Joyride tradutor Turco
199 parallel translation
The first, for stealing an auto for a joyride.
Ýlki çalýntý arabayla dolaţmaktandý.
You'll take no joyride in this town with them painted hussies.
Sen bu kasabada o boyalı sürtüklerle hiçbir yere gitmiyorsun.
Okay, Red, here's your chance for that joyride.
- Peki, Red. Oyuncağa binme şansı senin.
Went for a joyride to see for myself.
Kendi gözlerimle göreyim diye bir turladım.
Joyride for the Chief of Staff.
Personel Şefi için keyif uçuşu diye.
Meanwhile, the war was portrayed as a joyride.
Onların akıbetlerinin ne olacağını göreceğiz.
The joyride is over!
Eğlence gezisi bitti!
Did you finish your joyride?
Gezintin bitti mi?
Devon, all I know is those two guys from the party, they didn't take her for a joyride.
Devon, bütün bildiğim, partideki o iki adamın onu bir eğlence gezisine çıkarmadıklarıydı.
- The Lords of Death were only on a joyride.
- Ölüm Lordları yalnızca eğlenmeye çıkmışlar.
We're gonna go for a joyride.
Otomobil gezintisine çıkacağız.
Joyride.
Otomobil gezintisi.
We're givin'our neighbor a joyride!
Komşumuzla gezintiye çıkacağız!
Anyone wanna go on a joyride with us?
Bizimle gezintiye katılmak isteyen var mı?
Like a blizzard in Buffalo, my friend. Yeah, I told the supervisor that we were set upon by some armed thugs who then commandeered the vehicle and took it for a joyride.
Şefe silahlı haydutların bize saldırıp kamyonu çaldıklarını ve biraz gezdiklerini söyledim.
It's got the right licence plates so the average Joe will just think we're a couple farm boys and a prostitute in town for a little joyride.
Plakası uygun, sıradan biri bizi eğlenmek için şehre inmiş iki çiftçi ve bir fahişe zanneder.
Hell of a time to take a joyride!
Tam da gezinti yapmanın sırası!
"Boy and convicted killer go on joyride"?
"Çocuk ve hükümlü katil çalıntı arabayla dolaştı" mı?
Let's give this Vato Loco a joyride!
Hadi bu Vato Loco'yu gezmeye çıkartalım!
At least tell me why Haynes did four years for a joyride, huh?
Haynes neden basit bir suçtan 4 yıl yedi?
We're going for a joyride.
Biraz gezintiye çıkalım.
It's probably some kids out for a joyride.
Araba ile gezmek isteyen bir kaç velettir herhalde.
They're on a joyride, one game now from Champaign.
Sevinç yumağı oluşturdular, şimdi Champaign'den 1 maç uzaktalar.
We proud Bundys three will guard against those who will pillage and plunder and joyride in the Dodge.
Gururlu üç Bundy, Dodge'ı yağmalayacak, soyacak ve çalıp gezecek kişilere karşı arabayı koruyacak.
When Patterson trips the brakes, our joyride is gonna be over.
- Pattersen bir göt olabilir ama aptal değil. Eninde sonunda trene fren yaptırmayı akıl edecektir. Ve o zaman bu şirin yolculuğumuz son bulacak.
You took Donovan on that fucking joyride!
Sen o boktan gezintide Donovan'ı öldürdün
Then, in the interests of science, I suppose I must go along with you for this joyride.
Bilimsel ilgimden dolayı sanırım bu gezide size katılmalıyım.
Is Kramer back from his little joyride yet?
Kramer küçük bisiklet gezisinden döndü mü?
A little joyride.
Kısa bir yolculuk.
You're supposed to wash it, not take it for a joyride.
Gez diye vermedim arabayı, yıkat diye verdim.
He used them instead for a joyride.
Ancak bu genç kanatları eğlenmek için kullanır.
Oh, man! Must've been a joyride situation.
Sanırım, bir çalıntı araba gezintisi olayı.
We tried to put this wedding together in three days while you take a casual joyride in getting here!
Biz bu düğünün ayarlamak için üç gündür uğraşıyoruz, siz ise elinizi kolunuzu sallayıp, buraya gelmek için keyifli bir seyahat yapıyorsunuz!
A little joyride up the cape.
Capeside'ı gezeriz.
Their little joyride didn't harm them in the slightest.
Küçük gezinti onlara hiçbir zarar vermedi.
I took my father's shuttle out for a joyride and proceeded to fry all the relays.
Babamın mekiğini kaçırıp gezintiye çıktım, ve bütün röleleri kızarttım.
His comeback had turned into a joyride as Michael would regain the MVP award and lead the Bulls into NBA history with a record for regular-season victories.
En Değerli Oyuncu ödülünü yeniden almasıyla... ve lig içindeki galibiyet rekoru ile... Bulls'un adını NBA tarihine yazdırmasıyla... geri dönüşü büyük bir zevke dönüşmüştü.
So, wait, wait... you blew off the surveillance and what, took a little joyride with him?
Dur, dur... Gözaltını ihlal ettin ve onunla eğlenceli ufak bir gezintiye mi çıktınız?
Rocky the flying squirrel took a well-deserved joyride through the sunny skies of Frostbite Falls!
Rocky uçan sincap hak ettiği araba gezisini Frostbite Şelaleleri'nin güneşli gökyüzüne doğru yaptı!
Commissioner Gilson has slapped Bly and teammate, Joe Tanto... with a $ 25,000 fine... for their recent joyride through downtown Chicago.
Duyduğuma göre bahisçi Gilson, Bly ve takım arkadaşı Joe Tanto'nun Chicago'daki keyif veren yarışından 25.000 dolarlık kar elde etmiş.
Yet another useless joyride at the cost of mere millions to the US taxpayer.
Şu ana kadar işe yaramaz bir sahildeyiz. Amerika'ya milyonlarca dolar vergi ödeyenlerin...
Taking a joyride in the client's car.
Müşterinin arabasında gezintiye çıkalım.
- You almost got killed on that joyride.
Bu kaçak gezintide ölebilirdin.
Maybe he took a joyride.
Belki hava almaya çıkmıştır.
Just repressurizing the line, see if we can't put the brakes on this little joyride.
Hatta tekrar basınç veriyoruz. Bakalım bu küçük yolculuğa bir son verebilecek miyiz.
Escorting a bunch of diplomats on a joyride to some conference or other.
Birkaç diplomata, bir konferansa giderlerken eşlik ediyoruz.
You go for one joyride and they never let you forget it.
Bir kere yaptığını gördüler mi, bunu sürekli hatırlatıp dururlar.
A fire is no excuse for a joyride.
Yangın, arabayı alıp turlamak için bir bahane değildir.
So, Jimmy... a member of your pit crew dies and you go on a joyride.
Servis ekibinden biri ölmüşken gezintiye mi çıkıyorsun?
A joyride in a mail truck?
- Posta kamyonuyla gezinti mi? Cliffy ben o kamyonları yaya olarak geçebiliyorum.
Well, who kills for a joyride?
Bir arabayla gezmek için kim cinayet işler ki?