Judgmental tradutor Turco
583 parallel translation
I don't like to be judgmental, but you're meddling in the worst, self-serving way.
Yargıda bulunmak istemem ama sen kendi çıkarına göre işlere burnunu sokuyorsun.
He's not judgmental.
Hiç yargılayıcı değildir.
You and your judgmental moralism.
Senin şu ahlaki yargıların.
Don't think I didn't see you two looking at her in a judgmental, superior way.
İkinizin de ona nasıl ön yargıyla baktığınızı fark etmediğimi de sanmayın.
That ´ s very judgmental.
Ne çabuk yargıladın.
It sure is good to talk... to talk to you Henry because I know you're not judgmental or anything like that.
Seninle konuşmak gerçekten iyi geldi. Çünkü kimseyi yargılamak gibi bir özelliğin olmadığının farkındayım.
She's a little... judgmental.
Biraz... yargılayıcıdır.
- Who am I to be judgmental of your life?
- Seni ve yaşam tarzını yargıladım.
- And when you're not being hostile and judgmental, you're a pretty good father.
- Saldırgan ve hüküm verici olmadığında baya iyi bir babasın.
- You're very, very judgmental.
- Hep hükümde bulunuyorsun.
I didn't mean to be judgmental.
Yargılayıcı olmak istememiştim.
Well, he's sweeter than he is judgmental.
- Tenkitçi olmasından ziyade tatlı biri.
I was at Bible camp. I was learning how to be more judgmental.
Daha doğru kararlar vermeyi öğreniyordum.
- Because you're very judgmental... for a psychologist. - Why did you think that?
- Neden böyle düşündün?
You're being judgmental, and you don't even know it.
Görüyor musun? Yine hüküm vererek konuşuyorsun
Because we've left the judgmental behind.
Yargılamayı arkamızda bırakıyoruz.
I'm sorry, but I knew if I told you, you'd get judgmental and wouldn't approve.
Üzgünüm. Ama söyleseydim hemen beni yargılardın ve karşı çıkardın.
And you thought she'd be judgmental.
Bir de yargılar diyordunuz.
If you wanna rough him up a little, Xena, I won't be judgmental.
Eğer onu biraz dövmek istersen, Zeyna, bu konuda seni yargılamam.
I've been very judgmental.
Çok ön yargılıymışım.
You're awfully judgmental.
Çok önyargılısın.
I'm a sanctimonious judgmental, self-righteous, sexually frustrated, little man.
Ben sahte sofu, önyargılı... ... kendini üstün gören, cinsel hüsranı olan küçük bir adamım. - Küçük değilsin.
I don't need you getting judgmental and condescending and pedantic.
Bu yargılayan, hor gören ve bilgiçlik taslayan tavrına hiç gerek yok.
- I thought a lot about what you said and I realize maybe I was a little judgmental.
- Söylediklerini çok düşündüm ve farkettim ki belki ben çok önyargılıydım.
So promise you won't get big-brothery and judgmental.
Abilik yapmayacağına ve yargılamayacağına söz ver.
Who the fuck do you think you are, you judgmental prick?
Kim olduğunu sanıyorsun seni yargılayıcı ahmak.
I don't wanna be judgmental, but it's sick.
Yargılayıcı olmak istemiyorum, Ama iğrenç.
One day, we all sat in a circle naked, but non-judgmental and then all six of us pulled out our hand mirrors and guess what happened?
Bir gün hepimiz yere çıplak bir şekilde oturup daire yaptık. Sonra altımız da çantasından el aynasını çıkardı. Tahmin et ne oldu?
Stop being so judgmental.
- Bu kadar eleştirel olma.
- Judgmental.
Yargılama.
You seemed so moralistic and judgmental.
Çok fazla ahlakçı ve eleştireldin.
And you can be very judgmental.
Çok acımasızca yargılayabilirsin.
Look, are you being judgmental?
- Beni yargılıyor musun?
- Don't be so judgmental.
- Fazla yargılama olmasın.
Why are you so judgmental?
Neden bu kadar önyargılısın?
You are much more judgmental between girlfriends.
Sen kızlara göre çok yargılayıcı birisin.
Maybe it's "Diet." That's friendly, if a little judgmental, sure.
Belki "diet" yazacak. Bu arkadaşça, tamam, biraz yargılayıcı.
Prue, don't take this personally, but sometimes you can be judgmental.
Prue, kişisel algılama ama fakat bazen çok yargılıyorsun.
The world can be judgmental of human behaviour.
Çünkü insanlar bazı konularda çok önyargılıdır.
- It's a non-judgmental judgement.
- Bu bir yargılanamaz yargı.
I've just about had it with your judgmental attitude.
Senin bu yargılayıcı tutumun fazla olmaya başladı.
I don't want to be judgmental.
Yargılayıcı olmak istemiyorum.
She became so judgmental.
Çok yargılayıcı olmuştu.
I'm not the one being judgmental here.
Ben kimseyi yargılamıyorum.
- Judgmental?
- Yargılamayı mı?
You know, the intolerant, judgmental, hypocritical kind.
Hoşgörüsüz önyargılı, ikiyüzlü insanlar. Dar kafalı, bağnaz tipler.
You're very judgmental for someone who's still hiding.
Hala saklanan bir adama göre oldukça yargıçsın.
She's judgmental.
İnsanı yargılıyor.
Which means that she listened to something other than... the judgmental conga line in her head, and got over the fact that... to her, pudding is hospital food, and only acceptable... when you've just had a vital organ ripped out.
Bu da demek ki kafasındaki yargılayıcı hattından başka bir şey dinlemiş... ve ona göre pudingin hastanede sadece hayati organlarını yeni kesip çıkarmışlarsa kabullenebilir bir yiyecek olduğunun üstesinden gelebilmiş.
She seemed a little judgmental.
Bana biraz yargılar gibi baktı.
You were never once judgmental as I was telling you my story.
Hikâyemi anlattığımda pek de yargılayıcı olmadınız.