English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ J ] / Joyriding

Joyriding tradutor Turco

76 parallel translation
If you were out joyriding plastered, or got into a scrape, why don't you admit it instead of accusing innocent people?
Gezintiye çıktınız, sarhoş oldunuz, başınız derde girdi. Masum insanları suçlamayın.
Ah, I knew the white hope of cavendish cars... Would blab when I saw him joyriding with you in the park.
Sizi arabayla parkta gezerken gördüğümde, Cavendish Arabaları'nın umudunun boşboğazlık edeceğini biliyordum.
And look, no joyriding, understand?
- Sakın oyalanma anladın mı?
- What was he doing joyriding in my car?
- Arabamla ne yapıyordun?
They were joyriding in a car they hot-wired.
Düz kontakla çalıştırdıkları arabayla geziyorlarmış.
breaking a couple of windows, joyriding.
Bir kaç cam kırmak, başkasının arabasını almak.
I thought you were out joyriding in the Pennington.
Pennington'la birlikte keyifli bir sürüş yaptığını sanıyordum.
More likely a day at the circus for some joyriding punks.
Daha çok eğlence arayan birkaç serseri sirke gitmiş gibi.
Well, actually, the first time I ever been caught for anything... the judge reduced my crime from grand theft auto... to attempted joyriding.
Daha doğrusu herhangi bir şey yüzünden ilk yakalanışım olduğu için hakim suçumu araba hırsızlığından çalıntı araç kullanmaya teşebbüse çevirdi.
Tell them they're out joyriding again.
Yine gezintiye çıktıklarını söyle.
Do you remember the time that he loaned me his car and then I went joyriding in it with another date?
Hatırlıyor musunuz, bir keresinde bana arabasını ödünç vermişti. Ben onu ekip, bir başkasıyla çıkmıştım.
That joyriding son of a...
Eğleniyorsundur umarım seni...
I found you and 2 of your buddies drinking beer, joyriding, taking potshots out into the desert.
Seni ve iki arkadaşını orada bira içerken, eğlenerek gezerken çölde atış yaparken bulmuştum.
You can park my car. But no joyriding! - Mmm.
Arabamı park edebilirsin ama gezmek yok.
Unless you're joyriding.
Gezmek için kullandıysan bırakırsın.
We've got a couple of girls joyriding.
Araçtan gezintiye çıkmış iki kız çıktı.
You two are under arrest for joyriding.
Sizi çalıntı araba kullanmaktan tutukluyorum.
Calvin got benched for going out joyriding last night.
Dinle bak. Calvin dün akşam arabayla gezdi diye askıya alındı.
So, what you in here for, Twitch? Oh, ha, joyriding.
Buraya neden geldin?
Before I met The Father the only thing that ever gave me a rush was joyriding.
Babayla tanışmadan önce tek yaptığım öylece gezinmekti.
Arrested last June for joyriding.
Gecen hazirandan bir arabayı kaçırıp gezmekten tutuklanmış.
Hmm. she was 18 when she was arrested for joyriding.
Gezme amaçIı araba çalmaktan tutuklandığında, 18 yaşındaymış.
Joyriding.
Gezme amaçIı.
Did you know she was going to the city with the Murphy kid let alone joyriding around Manhattan with him?
O gece Murhpy denen çocukla şehire gittiğini biliyor muydun, onunla tek başına Manhattan'ı turlamasına izin verdiğini?
For joyriding or something.
Araba kaçırmaktan falan.
Look, if you want to milk your per Diem, that's your business, but you can't go around joyriding on the company's time.
Bak, kendi zamanın ile orada vakit geçirmek istiyorsan, sen bilirsin. Ama şirketin zamanını orada kullanamazsın.
I mean, like, joyriding at 19.
Yani, basit, 19 yaşında araba ödünç almak.
One of the members of Dethklok was joyriding with a clown...
Dethklok üyelerinden birisi bir palyaçoyla keyif sürüşüne çıktı...
Well, joyriding in that boat was an alcohol-related offense.
O tekneyle gezmeye çıkmak alkolle ilgili bir suçtur.
Uh, stealing cars, you know, joyriding.
Araba hırsızlığından, bilirsin işte, eğlenmek için.
Before he became Mother Teresa, Tommy had a big-time penchant for joyriding.
Rahibe Teresa olmadan önce, Tommy, çalıntı arabayla gezmeye bayılırdı.
He got busted for shoplifting and then he got picked up for joyriding in a stolen carriage.
Dükkan hırsızlığından yakalanmış ve at arabalarında kaçak seyahat etmekten çok hoşlanırmış.
Yeah? Joyriding their cars?
Arabalarını yürütmek.
12 burglaries, joyriding a horse and carriage, 7 cases of pick-pocketing, 24 instances of consuming food without paying for it.
12 hırsızlık, çalıntı at arabası ile dolaşma, 7 yankesicilik, 24 kere parasını ödemeden yemek yeme.
But some girl kills herself joyriding at night, probably drunk on moonshine or something.
Fakat bazı kızlar araba üzerinde..... mehtabın altında içkili şekilde kendilerini öldürüyorlar.
Joyriding.
Araba hırsızlığı.
That's joyriding.
Evet, doğru.
You're not supposed to go joyriding with civilians.
Sivilleri dolaştıramam.
I was just thinking about the time I went joyriding.
Arabayla izinsiz gezdiğim zamanı düşünüyordum.
You re they ar't joyriding? All right, check with the judge.
- Arabayla gezip dolaşmadıklarından emin misiniz?
Does your mom know you're out joyriding?
Annen nerelerde oynadığını biliyormu?
in lock-step with Suarez's crimes. As he went from joyriding to homicide.
Araba çalmaktan cinayete kadar gidiyor.
Joyriding and a domestic in one night, eh?
Bir gecede hem aşırı hız ve hem de bir yerli, ne diyorsun?
The kid went joyriding and damaged public property.
Çocuk eğlencesine araç çaldı ve kamu malına zarar verdi.
Someone has to stay on top of things while you are off joyriding.
Sen neşe içinde otomobil gezintisi yaparken, birileri önemli şeylerle ilgilenmeli.
You expect me to believe that you were just joyriding in a tow truck?
Çekiciyle laf olsun diye gezdiğine inanmamı mı bekliyorsun yani?
3 guys were out joyriding in that SUV.
3 kişi çalıntı SUV ile geziyordu.
Underage drinking, joyriding... you're going to have to face the music.
Reşit olmayan yaşta içki içmekle, arabayı almakla cezalandırılmakla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Stealing cars, joyriding?
araba çalıp gezmek?
So they actually bought the whole joyriding story?
Araba gezisi hikayesini yediler mi?
Joyriding.
Aşırı hızdan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]