Kris tradutor Turco
767 parallel translation
Kris.
Kris.
He's fat, wears a red suit, white beard, name's Kringle, Kris Kringle.
Beyaz sakallı, adı Kringle Kris Kringle.
I had a feeling you'd be wondering about Kris.
Kris hakkında bilmek istedikleriniz olacağı içime doğmuştu.
If you tell Kris there is no Santa Claus he'll argue the point, but he'll not become violent.
Kris'e Noel Babanın var olmadığını söylerseniz... bunu tartışacağını kabul ederim, ama şiddete başvurmayacaktır.
He carries a cane, but you're not implying he'd use it as a weapon?
Kris'in değneğini hep yanında taşıdığını biliyorum. Ama elbette değneği bir silah olarak kullanacağını ima ediyor olamazsınız?
What I've said wasn't prompted by my affection for Kris.
Dediklerime Kris'e olan hayranlığımın neden olduğunu düşünmeyin lütfen.
I'm experienced, and I assure you Kris has no "latent maniacal tendencies."
Hayli tecrübe sahibi oldum. ve sizi temin ederim Kris'in sapık eğilimleri yok.
- May I see Kris? - Certainly, doctor.
Kris'i görebilir miyim?
Kris is finished at 6 : 00.
Fakat Kris'in işi 6 : 00'da bitiyor.
- Hello, Alfred. - Hello, Kris.
- Merhaba, Alfred.
How about a game of checkers after lunch?
- Merhaba, Kris. Yemekten sonra bir dama oynamaya ne dersin?
Not today, Kris. I don't feel like it.
Bugün oynamasak.
It's nothing to laugh about, Kris.
Bu hiç komik değil, Kris.
- Kris?
- Kris.
This is going to hurt Kris deeply, and I don't want to be the one to do it!
Bu Kris'i çok üzer. Bunu yapmak istemiyorum!
- Hello, Kris.
Merhaba, Kris.
But, Kris, you can't just think of yourself.
Ama, Kris, sadece kendini düşünemezsin.
It's not gonna be easy.
Bu çok kolay olmayacak, Kris.
You're putting me in an awful spot.
Dur bir saniye, Kris. Beni zor bir durumda bırakıyorsun.
I'll do everything I can, Kris. - Thank you.
Elimden geleni yapacağım, Kris.
Get the case dropped, or you'll have another lump to match the one that Kris gave you.
Yarın bu dava düşecek... Yoksa kafanda Kris'in yaptığına benzer bir şişlik daha olur!
The man calls himself Kris Kringle. Thinks he's Santa Claus.
Adamın adı Kris Kringle... ve kendini Noel Baba sanıyor.
In the matter of Kris Kringle, the commitment papers are before you.
Kris Kringle'ın hapse gönderme evrakları sizde Hakim Bey.
I can't let Kris down.
Kris'i hayal kırıklığına uğratamazdım.
Probably a lot of people like Kris.
Muhtemelen etrafta Kris gibi itilip kakılan bir sürü insan vardır.
It's not just Kris on trial, it's everything he stands for.
Mahkeme sadece Kris için değil.
Hello, Kris.
Merhaba, Kris.
Here's a kid writes, "Kris Kringle, New York Court House."
Bu çocuk şöyle yazmış... "Kris Kringle, New York İl Mahkemesi."
Kris, I'm afraid I've got bad news for you.
Kris, korkarım sana kötü haberlerim var.
Therefore, the post office, a branch of the federal government recognizes this man, Kris Kringle, to be the one and only Santa Claus.
Bu yüzden, Posta Teşkilatı... yani devletin bir kolu... Kris Kringle'ı tek ve gerçek... Noel Baba olarak kabul ediyor!
Kris, the state Supreme Court declared you to be Santa Claus and, personally and professionally, I agree with them.
Kris, tek diyeceğim, eyalet yüksek mahkemesi... senin Noel baba olduğunu ilan etti... ve ben de kişisel ve bir uzman olarak... onlarla aynı fikirdeyim.
- That'll be fine.
Sağ ol, Kris.
How do you like it now, Kris?
Ya sen, Kris? Ve oğlun?
Why didn't you talk to dad, Kris?
Babamla neden konuşmuyorsun, Kris?
I thought you were all old timers, fighting for land you settled on, Kris?
Sizleri kendi topraklarınız için savaşan yaşlı çiftçiler sandım, Kris.
Is that you, Kris?
Sen misin, Kris?
But Kris, the fight's almost won.
Kris, mücadeleyi neredeyse kazandık.
And it winds up right here. with Reardan waitin'outside to see if I go with you or he shoots me in the back.
Kris Barden'ın oğlu öldü ve Rearden dışarıda bekliyor ya seninle birlikte gelirim ya da sırtımdan vurulurum.
Why Kris, I thought you'd left the Basin.
Kris, senin havzaya gittiğini sanıyordum.
Kris, tell here to get out of here.
Kris, ona buradan gitmesini söyle.
Oh Kris, I don't.
Kris, bilmiyorum.
Look here, Kris.
Hey, Kris.
Well I guess Kris was right. This is a special occasion.
Sanırım Kris haklıydı.
Kris, come here!
Kris, buraya gel!
Kris Kringle.
Kris Kringle.
- Kris Kringle.
Kris Kringle.
Why'd you do it, Kris?
Neden bunu yaptın, Kris?
- Kris.
Kris.
I'm sorry, Kris.
Üzgünüm, Kris.
It goes past that to the death of Kris Barden's son.
Ve sonunda...
No, Kris.
Hayır, Kris.