Jumping tradutor Turco
4,054 parallel translation
Jumping off to the jungle.
Balta girmemiş ormanlara atlayacaksın yani.
Kill yourself by jumping off a 12-Foot cliff?
4 metrelik bir uçurumdan atlayarak mı kendi öldürecektin?
What the jumping hell is that?
- Bu da ne böyle?
Jumping on me like that.
Böyle üstüme gelme.
You mean, without Nina and Ella jumping on our heads?
Yani Nina ile Ella tepemize çıkmadan demek istiyorsun.
Than jumping off balconies, jumping off windows...
Balkondan, camlardan atlamaktan farklı.
[Sighs] Well, maybe you'd see it more if I wasn't jumping up and down the whole time.
Bütün şarkı boyunca hoplayıp, zıplamazsam daha çok görürsün.
I wanted to be reminded of our initial instincts before jumping back into it.
Tekrar çalışmaya dalmadan önce ilk içgüdülerimizi hatırlamak istedim.
You can't even let a person say sorry anymore... without jumping on it and challenging every fucking word.
Üzerine atlamadan ve her kelimeyi değiştirmeden artık bir insanın üzgün olduğunu söylemesine izin bile vermiyorsun.
Look, man, the bitch can't be jumping out on me like that.
Bak adamım, kaltak önüme böyle birden atlamasaydı.
Coach called, and Jessie starts jumping up and down,
Koç aradı, Jessie zıplayarak geldi.
Billy, you're not thinking about jumping, are you?
Billy, atlamayı düşünmüyorsun, değil mi?
Stop jumping on the sofa.
Koltukta zıplamayı bırak.
Doomed couples jumping to their deaths in Victorian times.
Victoria döneminde kader mahkûmu çiftler ölümlerine atlarlarmış.
Stumbled while jumping.
Zıplarken tökezledi.
In jumping broke my leg.
Zıplarken bacağımı kırdım.
You jumping in the pool, you sending us your kids, I get it.
Havuza atlaman, çocukları bize yollaman, şimdi anlıyorum.
You know you're jumping a tooth?
- Diş atlamasını biliyor musun?
Hey, look what I found jumping around.
Hey, etrafta zıplayan birşey buldum.
Jumping around?
Zıplayan mı?
Yeah, jumping around.
Evet, zıplayan birşey.
The vermin were literally jumping off his scalp.
Haşaratlar kafasında alem yapıyor resmen.
You're not jumping?
Atlamayacak mısın?
- They're jumping Oscar!
- Oscar'a saldırıyorlar.
You're jumping every time somebody walks in the door.
Ne zaman biri kapıdan girse yerinde duramıyorsun.
Well, I think you're jumping to conclusions about me.
Bence hakkımda çabuk yargıya varıyorsun.
Thank jumping Jesus you're not charging me for this initial consult or you'd be hearing a goddamn dial tone.
Allahtan bu ilk danışmayı ücretlendirmiyorsunuz yoksa, kahrolasıca bir telefon sesi duyardınız.
Dylan Sayer, 32-year-old male, attempted suicide by jumping off of a building... shattered both legs, multiple rib fractures and a depressed skull fracture.
Dylan Sayer, 32 yaş, erkek binadan atlayarak intihara teşebbüs iki bacağı da zarar görmüş, çoklu kaburga kırığı ve beyinde çukurlaşma.
- He said congratulations on being so brave and jumping from so high.
- Dedi ki o kadar yüksekten atlamak takdir edilesi bir cesaretmiş.
The one who was proven willing to jump from the tallest building for her and also willing to stop jumping from the tallest building for her.
Kızı için yüksek binadan atlamayı göze alan... yine onun için yüksek binadan atlamayı bırakan, isteğini kanıtlayan birine.
Will you make my dream of jumping from La Quebrada come true?
La Quebrada'dan atlama hayali gerçekleşecek mi?
I know that Maggie is happy now jumping from some cloud into her grandfather's arms.
Şunu biliyorum ki Maggie şimdi mutlu dedesinin kollarında bir buluttan diğerine zıplıyor...
Well, I'm a live life on the edge kinda guy, so I think we'd probably do a lot of skydiving or bungee jumping or off roaring in my new 4-wheel drive.
Ben hayatı sınırlarda yaşayan bir adamım,... muhtemelen hava dalışı yapardık bungee jumping veya yeni dört çeker arabamla dağ yarışı falan yapardık.
You're a big man to be jumping a 16-year-old in the back of your van. Mate, we was just kissing.
Arabanın arkasında 16 yaşında kıza atlayamayacak kadar büyüksün.
Well, that's jumping to conclusions a little, Nic.
Pekala, sonuca birazcık hızlı atlamıyor musun Nic.
This whole sheriff thing you're doing it's one long bungee jump without a cord.
Yaptığın şu şeriflik işi ip olmadan çok yüksek bir yerden bungee jumping atlayışı resmen.
Like, jumping over a fence.
Bir çitin üzerinden atlarken düşmüşümdür.
♪ Jump, jump, jump, jumping up ♪
♪ Jump, jump, jump, jumping up
♪ She got you jumping off the deck
♪ She got you jumping off the deck ♪
No more jumping the gun on these people.
- Bu insanların üstüne silahla atlamak yok.
Here I am, I'm jumping through hoops because she records everything.
Geldim, tüm zorluklara katlanıyorum çünkü her şeyi kaydediyor.
How are you gonna save Claudia by jumping in front of a moving car?
Hareket eden bir arabanın önüne atlayarak Claudia'yı nasıl kurtaracaktın?
It's just that jumping in front of a speeding car with Claudia in the trunk and playing chicken with a car thief, Artie wasn't just putting himself in danger.
Claudia bagajdayken hızlı bir arabanın önüne atlayarak ve bir araba hırsızıyla ölüm oyunu oynayarak Artie sadece kendi hayatını tehlikeye atmadı.
You didn't see him jumping on the bed?
Yatakta zıpladığını görmedin mi?
Well, we're going to be jumping through fiery hoops.
Ateşli çemberlerden atlamaya gideceğiz.
She bungee jumps.
Bungee jumping yapar.
We'd have been fine jumping off the roof.
Çatıdan atlamaktan bir zarar gelmezdi.
The jumping off point. "
Atlama noktası. "
Of course there's no doubt this concept itself is merely a jumping-off point.
Tabii şüphesiz bu konsept bizzat bir atlama noktası.
What did the optimist say as he was jumping off a building?
Optimist biri binanın tepesinden atlarken ne der?
I'm jumping in the pool.
Havuza atlıyorum.