Kowtow tradutor Turco
78 parallel translation
And the mountains bow And the bulls kowtow
Dağlar eğilir Boğalar boyun eğer
No, I don't kowtow to no mattress company.
Hayır, hiçbir yatak şirketinin önünde diz çökmeyeceğim.
Well, if you're a civilian, then I don't have to kowtow to you any longer.
Sen sivilsen o zaman sana daha fazla katlanmama gerek yok.
( Marco enters and starts to kowtow. )
( Marco girdi ve secde etmeye başladı. )
I'll kowtow to you stop fighting, spare my life
Yalvarırım, bırakalım savaşı, hayat barış olsun!
I can't fight you, I'll kowtow to you
Seninle savaşamam, yalvarırım!
Kowtow to Madam
Madama selam verin
We do not have to kowtow.
Önlerinde eğilmemiz gerekmiyor.
Kowtow!
Yaltaklan!
There's some... asshole at work you have to kowtow to... and sometimes you do things you never thought you'd do.
Bazen çaIıştığın yerdeki bir mikroba saygı gösterir ve bazen de düşünmediğin şeyIer yaparsın.
I'd just as soon take it as have to kowtow to people like her
Hayatım boyunca onun gibi insanlara yaltaklanmayacağım bir iş bulabilirim.
Kowtow three times.
Üç defa tazimde bulun.
Labrador said there was no evidence That I'd have to kowtow and get out of here as fast as possible
Labrador kanıt olmadığını, başımı eğip... buradan olabildiğince çabuk çıkmam gerektiğini söyledi.
But go kowtow to the boss.
Şimdi gidip patrona boyun eğ.
Kowtow to Chairman Mao
Başkan Mao'nun önünde eğil.
Kowtow
Eğil
You will kowtow and step and fetch.
İtirazsız kabul edecek, gerekli adımı atıp, işi bitireceksin. Buna alış!
Kowtow!
Eğil!
I had to subvert my principles and kowtow to an idiot.
Prensiplerimden vazgeçip budalanın birine boyun eğmek zorunda kaldım.
Kowtow to our ancestors.
Atalarımıza sorgusuz sualsiz itaat etmelisiniz.
Kneel down and kowtow to say'sorry'.
Dizlerinin üstüne çök ve özür dile.
Let's kowtow.
Diz çök!
- ♪ But first, boy it's time to bow - Kowtow ♪
Yoksa kendi mezarını kazarsın Büyüklerle oynuyorsun
I don't kowtow to him.
Ana yaltaklanmak zorunda değilim.
I don't have to kowtow to him.
Ona yalakalık yapmak zorunda değilim.
As I was saying, mankind would sooner perish than kowtow to outrageous alien demands for this McNeal whoever he is. Am I right?
Dediğim gibi, bu acayip uzaylıların isteklerine boyun eğmektense insanlık telef olacaktır bu McNeal da her kimseyse.
They usually kowtow before me
Genelde eğilip bana selam verirlerdi.
But I'll kowtow on behalf of my whole village
Ama tüm köy adına önünüzde eğilip sizi selamlayacağım!
He wishes to kowtow before you
Önünüzde diz çöküp selamlamak istiyor.
Since when do we kowtow to the "Mexico First" crowd?
Ne zamandan beri "Önce Meksika" güruhuna secde ediyoruz?
Kowtow!
Kowtow!
Hey, you gave me this beat to find a story, not to kowtow and make nice and...
Bana bu köşeyi hikaye bulayım diye verdin. Yaltaklanıp kibarlık edeyim diye...
Kowtow!
Secde et!
I'll sleep with visions of sugarplums trusting their fate in a jury that doesn't kowtow to a high school cheerleader!
Sugar Plum'ın rüyalarıyla uyur, başındaki amigo kıza karşı gelmeyen jüri önünde şanslı olacaklarına inanırım.
Imagine you manage to get a piece of ground there you kneel down and kowtow and then you look up
Diyelim ki orada bir yer almayı başardın diz çöküp yere eğildin ve başını kaldırıp bir bakıyorsun ki...
If you force me to kowtow to this one-legged cripple, I swear I'll kill you!
Beni bu tek bacaklı sakata yaltaklanmam için zorlarsan, yemin ederim seni öldürürüm!
Like I don't kowtow to the rich and powerful?
Zenginlere yalakalık yapmıyormuşum gibi görünüyor.
I'm taking a sabbatical because I won't kowtow to mediocre minds.
İzindeyim artık vasat beyinlere yalakalık yapmayacağım.
People have been trying to get me to kowtow all my life.
İnsanlar hayatım boyunca hep ağzıma laf koymaya çalıştılar.
You should make her kowtow to you.
İpleri eline almalısın.
I'll kowtow to you!
Sana koşulsuz itaat edeceğim!
I chose to succeed on my own terms, not kowtow to some controlling family.
Ben kendi imkânlarımla başarılı olmayı seçtim. Tahakküm eden bir aile karşısında el pençe divan durmayı değil.
Kowtow and apologize to me.
Sorgusuz itaat et ve benden özür dile.
Kowtow to your ancestors, not to me.
Atalarına secde et, bana değil.
Kowtow to your ancestors. 200 times each.
Atalarınıza secde edeceksiniz. Her birine 200 kere.
I'll kowtow to the ancestors.
Atalarıma secde edeceğim.
- Kowtow to the ancestors.
- Atalarımıza secde et.
I want you to learn, not just to kowtow.
Bilmenizi istiyorum konu secde etmek değil.
Any newly commissioned officers, must kowtow 1000 times to me.
önce bin kez eğilin!
Commence to kowtow.
Başlayın!
- I wasn't going to kowtow.
Mesleki olarak intihar mı etmek istiyorsun?