Jsoc tradutor Turco
89 parallel translation
I can confirm he's the comptroller for JSOC, office is in the A-right of the Pentagon.
JSOC için müfettiş olarak çalışıyor Pentagon'da ofisi var.
JSOC?
JSOC ne?
You know, this guy isn't just an informant for Joint Special Operations Command.
Bu adam JSOC için sadece bir muhbir değil.
It's a variety of files and images from Joint Special Operations Command.
JSOC'tan çeşitli dosya ve resimler var.
Khan sends his tips on to JSOC.
Khan bilgileri JSOC'a gönderiyor.
That's all Joint Special Operations Command gave you on Khan?
JSOC'un Khan hakkında verdiği her şey bu kadar mı?
But even if Khan does have dirty laundry that JSOC hasn't told us about, how are you gonna find out who has it?
Khan'ın bize söylenmeyen kirli çamaşırları varsa bunu nasıl öğrenirdin?
If I don't place a call once every hour, it goes straight to the Joint Special Operations Command.
Bilgiyi garantiledim. Her saat bir kere aramazsam istihbarat direkt JSOC'a gider.
Jafar Khan may be loved by Joint Special Operations Command, but once upon a time, he had another patron saint. The CIA.
Jafar Khan JSOC tarafından sevilebilir ama önceleri başka koruyucu azizi varmış CIA.
At least petition JSOC.
JSOC'ye başvuralım. *
- JSOC can't do anything either.
- JSOC'de bir şey yapamaz.
Their unit was part of JSOC.
Birlikleri JSOC'nin bir parçasıymış.
JSOC headquarters.
JSOC kararganına.
Based on JSOC intel and the latest thermal imaging of the area where the team was taken, satellites have detected a flurry of recent activity around this old Korean War bunker.
JSOC istihbaratını ve ekibin yakalandığı bölgenin son termal görüntülerini topladık. Uydular eski sığınak çevresinde ani hareketlenmeler saptamış.
- Head of JSOC.
- JSOC'un tepesi.
So what, JSOC gave you the download on Christine, and now you think you know me?
Ne yani, JOSC sana Christine hakkında indirdiklerini verdi diye beni tanıdığını filan mı düşünüyorsun?
You read my JSOC file.
JSOC dosyamı okumuşsun.
But I found an old DOD press briefing from 2008 that mentioned McRaven's nomination to lead an obscure unit within the military called JSOC, the Joint Special Operations Command.
Fakat 2008'de Savunma Bakanlığının yayınladığı bir basın brifinginde McRaven'in ordda MÖHK Müşterek Özel Harekat Komutanlığı adında gizli bir birimi yöneteceği vardı.
After more than a decade as a war reporter, I thought I knew most of the players involved, but I'd never heard of JSOC.
Bir gazeteci olarak on yıldan fazla deneyimden sonra işimdeki ana aktörleri bildiğimi sanıyordum ama MÖHK'nı hiç duymamıştım.
There was little official record, but JSOC was formed in 1980 after the failed hostage rescue mission in Iran.
Hakkında çok az resmi kayıt vardı fakat bu birim 1980 yılında İran'da başarısız bir rehine kurtarma operasyonundan sonra kurulmuştu.
It didn't take long for JSOC's actions to ricochet.
MÖHK'nın yaptıklarının ters tepmesi uzun sürmedi.
But under William McRaven, Afghanistan had become JSOC's war.
Fakat William McRaven komutasında Afganistan, MÖHK'nın savaşı haline geldi.
He led a company of rangers in 2003 as part of JSOC's Iraq task force.
2003'te bir bölük Komandoya... MÖHK'nın Irak görev gücünün bir parçası olarak önderlik etmişti.
I thought JSOC's rise had happened later in Afghanistan.
MÖHK'nın yükselişinin daha sonra, Afganistan'da olduğunu sanmıştım.
But I'd never heard of JSOC.
Ama MÖHK'nı hiç duymadım.
The real story, JSOC, was hidden in the shadows, out of sight.
Gerçek hikaye, MÖHK, gölgelerin ardında gözlerden uzak, saklanmıştı.
I discovered that, over the past decade, a series of secret presidential orders had given JSOC unprecedented authority.
Geçtiğimiz on yıl içinde gizli bir dizi başkanlık emrinin MÖHK'na sınırsız yetkiler sağladığını keşfettim.
The battlefield was expanded, and JSOC could now hit at will in countries beyond Iraq and Afghanistan.
Savaş meydanı genişlemişti ve MÖHK artık Irak ve Afganistan ötesinde de harekatlar düzenlemekte özgürdü.
