Krump tradutor Turco
37 parallel translation
Skidmore, Krump, we're gonna track these hostiles down and drive them back to the reservation.
Skidmore, Krump, Bu saldırganları izleyelim ve yaşam yerlerine geri götürelim.
Krump, Moffat, over there.
Krump Moffat oraya gidin.
Krump, you ride back and tell Miss Beecher it isn't her father.
Krump, geriye dön ve Bayan Beecher'a onun babası olmadığını söyle.
No, sir. We're gonna do it upright for him, Krump.
Hayır, efendim, Onun için saygı duruşu yapacağız, Krump.
Krump!
Krump! McClaren!
All right, Krump, you're acting platoon sergeant.
Pekala, Krump, Sen Müfreze Çavuşusun artık.
Twerking. You have--you have- - you have clown dancing... and then you have the krump dancing.
Palyaço dansı var.
Either you krump, or you not.
Krump yaparsın ya da yapmazsın.
When you know that there's a krump session... me, myself, and I know a lot of people... will stop whatever is going on if there's a gathering... because it's the spirit that's there.
Bir krump buluşması olacağını duyduğunuzda... ben, kendim ve bildiğim birçok insan... O an her ne yapıyorsa ona ara verir... çünkü oradaki şey ruhtur.
There's a spirit in- - ln the midst of krumpness... there is a spirit there, you know.
Krump'ın içinde bir hayat vardır.... Orada bir hayat var.
Krumping is the street ball.
Krump sokak basketidir.
You have a boy who gets krump... and just coincidentally, his girlfriend gets krump.
Krump yapan bir çocuk var... ve tesadüfen onun kız arkadaşı krump yapmaya başlar.
And if you haven't danced in two days... if you come to a krump session, we're gonna know.
İki gün dansetmeyip krump buluşmasına gelecek olursan, bunu anlarız.
Especially if you have somebody that's wildin'out like... krumping themselves out.
Özellikle birisi çılgınca krump yapıyorsa...
But we are krumping.
Ama biz krump yapıyoruz.
That's the part of what makes us krump.
Bu bize krump yaptıran şeylerin bir parçası.
Just the fact that you can get krump... you can channel that anger.
Krump yapabiliyorsanız... bu sinire odaklanabilirsiniz.
It hurts, yeah, but that's what I got krumpness for.
Acıklı, evet, ama işte ben bu yüzden krump yapıyorum.
That's why I get krump.
Bu yüzden krump üyesiyim.
Krumpness is the closed chapter... of your life of hurt, sorrow, anguish... that people don't know about.
Krump, insanların bilmediği hayatınızın acılı, kederli kısmının kapalı bir bölümüdür.
Cartoonz, they was krump.
Karikatürcüler, onlar krump yapıyor.
They krump.
Onlar krump yapıyor.
I wanna get krump.
Krump yapmak istiyorum.
Tommy's got krump!
Tommy krump yapıyor!
The first time I saw Dragon get krump... I thought he was on drugs... or maybe somebody had given him somethin'.
Dragon'u krump yaparken ilk gördüğümde... uyuşturucunun etkisi aldında herhalde diye düşündüm... ya da birileri ona birşeyler içirmiş.
I can krump, too.
Bende krump yapabilirim.
I get krump for Christ, but I get krump.
Tanrı için krump yapabilirim.
One day, we were getting krump in my garage... and he told me, " You'd be a lot better...
Birgün benim garajımda krump yapıyorduk... "Eğer kilseye gidersen çok daha iyi olacaksın" dedi.
- The Krump.
- Krump dansı..
Hey, y'all should see the krump moves I've been working on for us.
Hey, neden hepiniz benim çalıştığım yerdeki filmleri izlemeye gelmiyorsunuz.
Awful? Can I teach you how to krump?
Size krump dansını öğretebilir miyim?
I'll krump with you, sweetie pie.
Ben seninle dans ederim, tatlım.
These little motherfuckers running around here, krump dancing and shit.
Bu ufak hergeleler etrafta dolaşıp dayılık taslıyorlar.
I can krump, if you like krumping.
İstersen, sokak dansı yapabilirim.
I bet she can't krump like I can.
Eminim benim kıvırdığım gibi kıvıramaz.
I just can't krump away this guilt I have for deceiving Dave.
Dave'yi aldatmamın yarattığı suçluluktan kıvırarak kurtulamıyorum.
I mean, she's Facebook friends with her high school krump instructor.
Lisedeki dans hocamızla bile arkadaş olmuş.