Just one of those things tradutor Turco
308 parallel translation
Just one of those things.
Baş ağrıtan işler işte.
- Alice, it's just one of those things.
- Alice, bu da açıklayamayacağım olaylardan biri daha.
- Just one of those things.
- Hep olan şeylerden işte!
Just one of those things somebody started.
Birinin başlattığı bir gelenek işte.
He said he's sorry for what happened, but it was just one of those things.
Olanlar için üzgün olduğunu söyledi, ama söylediği tek bu değildi.
Just one of those things.
Olaylar öyle gelişti işte.
It's just one of those things.
Hayır. Ne yapalım, kısmet.
- Oh, it's just one of those things.
- Arada oluyor işte.
This isn't just one of those things where a sailor picks up a girl for just one day. No. I have a feeling I'm going to see you again.
Değil.Bu, denizcinin bir günlüğüne bir kız bulduğu durumlardan değil.
Just one of those things.
Bu da o talihsizliklerden biri.
It's just one of those things in a scrapbook, but when you carry it around in here...
Bu o hatıra defterlerindeki bir söz, ama kimse bunu yüreğinde taşımıyor.
Just one of those things.
Öyle bir olay işte.
Oh, it was just one of those things.
Her zaman olanlardan biriydi.
It was just one of those things
# Şu şeylerden biriydi yalnızca
Just one of those things
# Şu şeylerden biri yalnızca
But it was just one of those things
# Ama şu şeylerden biriydi yalnızca
It's just one of those things that wouldn't have happened if the world was in its right senses.
Dünya aklı başında olsaydı, böyle bir şey olmazdı.
- It's just one of those things, Miss Russell...
- Böyle şeyler olur Bayan Russell...
This business tonight... it's just one of those things.
Bu geceki mesele çok da önemli bir şey değil. En iyisi bunu tamamen unutmak.
It's just one of those things.
Bir şanssızlık işte.
This isn't just one of those things you read in the newspaper.
Bu sadece gazeteden okuduğun herhangi bir haber değil.
Well, just one of those things.
Sadece o şeylerden biri daha.
It's just one of those things.
İşte, bu da böyle bir şeydir.
It's just one of those things, isn't it?
Bu, sadece bir benzerlik değil mi?
Just one of those things, I guess.
Bilirsin olur böyle şeyler.
- It's just one of those things.
- Bir talihsizlik işte.
It's just one of those things, Sam.
Bunlar daha birincisi, Sam.
It's just one of those things in the life of every crime fighter.
Her suç savaşçısının yaşadığı şeylerden biri.
It was just one of those things.
Öylesine oldu işte.
But it ´ s just one of those things.
Ama boşanmalar oluyor.
That's just one of those things that any overstimulated girl might get caught into.
Aşırı heyecana kapılan her genç kızın içine düşebileceği talihsiz bir durum diyelim.
Stupid! Stupid! It's just one of those things.
Aptalca, aptalca!
Just one of those things you grin at and drink to.
Sırıtıp içmeni sağlayacak şeylerden biri işte.
It was great fun but it was just one of those things
Belki ara sıra yine karşılaşırız Çok eğlenceliydi ama o da
It's just one of those things that gets into my head, keeps rolling around in there like a marble.
Sadece aklımı kurcalayan şeylerden biri, bir bilye gibi orada dönüp duruyor.
It's just one of those things I never do before lunchtime, darling.
O öğle yemeği öncesi hiç yapmadığım şeylerden biridir, tatlım.
It's just one of those things that happens.
Olur böyle şeyler bazen.
It was just one of those things, you know.
Şu bildiğiniz kazalardandı işte.
It was just one of those things. I
Oldu bir kere.
It's just one of those things.
O şeylerden biriydi.
It was just one of those things, a freak accident.
Akıl almaz kazalardan biriydi işte.
It's just one of those things.
Olur böyle şeyler.
Because just one of those things wiped out my entire crew in less than 24 hours.
Çünkü bunlardan biri, 24 saatten az bir zamanda, bütün ekibimi yok etti.
He has since he was, like, eight. And I always thought it was one of those things where, you know, Stiles is just, like, he's just a one-woman kind of guy.
Sekiz yaşından beri öyle ve bunun nedeninin her zaman Stiles'ın tek eş tipli bir çocuk gibi olmasından dolayı olduğunu düşünmüşümdür.
It was just one of those excitement-of-the-moment things.
Sadece şu bir anlık heyecan şeylerinden biriydi işte.
Doing one of those silly things people do just like that once in a while, without thinking much like rich people do when they throw money away
İnsanların yaptığı şu aptalca şeyleri yapmayı bir kere olsun, çok fazla düşünmeden zenginlerin sokağa para atması gibi.
It's just lucky I'm not hanging next to one of those things right now.
Şu an onlardan birinin yanında asılmadığım için şanslıyım.
There's not much else to say, it's just another one of those things that bothers me.
- Söylenecek fazla bir şey yok. Sadece beni rahatsız etti.
It was just one of those things!
Onlardan birisiydi!
Just one of those things, Mac.
Aynen onlardandı, adam.
It's just one of those ridiculous things.
Şu komik olaylardan biri.