Since there was no declared war in Yemen, I knew the strike was either JSOC or the CIA.
Yemen'e savaş ilan edilmediğinden bunun ardında yaMÖHK yada CIA olduğunu biliyordum.
I started writing stories about JSOC, their rise to lead force in Afghanistan, their covert strikes in Yemen, and it felt as though I had crossed an invisible tripwire.
Afganistan'daki yükselişleriyle belirleyici güç olmaları, Yemen'deki gizli operasyonları... bu yazdıklarım sanki görünmez bir bubi tuzağının teline basmışım gibi hissettirdi.
Every story I worked on seemed to trace back to JSOC.
Üzerinde çalıştığım her hikaye MÖHK'na çıkıyor gibiydi.
I had met operators before in my research on Blackwater but no one as close to the heart of JSOC's covert operations.
Blackwater hakkındaki araştırmalarımda operasyonda yer alanlarla görüştüğüm oldu. Fakat MÖHK'nın içinden birisiyle hiç görüşmemiştim.
But I still couldn't help wondering, was I investigating JSOC, or were they investigating me?
Ama yine de düşünmekten kendimi alamıyordum. Acaba ben mi MÖHK araştırıyordum yoksa onlar mı beni araştırıyordu?
Explain what JSOC is.
MÖHK'nın ne olduğunu açıklayın lütfen.
What has JSOC been doing in Yemen?
- MÖHK Yemen'de ne yapıyordu?
Were there ways that JSOC was being used that you found objectionable?
MÖHK'nın kullanılış biçiminde uygunsuz gördüğünüz yöntemler oldu mu?
So you're saying JSOC is able to hit harder under President Obama than they were under President Bush?
Yani diyorsunuz ki Obama yönetimindeki MÖHK Bush zamanından daha etkili hale mi geldi?
And after JSOC tried to kill him, his transformation was complete.
... ve MÖHK'nın onu öldürmeye çalışmasından sonra değişimi tamamlanmıştı.
And I think an organization we're gonna hear a lot about in the coming days is JSOC, the Joint Special Operations Command.
Sanıyorum ki ilerleyen günlerde MÖHK, Müşterek Özel Harekat Komutanlığı hakkında çok şey duyacağız.
JSOC, long shrouded in secrecy, was becoming a household name.
Uzun zamandır karanlıklara bürünen MÖHK ağızlara sakız olmuştu.
The man at the head of the table wasn't the commander in chief. It was McRaven's assistant at JSOC, General Webb.
Masanın başındaki adam başkomutan değildi McRaven'in MÖHK'ndan yardımcısı General Webb'di.
Hearing JSOC mentioned on television was jolting enough, but when I saw the admiral in front of the cameras, it felt like I'd walked through the looking glass.
Televizyonda MÖHK'dan bahsedilmesi yeterince sarsıcıyken, Amirali kameralar önünde gördüğümde sanki cam üzerinde yürüyormuşum hissine kapıldım.
I met Malcolm Nance, a legend in the world of covert ops who'd trained countless Navy SEALs and other JSOC operators.
Sayısız Deniz Komandosu ve diğer MÖHK üyesi, eğiten gizli operasyon dünyasının efsanesi.
JSOC may no longer have been a secret, but that didn't mean we knew the truth.
MÖHK artık gizli olmayabilir ama bu gerçeği bilmediğimiz anlamına gelmez.
They don't want to step into the dark, and see what goes on behind the curtain. Joint Special Operations Command became a paramilitary arm of the administration, and billions upon billions of dollars was poured into JSOC.
Perdenin arkasında ne olduğunu görmek için karanlığa adım atmak istemiyorlar ve MÖHK, yönetimin diğer paramiliter kolu haline geldi ve milyar üstüne milayar dolarlar MÖHK'na aktarıldı.
And JSOC was on the ground, snatching bodies and flying them back to ships in the Arabian Sea.
Ve MÖHK bölgeye gelip cansız bedenleri Arap Denizi'ndeki gemilere götürüyordu.
For over a decade, JSOC and the CIA had free rein in Somalia.
On yıldan fazla süredir MÖHK ve CIA Somali'de dizginleri eline almıştı.
JSOC put all its ops on hold until we pinpoint the breach.
Biz sızıntıyı bulana kadar OÖHK bütün operasyonları askıya aldı.
We cross-referenced people with clearance against JSOC employees.
Yetkisi olanlarla, OÖHK çalışanlarını karşılaştırdık.
He brought you into JSOC.
Seni JSOC'a o getirdi.
JSOC and the Pentagon are looped in.
JSOC ve Pentagon sisteme girdiler.