Kmart tradutor Turco
133 parallel translation
You probably saw them at the KMart, you know.
Büyük ihtimal KMart'ta görmüşsündür.
I've been kidnapped by Kmart!
K-Mart tarafından kaçırılmışım.
And where the hell am I supposed to find silver bullets?
Peki gümüş kurşunları hangi delikten bulacağım ben? - Kmart?
Kmart?
- Bilmiyorum.
Kmart, tomorrow, 10-ish.
Kmart, yarın, 10'da.
I get my boxer shorts at Kmart in Cincinnati.
Ben donlarımı Cincinnati'deki Kmart'tan alırım.
- What did I say?
- Kmart oradadır.
- It's Kmart. - I know you hear me.
Beni duyuyorsun, beni duyduğunu biliyorum.
You're getting further away from Kmart.
Gittikçe Kmart'tan uzaklaşıyoruz.
You don't have to go to Cincinnati to get underwear at Kmart.
Kmart'tan don almak için Cincinnati'ye dönülür mü be?
You have to go to Kmart, 400 Oak Street.
Oak Caddesi 400 numaradaki Kmart'a gitmelisin. Bak, Ray.
- Get my boxer shorts at Kmart.
- Ama ben donlarımı Kmart'tan alırım. - Son sözüm bu.
- Kmart. - You know what I think?
- Ne düşünüyorum biliyor musun?
- It's all right. - Gotta get to Kmart.
- Kmart'a gitmeliyim.
Kmart, 400 Oak Street.
Kmart, Oak Sokağı 400 Numara.
- Have to get to Kmart.
- Kmart'a gitmeliyim.
- I wanna try somethin'here. - Kmart, 400 Oak Street.
- Kmart, Oak Sokağı 400 numara.
- We should go to Kmart.
- Kmart'a gitmeliyiz.
It's not Kmart.
Kmart'dan değil ama!
- It's not a Kmart suit.
- Bu elbise Kmart'dan alınmadı.
- Kmart sucks. Okay? - Yeah.
- Kmart dandik bir yerdir, tamam mı?
Wouldn't you feel more relaxed in your favorite Kmart clothes?
En sevdiğin "Kmart" takım elbisen içinde kendini daha rahat hissetmiyor musun?
- Kmart sucks.
- "Kmart" dandik bir yer!
Why don't you go to the drugstore and cash a check... and go to the Kmart and buy a Frisbee.
Neden eczaneye gitmiyorsun ve çeki bozdurmuyorsun... ve Kmart'a gidip bir frizbi almıyorsun?
Chale, I'm on the KMart pay-as-you-can plan, eh?
Chale, Bir markette planladığın kadar kazan'da çalışıyorum, eh?
There was a Kmart in Broken Hill.
Ucuzluktan almıştık.
- K-Mart?
- Kmart'dan mı?
She's a clerk at K-Mart.
KMart'ta tezgahtarlık yapıyor.
Come on, Bobby. The real Santa's at Kmart.
Gel Bobby.Gerçek Noel Baba Kmart'ta ( Çok Büyük ve ünlü AVM )
Come-as-your-favorite Hee Haw-character day at Kmart?
Kmart'taki favori karakterin Hee-Haw gelecek mi?
The day that I celebrate this misbegotten marriage... is the day that I ride a goat to Kmart.
Bu saçma evliliği ancak... kırmızı kar yağdığı zaman kutlarım.
Mayday. - Attention, KMart shoppers!
Dikkat, K-Mart müşterileri.
You think I go to K-Mart and get this shit?
Kmart'a nasıl gittiğimi bu bokları nasıl aldığımı düşün?
Okay, you know they're building a Kmart on Franklin.
Pekala biliyor musun FrankIin'de bir süpermarket inşa-ediyorlar.
I hear K-Mart is really nice.
Kmart iyi imiş diye duydum. (? )
No style. You can buy'em at gun shows and Kmart.
O silahı marketten de alırsın, hiç bir stili yok.
- Maybe picked it up at Kmart on the way.
- Muhtemelen yolda K-Mart'tan almıştır.
A Chinese Kmart?
Çin mallarında bile yok değil mi?
They probably buy his CDs at Kmart.
CD'lerini marketten satın almış olmalılar.
And many of the bullets were bought at the Littleton K-Mart just down the street.
Mermilerin çoğu da okulun sokağındaki Littleton Kmart mağazasından alınmıştı.
Mark and Richard were disabled and suffering from the 17-cent K-Mart bullets still embedded in their bodies.
Mark ve Richard, 17 sente satılan Kmart mermileriyle sakat kaldılar.
I asked the boys if they'd like to go to K-Mart to return the merchandise.
Çocuklara Kmart'a gidip ürünü iade etmek ister misiniz, diye sordum.
They were shot at Columbine, in the massacre, with bullets from K-Mart. You came a long way.
Columbine katliamında Kmart'ın ürettiği mermilerle vuruldular.
The reason why we can't take a card and come back is because Mark here, he's got a K-Mart bullet just an inch away... right?
Açık konuşayım, bir kart alıp gidemeyiz. Çünkü Mark'ın aortunun 2 santimetre ötesinde bir Kmart mermisi duruyor.
K-Mart does care about this, but I can't go any further right now.
Kmart bunu önemsiyor. Ama şimdi gitmeliyim.
Mary went back upstairs. And two hours later, she brought down this guy whose job it is to buy the bullets for K-Mart. - Good.
Mary yukarı çıktı ve iki saat sonra işi Kmart için mermi satın almak olan bu adamı getirdi.
That's where the K-Mart bullets went in.
Kmart mermileri buralardan girmiş.
Kmart.
Kmart'dan!
- Oak and Burnett.
- Kmart'dan almalıyız, Oak ve Burnet don oradan alınır ama donun otoyolun üzerinde! - Beni delirtiyorsun.
You put your shorts on the highway. We have to go back to Cincinnati and Kmart.
Cincinnati'deki Kmart'a dönmeliyiz.
You probably are aware of K
Kmart'ı tanıyorsunuz, umarım bizden alışveriş de yapıyorsunuzdur.