Kiss tradutor Turco

- Pelvis close and go for the kiss.

- Leğen kemiği yakın ve öpücük.

That was okay, but don't open your mouth when you kiss because it spreads germs all around the set.

Bu iyiydi ama öpüşürken ağzını açma çünkü setin her yerine mikrop saçılıyor.

Give him a kiss, Angela.

Öp onu, Angela.

Is that how it works, you can think of your first kiss and just be happy?

Böyle bir şey mi? İlk öpüşmeni düşünüp mutlu olabiliyor musun?

My first kiss.

İlk öpüşmem.

When was my first kiss?

- İlk öpüşmem ne zamandı?

Give Daddy a kiss.

Babaya bir öpücük ver.

Kiss for good luck, sweetheart?

Şans öpücüğüne ne dersin?

So, Flo and I thought you two should kiss and make up.

Flo ile beraber düşündük de ikiniz artık öpüşün ve barışın.

Did she just kiss me?

Bu kız öptü mü beni?

If you don't kiss her, I will.

Sen öpmezsen ben öpeceğim.

You may kiss the bride.

Eğer Gelini öpebilirsiniz.

A simple I love you lands you a kiss.

Bir "I Love you" ile öpücüğü kaparsın.

So other a steamy good night kiss and a possible case of hypothermia, we've got nothing.

Şehvetli bir iyi geceler öpücüğü ve muhtemel bir hipotermi vakası dışında hiçbir şey geçmedi elimize yani.

And we have a long kiss under the porch light, until my dad taps on the window and then I go in and you go home.

Babam cam'a vurana kadar lambanın altında uzun bir öpüşürüz sonra ben içeri girerim sen eve gidersin.

Every kiss...

Her öpücük...

Such is our power... such is our kingdom, such is my kiss.

Bizim hükmümüz geçecek bizim krallığımız olacak. Benim öpücüğümle.

One kiss and you're free of all this.

Bir öpücükle her şeyden kurtulacaksın.

That's the kiss of death.

Biterdim o zaman.

Can't end the night without a kiss.

Öpüşmeden geceye son verilmez.

Well, come a little closer, I'll give you a kiss.

Biraz daha yaklaş da sana bir öpücük vereyim.

Such is our power, such is our kingdom, such is my kiss. "

"Bizim hükmümüz geçecek, bizim krallığımız kurulacak. Benim öpücüğümle."

One last kiss, darling?

Son bir öpücük vermeyecek misin sevgilim?

Lydia, you're so smart, I could kiss you right now!

İnsanları avlarlar. Lydia, o kadar zekisin ki seni şu an öpebilirim.

Do not kiss me.

Öpme.

Like a perfect sunset, or a festival or a kiss.

Örneğin gün batımını veya bir festivali veya bir öpücüğü.

Next time I'll kiss him.

Pekâlâ, bir dahaki sefere onu öperim.

Dad, you may kiss mom.

Baba, annemi öpebilirsin.

What you expect, a kiss from the president?

Ne bekliyordun ki? Ne bekliyorsun, başkandan öpücük mü?

Eh, what were you expecting, a kiss from the president?

- Ne bekliyorsun, başkandan öpücük mü?

Give that baby girl a kiss for me.

Bebeği öp benim için.

Come give Grandpa a sloppy, old-man, coffee kiss!

Buraya gel de dedeciğin sana sulu, kahveli bir ihtiyar öpücüğü versin.

Uh, dog... some... something with a dog... uh, dog kiss.

Köpekle ilgili bir şey. Köpek öpücüğü.

I-I-I didn't mean to kiss Bonnie.

Bonnie'yi öpmek istememiştim.

Even better than when I had my first kiss.

İlk öpücüğümü aldığım zamandan bile iyi olacak.

Did you kiss her yet or not?

- Öptün mü onu, yoksa henüz...

I mean, she has like a glass of wine and then before you know it, she's like five martinis in and she's getting tackled by the Secret Service for trying to kiss Bill Clinton at a restaurant.

O beş Martini gibi ve o tarafından ele almak oluyor. Bir restoranda Bill Clinton öpmek çalıştıkları için gizli servis. Sadece ı.

Just one kiss.

Sadece bir öpücük. Sadece bir.

Did you wanna kiss her?

Onu öpmek istiyorsun ki?

Did you want to kiss her?

Onu öpmek istedin?

Did I wanna kiss her?

I istiyorum onu öptün?

Do you wanna go kiss Jack?

Eğer öpmek jack gitmek mi?

What do you mean, like kiss?

Eğer öpücük gibi, ne anlama geliyor?

She didn't kiss me back.

O Beni geri öpücük vermedi.

I don't have to kiss anybody else.

I kimseyi öpmek zorunda değilsiniz.

Can I have a kiss, too?

Ben de öpebilir miyim?

Mama wants a kiss.

Anne öpücük istiyor.

- Mama kiss.

- Anne öpücüğü.

Kiss me.

Öp beni.

Kiss.

Öptüm.

kiss.

Öptüm.