Knoll tradutor Turco
152 parallel translation
Near that knoll.
İşte o tepenin yanında.
And, Cole, look, that little knoll right there, it's just begging for a house.
Ve, Cole, Bak, Şuradaki küçük tepecik de,... bir ev için yalvarıyor adeta.
Half go in from over there, half from behind the knoll.
Yarısı şuradan gelsin, diğer yarısı da şu tepenin ardından.
Lurch, you hit the swanky Oak Knoll section.
Bence bu güzel şeyleri salonda da kullanmalıyız.
Oak Knoll is in the bag, huh?
Çok şaşırdım. İçi boştu.
Of course, the Oak Knoll section, upper class snobs, always contrary to the main trend.
Aile geçmişinizi öğrendikten sonra bu kadar gururlu olmanızı anlıyorum.
That knoll should have been sheared off.
O tümseğin erimiş olması gerekiyordu.
Knoll's furniture, choice, the high quality and...
Pahalı mobilyalar, seçkin üyeler, yüksek görevlerdeki insanlar ve... Soyunun.
Got it. We will wait on the knoll in front of it.
Biz ön taraftaki tepecikte bekleyeceğiz.
I remember this knoll over here.
Şu tepeciği hatırlıyorum.
- This knoll over here?
- Şu tepecik.
The top of that knoll should've been sheared off the first second.
O tümsek yıkılmalıydı.
- One bullet came from the grassy knoll, the other from the Texas Schoolbook Depository.
Bir mermi tepeden atıldı. Bir tane de kitap deposundan.
The man from the grassy knoll.
Çimli tepedeki adam.
Do you think he was on the grassy knoll with a pair of binoculars?
Elinde dürbünle Çimenli Tepecikte olduğunu mu sanıyorsunuz?
The bullets came up over our heads from that fence up on the knoll.
Kennedy ikisini de kovmuştu. Cabell, dokuz yıl boyunca onun yardımcısıydı.
I looked up and saw smoke coming from over there, on the knoll.
Annemle kal baba. Ne olur.
They look a bit like him, but I'm sure this is the man. It was him I chased up the grassy knoll.
Ayrıca göldeki setin orada... onu konuşurken gören eroinman Vernon Bundy de var.
One, the film shot by Abraham Zapruder while standing near the grassy knoll.
Farklı adresler, farklı girişler, ama ikisi de aynı yere gidiyor... yukarıdaki büroya.
Fifty-one witnesses thought they heard shots from the grassy knoll which is to the right, in front of the President.
Başkanın öldürüldüğü gün... polis raporlarına göre... bir 357 Magnum'la sana vurmuş. Güya telefon faturası hakkında tartışmışsınız.
The third team, C-team, moves in behind the fence above the grassy knoll where the shooter and the spotter are first seen by the late Lee Bowers.
Ona sıkı biri lazım. - Peki Komisyona neden çağrıldın? Washington'dakilere de dediğim gibi... o yaz Oswald donanmadan terhis edilince Bertrand rütbesini yükselttirmemizi istedi.
Finally his car spun out and slammed into the grassy knoll... you know, the median.
Sonunda arabası kontrolden çıktı ve çim kaplı tümseğe çarptı... hani şu orta kaldırım.
Through Dealey Plaza, past the book suppository, and around the grassy knoll.
Dealey Plaza'dan sonra kitapçının ve yeşil tepenin oradan geçeceğiz.
What happened was Oswald's gun went off, causing an echo to echo through the buildings of Dealey Plaza and the echo went by the limo on the left up into the grassy knoll hitting some leaves causing dust to fly out
Oswald'ın silahı ateşlendiğinde yankılanmaya neden oldu. Dealey Plaza'nın binaları boyunca bu yankı yankılana yankılana soldaki limuzini geçerek çimenli tepeciğe çarpıp bazı yaprakların yerden toz kaldırarak 56 şahidin silah atıldığına şahitlik etmesine ve aniden Kennedy'in kafasının patlamasına neden oldu.
And if we freeze on frame 1 38... we distinctly see a puff of blue hair... coming from the grassy knoll.
138 numaralı kareyi dondurduğumuzda çimli tepecikten çıkan mavi saç kümesi açıkça seçiliyor.
I was the second gunman on the grassy knoll.
O cinayeti ben işledim.
Says he was dressed as a cop on the grassy knoll.
Bir polis gibi giyindiğini söyledi.
Says he was dressed as a cop on the grassy knoll.
Bir polis gibi giyindiğini söyledi. Mulder, şunu dinle.
- Loadies generally hang on the grassy knoll over there.
Keşler şu çimlere takılır.
Hello, don't the slackers prefer that grassy knoll over there?
Keşler şuradaki çimleri tercih etmiyor mu?
Like I belong on the grassy knoll.
Sanki çimli bir tepeye aitmiş gibi.
And there's a puff of smoke comin'from the grassy knoll.
Bu olay bir sis perdesinin gerisinde.
Here's the grassy knoll here, and this is Elm.
Bu gördüğün, çimenli tepe Elm.
Or maybe there was someone on the grassy knoll.
- Muhtemelen. Ya da tepede birileri vardır.
Too bad you weren't at the grassy knoll.
Keşke Kennedy suikastına da tanık olsaymışsın.
But those two lookers who capped Kennedy from the Grassy Knoll were.
Ama iki dikizci Kennedy'i Grassy Knoll'den uzak tuttu.
- Grassy Knoll?
- Grassy Knoll?
I want Knoll or Grothy to pick up my daughter and take her a safe distance outside of this city.
Knoll veya Grothy'nin kızımı alıp şehir dışında güvenli bir yere götürmesini istiyorum.
We got a pool, a little grassy knoll area, and feel free to just come by any time.
Havuzumuz ve küçük bir bahçemiz de var. Dilediğiniz zaman buyrun gelin.
Well, we have a grassy knoll... but no Lee Harvey Oswald.
Çimenli tepemiz var ama Lee Harvey Oswald'ımız yok.
I'm pretty sure the gunman in the grassy knoll was either Arthur Miller or Joe DiMaggio.
Küçük yeşil tepedeki tetikçinin Arthur Miller ya da Joe DiMaggio olduğuna eminim.
In the yard and on the green knoll.
# Yemyeşil bir bahçede, yeşil bir tepeciğin üzerinde.
That is like saying there's a second shooter on the grassy knoll- - they only had one dog, Nick.
Bu biraz mkansız bir şey, onların bir köpeği vardı, Nick.
My dad told me you weren't on the grassy knoll.
Babam komplonun bir parçası olmadığını söyledi.
You know, they give enough press, you'd find a way to put me on the grassy knoll.
Eğer yeteri kadar basın desteği alsan herkesi aleyhime dödürebilirsin.
You'll forgive my cynicism... but I don't buy into any grassy-knoll, second-gunman theory.
Kabalığımı bağışla ama bu tip polisiye hikayelere inanacak durumda değilim tamam mı? Oradaydım.
I swear that is Hollin Brown Knoll in the background.
Arka plandakinin Hollin Brown tepeciği olduğuna yemin ederim.
Wait a minute. That guy on the grassy knoll's got a gun.
Dur bir dakika.Şu çimli tepecikte duran adamda silah var.
Some of the first returns are in. Oak Knoll, eh?
Pomeroy, içeri gel.
Private Brian Knoll reporting, sir.
Göreve hazırım efendim.
Second Lieutenant Brian Knoll volunteered to go undercover. PFC Knoll.
İkinci Teğmen, Brandon North.