış adamla konuştun, Jonah.
What have you done, Jonah?
Ne yaptın, Jonah?
- Jonah, I...
- Jonah, Ben...
- Jonah...
- Jonah!